GÜNÜMÜZDE YALANCI VE İFTİRACILARIN OLUĞUNDAN KİR AKMAKTADIR.

Yalancı, iftiracı,kara propagandacı,şeytanların, trollerin ömrü; yalan, iftira, habislikler yapmakla geçer.. Bunlar zaman zaman milliyetçi,demokrat,İslâmcı,ulusalcı ya da cemaatçi olabiliyorlar..Bunların istikâmeti yok..!

Bunlar kişiye taparlar. Taptıkları kişi ölünce, bir başka faniye taparlar. Bunlar menfaât şebekeleridirler. Bunlara takılmamalıyız..Yalancının mumu yatsıya kadar yanar diye boşuna dememişler..

Gel gör ki, bunlar aydınlık adına “mum” bile olamazlar..

Bunlar ışıkları söndürüp karanlıkta ülkeye ihanet etmek için var olanlar..(!)

Bunlar, şeytanın izdüşümü narsist ve megaloman ruhlara sahip olanlardır. Bunların kalpleri kara, ruhları kara, auraları ziftle kaplanmış, gözleri şaşı, kulakları sağır, gözleri kör, dilleri kirli mi kirli, insanlık düşmanı beddahlardır bunlar. İbn-i Selul bile bunları görünce şaşkına döner. Arif Nihat Asya’nın yazdığı bu mısraların daha kötüsünü yaşıyoruz. Arif Nihat Asya bugün yaşasaydı, bu beddahların zulümleri için neler yazardı acaba…

HER İNSAN KENDİ İRADESİ İLE KADERİNİN ÇOCUĞUDUR

Sanırım şunu yazardı: Bunlar şeytanı melek, meleği şeytan gösterebilen ikiyüzlü bedbahtlardır, diyecekti. Said Nursi yaşasaydı; “Saçlarım adedi kadar başım olsa, sizin bu iftiralarınıza asla boyun eğmeyeceğim. İnandığım dava uğruna her şeyi feda etmeye hazırım.” diyecekti.

“Diller, sayfalar, satırlar (Ebu Leheb öldü) diyorlar: Ebu Leheb ölmedi, yâ Muhammed; Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor! … Kâ’be’ne siyahlar Yakışmamıştır, ya Muhammed, Bugünkü kadar! Haset gururla savaşta; Gurur, Kafdağı’nda derebeyi.. Onu da yaralarlar kanadından, Gelse bir şefkat meleği.”

ARİF NİHAT ASYA.

Necip Fazıl kısa kürek’in dediği gibi “Oluklar çift , birinden nur akar birinden kir.”

dediği kir olukları bunlar..!

Vesselâm.