İsan hafızası; ciltlerce kitapları içinde barındıran bir kütüphane gibidir. Sayısını bilemediğimiz özelliklere, yetilere sahiptir insanoğlu.. Sadece hafızasıyla değil duyguları ve düşünce dünyası yönüyle de böyledir. Hz.Ali (r.a) der ki; “Senin içinde ne âlemler gizlidir de sen bilmezsin..”. İnsan sınırsız kapasiteye sahiptir ama bu doruğa ulaşmasında engeller vardır. Yeme-içmede aşırılık, lüzumsuz işlerle meşgûliyet, toplumsal düzen ve ahlak kurallarına aykırı davranmak gibi..Aynı zamanda içkiyle, uyuşturucuyla, zevk-ü sefâ ile bu büyük sermayeyi yakıp tüketmektedir. Bütün bir kâinatı içine alıp yutacak istidâda mâlik olan bu duygular ucuza harcanmaktadır.

Her bir günah, fıtrata atılmış bir mermi ve zehirli birer ok gibidir. Nazik ve hassas bu lâtife ve duyguların, günahlara karşı tahammülü yoktur. Günahlarla yüzleştiğinde çok zayıf kalırlar.. Geriye kalan tek çare ise bizlerin günah bildiğimiz ortamlardan uzak durmamız ve manevi olarak beslendiğimiz ortamları seçmemizdir. Hele bu asırda gençlerin korunması çok elzemdir.. Lise, üniversite ortamları gençliğin kendisini ifade ettği yaş.. Tehlikeden kaçma imkanı olanaksızdır. Peki bir gencin çevresinden kötü etkilenmemesi için nasıl korunması gerekir? Bunun tek yolu müsbet hareket eden arkadaş veya arkadaş grubu seçmesidir..Seçtiği bu arkadaşlarıyla manevi beslenme alanlarını doğru tercih etmektir. Bir hadis-i şerîfte ‘kişi arkadaşının dinindendir’ der Efendimiz (s.a.v)..Evet hakikaten 1400 yıl sonra geriye dönüp baktığımızda bu hadis-i şerîf tazeliğini koruyor..Gençliği korumanın tek çaresi, müsbet arkadaşlıkların kurulması ve menfî arkadaşlıklardan da uzak kalmaktır. Şimdiki dünyamız çok özgür ve menfî hevesâtlara ulaşmak için bütün yollar açık..Kapılar kilitsiz..Can isteyen her genç gayrimeşru yollardan her birine ulaşabiliyor. Onun için Hz. Bediüzzaman der ki; “bu asırda farzları kılan, kebairden kaçınan, her bir genç takva ehlindendir.”

Artık batı dünyası da şunu kabul etmektedir ki; içki, uyuşturucu maddeler, kumar ve bunun gibi bir çok şeyler aile kurumuna birer dinamittirler.. Gelecek dünya için yetişecek nesilleri nasıl heder ettiğini onlar da farkettiler. Fakat, İslâm’a olan alerjilerinden dolayı bunu dile getirmiyorlar..İslam’ın emrettiği kurallar insanlığın selâmetle yaşaması için en iyi reçetedir.. “Gelin hep birlikte diyalog geliştirelim ve insanlığa bu hizmeti verelim” diyemiyorlar..

İnşâallah bir gün bütün dünya insanlığı, Allah’ın emrettiği bu değerler etrafında toplanır ve yeryüzündeki hiçbir insan ayırt edilmeden herkese ulaştırılır.

Yoksa batmak o kadar kolaydır ki, an meselesidir.

HER İNSAN KENDİ İRADESİ İLE KADERİNİN ÇOCUĞUDUR

Risale-i Nurlar’ın müellifi Said Nursî’nin ifadesiyle:

“Mâdem öyledir; hâzer et, dikkatle bas, batmaktan kork..Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük letâiflerini onda batırma. Çünkü çok küçük şeyler var, çok büyükleri bir cihette yutar. Nasıl küçük bir cam parçasında gök, yıldızlarıyla beraber içine girip gark oluyor. Hardal gibi küçük kuvve-i hafızanda, senin sahife-i a’mâlin ekseri ve sahaif-i ömrün ağlebi içine girdiği gibi, çok cüz’î küçük şeyler var, öyle büyük eşyayı bir cihette yutar, istiab eder.” diyelim..

Haramın büyüğü-küçüğü, ilki-sonu ortası yoktur. “Haram haramdır” Küçük bir lokma dahi olsa, o lokma büyük lokmaya dönüşüyor. O yüzden küçük olanı es geçmemek, “bir kerelikten bir şey olmaz” dememek gerekiyor. O bir kere her şeyin müsebbibi oluyor..Çok kıymetli donanımlarla yaratılan Hz. insanın çok küçük şeylerde batması an meselesi..Onun için her asrın mütefekkir ve allameleri “Dikkat et ey Hz. İnsan!” demişler..

Saygı ve sevgilerimle..