Gözümüze Alken Kaçmış!

Gözümüze Alken Kaçmış!

Nasıl gördüğünüzü hiç merak ettiniz mi? Vücudumuzun her yerinde olduğu gibi gözümüzde de hayrete düşürücü hadiseler meydana gelmektedir.
Gözümüz, dünyaya açılan penceremizdir. En önemli duyu organlarından olan gözümüz o kadar kompleks bir yapıya sahiptir ki gözü anlatabilmek için ciltler dolusu kitap yazılabilir.

Göz, Charles Darwin’i bile pes ettirmiş; “gözleri düşünmek beni bu teoriden soğuttu” diyerek, evrim teorisinin canlılıktaki üstün yaratılış karşısındaki çaresizliğini itiraf etmiştir.
Biz burada gözle ilgili sadece bir konuya değineceğiz. Görme işleminin başarılı olması için retina tabakasındaki hücrenin, gelen ışınları algılaması gerekmektedir. Prof. Denton, “Doğanın Kaderi” adlı kitabında bu konuyu detaylı olarak inceler ve organik bir gözün ancak “görülebilir ışık” sınırları içinde görebileceğini açıklar. Teorik olarak tasarlanabilecek başka hiçbir göz modelinin, farklı dalga boylarını görebilmesi mümkün değildir. Prof. Denton, bu konuda şunları söylemektedir: “Ultraviyole, x ve gama ışınları çok fazla enerji taşır ve yüksek derecede tahrip edicidirler. Uzak kızılötesi ve mikrodalga ışınları da hayat için zararlıdır. Yakın kızılötesi ve radyo dalgaları ise çok zayıf enerjiye sahip oldukları için tespit edilemezler. Pek çok sebepten dolayı, elektromanyetik yelpazenin görülebilir bölgesi, biyolojik görme yeteneği için uygun olan tek bölgedir. Özellikle de insan gözüne benzeyen yüksek çözünürlüklü kamera tipi omurgalı gözleri için, bu ışık aralığından başka uygun bir dalga boyu yoktur.”

Mekanizmanın İşleyişi:
Güneş ışığına karşı çok hassas olan gözümüzün retina zarında çubuk ve konik isminde iki türlü hücre vardır. Çubuk hücreleri, ışığın şiddetine karşı duyarlıyken konik hücreleri ise renklere karşı duyarsızdır. Retina zarında “retinal” isminde bir alken molekülü (bir çeşit organik madde) vardır. Bu molekül, kendisine ışık ulaştığı zaman fotokimyasal bir reaksiyona uğrar. Molekül yapısı “cis” pozisyonundan “trans” pozisyonuna (moleküldeki atomlar yer değiştirerek) geçerek retinadaki sinir hücrelerinde beyne iletilmek üzere bir impuls (itme gücü) meydana getirir. Beyin, kendisine ulaşan impulsu yorumlayarak ışık yollayan maddenin ne olduğunu anlamaya çalışır. Bilim insanları halen bu fotokimyasal reaksiyonunun beyne gönderilen impulsu nasıl meydana getirdiğini anlamış değil!

Göz, bizim için çok önemli duyu organlarından birisidir ve maddi olarak gözümüze paha biçemeyiz. Kimse gözlerini hiçbir şeyle değişmez. Göz için binlerce sayfalık kitaplar yazılmış ve yazılmaktadır. Anlatılanları, gözün çalışma prensibinden sadece küçük bir bölümünü teşkil etmektedir.

Bu harika sanatın çalışmasını anlamak bizim için zorsa, ya yapmak nasıdır? Şu ayet bütün bunları çok kısa olarak açıklamıyor mu: “Gözler O’nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır.” (En’am, 103)

Kimyacı( kimyaci@bedirhaber.com )

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.