Bedir Haber

Yusuf ! Sabret ! Vuslatın Güneşi Doğmak Üzere

Yusuf ! Sabret ! Vuslatın Güneşi Doğmak Üzere
Zübeyde MERYEM( zubeyde.meryem@bedirhaber.com )
225 views
30 Haziran 2016 - 13:04

Kader bu ya döner dolaşır tecellî eyler…
Hile kuran kadınlar itiraf eder suçlarını. “ Yusuf suçsuz ona hile yapan bendim” der azizin karısı… Yusuf “Ben nefsimi temize çıkarmam şüphesiz nefis hep kötülüğü emreder” hakikatiyle tevazu kanatlarını indirir. insandır hata etmesi kaçınılmazdır zira…
Yusuf yeni bir dönemeçtedir. Kuyudan saraya, saraydan zindana giden yolun sonu yine saraya çıkmıştır. Sabrın sonu selamettir her daim.
Şimdi yeniden Yusuf baş tacı sarayda. Bolluk bereket doldurur 7 yıl her yeri şimdi ise kıtlık vakti…. Mısır’a akın akın gelen kervanlar rızkının peşindedir. Ben-i Yakup bilmeden bu sırrı düşer Mısır yollarına. İçlerinde yılların yorgunluğu, Yusuf’un sancısı… Yakup ağladıkça bin pişmanlar hatalarına, günahlarına. Fakat kendilerine bile itiraf edemezler suçlarını.

10 kardeş Yusuf’un önünde dururlar. Yusuf’un kalbi yerinden çıkacakmış gibi gözlerinde bir merhamet parıltısı. Olsun onlar ağabeyleri… Yorgun ve suçlu halleri yüreğini yaralar… fakat Bünyamin yok heyhat… Nasıl da özlemiş onu. “Bir dahaki sefere onu da getirin yoksa onun hakkını vermeyiz” der Yusuf…
“Ama yaşlı Babamız … ! “ diye atılırlar söze kardeşleri lakin plan yapıcının bir planı vardır bilmezler. Yusuf doldurur heybelerini, paralarını da içine koyar haberleri olmadan. Yola çıkarlar, arkalarından bakakalır Yusuf… Ağlar subha dek. Özlem içinde bir kor olur. Kuyuya atmış olsalar da onu, ister ki doya doya sarılsın her birine.

Ve az ağlamamıştır Yakup geceler boyu. Yusuf’un kokusu aklına geldikçe, güzel yüzü gönlüne düştükçe burnunun direğini sızlatır hasret. Kalbi bir kuşun kafeste çırpınması gibi oraya buraya çırpınıp durur özlemin derin sularında. Hazan vurmuş bir yaprak gibi savrulur gider bedeni hasretten. Ağlamaktan perde inmiş fersiz gözleri bir Yusuf gömleği bekler.
Yakup oğullarının üstüne sinen Yusuf’un kokusunu tanır şimdi… bu koku yıllardır senesinde sakladığı koku…Ama oğullarının acısı kalbinin derununa işleyen istekleri var ondan. “Bünyamin’i bu defa bizimle göndermezsen onun hakkını vermeyecekler” der On kardeş. Hem bize buğday verdi hem sermayemizi içine koymuş böyle cömert bir sultan görülmemiş deyip zor bela ikna ederler babalarını. Yaşlı kalbi bir hüznü daha kaldıramayacak, bilir… Onun korkusu Bünyamin’den değil on oğlunun tekrar aynı hataya düşme endişesidir. Lakin onlar da pişmandır Yusuf gitti gideli… Ama elden ne gelir…

Ve tekrar Yusuf’la göz gözeler… Yusuf ne kadar da güzel bakıyor gözlerine ama anlamıyorlar ve işte Bünyamin orada. Yusuf Onu bir kenara çeker “Ben Yusuf’um deyince kıyametler kopar Bünyaminin yüreğinde. Bünyamin’in gözleri Nil nehrine gebe. Yusuf’un gözleri ise çoktan taşmıştır. Doya doya sarılırlar birbirlerine.
Ama kervan gitmelidir. Bir planla Yusuf, Bünyamini alıkoyar yanında. On kardeş bir dertle kıvranır şimdi. Yusuf kuyuya atılmış Bünyamin ise suç işlemiştir ve alıkonulmuştur ; bu kalbi ve bedeni yaşlanmış babaya nasıl anlatılır ki…

On kardeş Bünyamin’i kurtarmaktan ümidi kesince o zaman fısıldaşarak oradan uzaklaşırlar. Büyükleri der ki: “Babanızın sizden Allah adına ahit aldığını ve daha önce Yusuf konusunda ettiğiniz kusuru bilmiyor musunuz? Babam bana izin verinceye veya Allah hakkımda bir hüküm verinceye kadar ben artık burdan ayrılmam. Allah, hüküm verenlerin en hayırlısıdır. Siz dönün de babanıza deyin ki: Ey babamız! İnan ki, oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimize şahitlik ediyoruz. Yoksa gaybın bekçileri değiliz. Hem orada bulunduğumuz şehir halkına, hem içinde bulunduğumuz kervana sor. Ve emin ol ki, biz kesinlikle doğru söylüyoruz.”
Haber ulaşır Yakub’a bir hicran oku saplanır bağrına…Nasıl iş bu Allahım diye feryat eder sinesi.
“Hayır, sizi nefisleriniz aldatıp bir işe sürüklemiş. Artık bana düşen sabr-ı cemildir. Belki Allah hepsini birden bana geri getirir. Çünkü O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.” der küskün edayla. Yüreğini yakan yangına bir odun daha düşer hasret bir iken iki olur. On oğlundan yüz çevirir; “Ey Yusuf’un ateşi, yetti artık, yetti!” diye feryat eder artık takati kalmamıştır. Yusuf’u görmeyen gözleri neyi görse mutlu olacaktı ki artık. Ağlamaktan perde iner gözlerine…
Oğulları anlam veremez bu sürüp giden şefkate ve sevgiye. “Hâlâ Yusuf’u sayıklayıp duruyorsun. Allah’a yemin ederiz ki, sonunda eriyip gideceksin, tükenip helak olacaksın. Hayret doğrusu!” diye kınarlar kalbini onun.
Yakup “Ben hüznümü, kederimi ancak Allah’a şikayet ederim ve Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri de bilirim.” der ve bütün acısını içinde biriktirir, kimselerle konuşmaz, kimse Onu anlamaz Rabbinden başka.

Yakup küskün ama ümidini hiç kaybetmemiş… Yakup mahzun lakin tevekkülü hiç bitmemiş. Çaresiz gün saymakta şimdi vuslata. Yusufunun kokusu tülleniyor ötelerden . Az kalmış kavuşmaya….

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno