38,0167$% 0.49
41,4053€% 0.31
49,3327£% 0.2
3.708,29%0,16
3.034,42%-0,32
9.102,36%-7,22
Ne içinde bulunduğumuz nimetleri fark ettik, ne nimetlerin sahibini…Ne nerden geldiğini sorduk ne nerede kullanacağımızı…
Ne elimizdekilerin kıymetini bildik ne de aradıklarımızın… Ne ihtiyaçlarımızın farkına vardık ne de muhtaç olduklarımızın…
Ne gündüzlerimizi değerlendirebildik ne de gecelerimizi; ne mesaimizi ne dinlenmemizi…
Ne kendimizi feda edebildik ne de nefsimizi…Ne vazifemizi fark ettik,ne mesuliyetimizi…
Ne günahlarımızı gördük, ne tevbemizi ettik…Acep neyimize güvendik?Halbuki hiç kimse başkasının günahını üstlenemez bilirdik…
İnsanlıktan çıkmış bir vaziyetteyiz, gözümüzü hırs bürümüş; bu kadar mı insanlıktan düşmüşüz? Oysa bütün sahip olduklarımızın asıl sahibi var değil mi? O sonsuz ilmiyle bilip yaratmasaydı nerden bilebilirdik? Başı boş divanelik etmeye ne hacet? Bu kadar mühlet veriyorsa vakti geldiğinde hesap da sormayacak mı?
İlahi kelama kulak kesilelim; her şeyi hikmetle yaratanın hikmetine ram olmak gerekmez mi?
Bütün bir beşerin hayatının zehrini neden biz sunuyoruz? Bu muzır zulmü, merdut çirkinliği daha ne kadar görmezlikten geleceğiz? Bize değmeyen yılan yaşasa yaşasa bin yıl yaşar, biz o kadar yaşayabilecek miyiz? Hem yılan bu, ne kadar güvenebiliriz, sinsice yanımızda bulunmasını engelleyebilir miyiz?
İçtimai hayatımızı,içinde yaşadığımız toplumu tehlikeye atmaya değer mi? İnsanlığı en üst seviyede hissettiren İslam olmanın ummanlar kadar genişliğine ve yüceliğine sığar mı? Yaratılışın,var oluşun hakikatine ve hikmetine ters değil mi? Bu kadar hırs, bu kadar inat, bu kadar tarafgirlik için nasıl bir günah işledik diye halimize bakmak gerekmez mi? Bu kadar ayrılığa,bu kadar ikiliğe, bu kadar, olduğundan farklı görünmeye ne hacet?
Dün-bugün-yarın üçlemesinin neresindeyiz acaba? Dün geçti,yarın muallak…Bütün sermayemiz bu gün iken onu da zayi etmeye layık ne vaat edilmiş olabilir ki?
Bir gemide bulunsak, bizimle beraber dokuz masum bir cani bulunsa,o cani için geminin gark olmasını arzu eder miyiz?Değil bir cani,dokuz cani bulunsa yine istemeyiz bunu…
İlahi bir sefine olan bir mü’min’e zarar verme niyeti de nedir? Dokuz değil belki doksan dokuz masum sıfatın bulunduğu bir gemidir oysa o.Hangi adil kanunda böyle bir zulme rıza olabilir?
Adi,küçük taşları Kabe’den ehemmiyetli görmek nasıl bir çirkinlikse,Kabe kıymetinde olan mü’minden, basit şeyleri,en fazla da kendi nefsini âlâ görmek öyle bir çirkinlik değil midir?
Kimin kimden üstün ve kıymetli olduğunu onların her haline vakıf olan Yaratıcısı bilir değil mi? Çocuklarını, en iyi anneleri bildiği gibi. Hem onca ortak yönü varken insan neden üstünlük taslar da örümcek ağı gibi ehemmiyetsiz şeylerin ısrarcısı olarak kine,düşmanlığa,ayrı-gayrılığa sebep olur,ya da razı olur?Neyi paylaşamıyoruz;bize ait olmayan,sadece emanetçisi olduğumuz,belki sadece üzerimize yük olan şeyleri mi?
Ey insanlık! Aklın bu kadar mı söndü? Kalbin bu kadar mı öldü? Nerde kaldı pırıl pırıl iman nuruyla aydınlanmış gönüller,bu gönüllerde oluşmuş muhabbetler?..
Mü’minler ancak kardeşlerdi…Kardeşler hep aralarını düzeltirlerdi…Her kötülüğü bir güzellikle savan yiğitlerdi…Öfkelerini yutar ve insanları affederlerdi…Onlar bilmeden girdikleri hayat yolunda birbirleriyle güzel geçinirlerdi… Güvenilir ve eminlerdi…
Çünkü Allah güzel davrananları sever…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.