39,3610$% 0.48
45,7207€% 1.43
53,6923£% 1.16
4.281,14%1,37
3.382,56%0,87
9.520,22%-1,71
Dünya Katoliklerinin ruhani lideri olarak seçilen Papa Leo XIV (Robert Francis Prevost, d. 14 Eylül 1955), tarihe Amerikalı ilk Papa olarak geçti. Chicago, Illinois, ABD’de doğan Prevost, dindar bir Katolik ailede büyüdü. Annesi Luella Prevost (1925–1996), babası ise Kenneth Prevost (1922–2014)’tur. Hem dini hem de akademik alandaki eğitimi onu genç yaşta Augustinus Tarikatı’na yönlendirdi ve uzun yıllar Latin Amerika’da pastoral görevlerde bulundu.
Yeni Papa sadece ruhani değil, aynı zamanda dijital çağın sosyal figürü. Göçmen haklarından iklim değişikliğine, dini değerlerden sosyal adalete kadar birçok konuda fikir beyan eden Papa Leo XIV, özellikle sosyal medyada aktif paylaşımlarıyla dikkat çekiyor. “Jesus doesn’t ask us to rank our love for others” (İsa, sevgimizi sıralamamızı istemiyor) mesajı, sağ cenahtan gelen bazı yorumlara nazik ama net bir yanıt olarak görülmüştü.
Bu tarz çıkışlar, özellikle Trump (Donald J. Trump, d. 14 Haziran 1946) yanlısı muhafazakâr çevrelerde rahatsızlık yarattı. Papa’nın geçmiş tweetlerine atıfla Steve Bannon (d. 27 Kasım 1953), “Bu adamın bu tür bir geçmişi varken Papa seçilmesi inanılmaz!” diyerek tepkisini dile getirdi.
Papa Leo XIV’ün seçilmesi, ABD’deki sağ muhafazakâr çevrelerde ciddi bir rahatsızlık oluşturdu. Trump destekçileri arasında yer alan Laura Loomer (d. 21 Mayıs 1993), Papa’yı “anti-Trump, göçmen yanlısı, tam bir Marksist” olarak tanımlarken, Ben Harnwell (doğum tarihi kamuya açık değil) onu “liberallerin adamı” ilan etti. Jack Posobiec (d. 14 Aralık 1985) gibi isimler de Papa’yı globalist komplonun bir uzantısı olarak lanse etti.
Ancak ilginç bir detay var: Steve Bannon, geçmişte Robert Prevost’u papalık için uygun bir aday olarak önermişti. Şimdi ise onun göçmen yanlısı ve silah karşıtı mesajları, Bannon dahil birçok ismin hedefinde.
Yeni Papa’nın duruşu siyaset üstü gibi görünse de, net bir kutba oturtulması zor. Göçmen haklarını savunuyor, silah kontrolünü destekliyor ancak aynı zamanda kürtaj karşıtı söylemlere de mesafe koymuyor. Bu onu, hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler için zaman zaman “Amin” dedikleri ama ardından “Ama?” diye sordukları bir lider haline getiriyor.
Donald Trump (d. 1946) için siyaset daima hesap işidir. Yeni Papa’ya karşı çevresinden gelen öfkeli tweetlere rağmen, Trump’ın bizzat kendisinden doğrudan bir eleştiri gelmedi. Bunun arkasında, Katolik seçmenlerin etkili rolü yatıyor. 2020 seçimlerinde, ABD seçmenlerinin dörtte biri Katolikti. Bu oranın önemi, özellikle Florida, Pennsylvania ve Michigan gibi kritik eyaletlerde daha da artıyor.
Papa Leo XIV gibi göçmen yanlısı bir figür, özellikle Latin Amerikalı Katolik seçmenlerin gönlünde yer edinebilir. Trump da bunu çok iyi biliyor. Vatikan’la açıktan çatışmak, “dindar lider” imajını zedeleyebilir ve oy kaybına yol açabilir.
Papa’nın göçmen haklarını savunan söylemleri, Trump’ın kitlesel sınır dışı politikaları ile çelişiyor. Bu durum, Steve Bannon’un da uyardığı gibi Katolik Amerika’nın ikiye bölünmesine yol açabilir. Ancak bu ayrım, sadece siyasal bir kamplaşma değil, aynı zamanda dini ve vicdani bir sorgulamayı da beraberinde getiriyor.
Yeni Papa Leo XIV (Robert Francis Prevost, d. 1955), klasik anlamda bir politik figür olmasa da, etkisi doğrudan siyasi hesaplamalara yansıyor. Onun göçmen dostu, sosyal adaleti savunan ama geleneksel değerlere de bağlı çizgisi, hem Katolik kilisesinin içindeki dönüşümü hem de ABD siyasetindeki dengeleri değiştirme potansiyeline sahip.
Donald Trump (d. 1946) için bu Papa bir rakip değil; dikkatle yönetilmesi gereken bir siyasi gerçekliktir. Çünkü Vatikan kapılarıyla tümden kavga etmek, Beyaz Saray kapılarını Demokratlara bırakmak anlamına gelebilir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.