Bedir Haber

xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwinbetonred bizbet

Yarıp Kalbine Mi Baktın?

Yarıp Kalbine Mi Baktın?
Rayiha KAYA( rayiha.kaya@bedirhaber.com )
847 views
24 December 2015 - 21:06

Bir mahkeme salonuna davet ediliyorum, kimselerin dikkatini çekmeden salonun içine giriyorum sessizce.Bir kenara oturup izlemeye başlıyorum duruşmayı. Kalabalık bir mahkeme salonu. Mahkemeyi izleyen yüzlerce seyirci. Sanık sandalyesinde bir değil, birçok kişi. Sanıklar tek tek savunmalarını yapıyorlar, avukat müvekkili olduğu sanıkların suçsuzluğunu ispat etmeye çalışıyor. Şahitler dinleniyor… Uzadıkça uzuyor duruşma. Sanıkların bir kısmı suçsuzluğundan emin konuşmalarıyla dikkatimi çekiyor ve muhteşem teslimiyetleriyle. ‘’İnsanlar zulmeder fakat kader adalet eder, ben bu suçlamalardan değil, sizin bilmediğiniz gizli günahlarımdan dolayı yargılanıyorum.’’ düşüncelerini hissediyorum kalbimde. Avukatın müvekkilini savunmadaki azmi, diyalektiğe girmeyen her kelimesiyle sıdkın temsilcisi olan cümleleri yankılanıyor kulaklarımda. Doğruluk ne büyük bir nimetti. İnandığı gibi dosdoğru olmaktı mümine düşen.Her ne olursa olsun doğruluktan ayrılmamak ne büyük bir şerefti. ‘’ Doğruluktan ayrılmayınız; çünkü doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Gerçekten insan doğrulukla hareket etmeye devam ederse Allah katında en doğru insan olarak yazılır. Yalandan sakınınız; çünkü yalan kötülüğe, kötülük ise cehenneme götürür. Gerçekten insan yalan söylemeye devam ederse Allah katında çok yalancı yazılır.’’ ( Müslim, İman, 62) Hadis-i Şerif’in işaretiyle kul için en güzel paye Allah katında en doğru insan olarak yazılmak değil miydi?

Savcı sandalyesinden acımasızca suçlamalarını yönelten savcıya odaklanıyor bakışlarım. Her sanık hakkında söylenecek bir sözü var, ve her sanığa yönelttiği acımasızca suçlamaları. Muhteşem bir hatip, biliçaltı tekniklerini çok güzel kullanıyor, demogoji yaparak hakimi sanıkların suçlu olduğuna inandırma noktasında müthiş bir performans sergiliyor.Tam bir diyalektik uzmanı. Onu dinleyince hak vermemek elde değil gibi. Aklım ikna olma yolundayken ruhum rahatsız oluyorku konuşmalardan, daralıyor. O konuşurken bir kasvet basıyor sanki mahkeme salonunu. Sanıklar savcının yönelttiği suçlamalar karşısında şaşkınlık içerisindeler. Savcıdaki nasıl bir öfke, kin ve nefretti. Allah’ım nasıl bir mahkemeydi burası ve ben neden davet edilmiştim bu mahkemeye?
Hâkime dönüyorum sonra, en zor olanın onun konumunda olmak olduğunu düşünerek. Tüm bunlar neticesinde karar verebilmek, adaletin temsilcisi olabilmek ne kadar zor bir sorumluluktu.Hâkimin konumunun zorluğunu düşünürken irkiliyorum birden. ‘’Sen’’ diyor içimden bir ses: ‘’Sende hâkim zannediyorsun kendini.’’

Nasıl yani? Ne demekti şimdi bu? Bu içimden gelen neyin sesiydi?
Zihnimde kurduğum müthiş bir mahkemem vardı belki bu mahkeme salonundanda büyük. Hâkim koltuğuna oturtmuştum kendimi. Savcı makamına getirdiğim nefsimi yanıma alarak. Peki, kimdi sanık sandalyesinde yargıladıklarım? Kendim hariç herkesi o sandalyeye oturtuyor nefsimin acımasızca yargılamasına izin veriyordum. Suçlu veya suçsuz, bana göre herkesin bir eksiği, kusuru vardı veya bana bir yanlışları vardı. Yada hiçbir yanlışları olmamasına rağmen benim onlara karşı yanlış zanlarım vardı.Ahhh Mevlana ne güzel tarif ediyordu beni: ‘’ İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar. Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar…’’ Kendimi kusursuz zannetme gafleti içerisinde zanlarım üzerine kurulu mahkememde yargılıyordum herkesi, bazen söz hakkı bile vermeden. Ahh zanlar, HucuratSüresi’nde ne güzel bildiriyordu Rabbim zannın hükmünü ve insana neler yapabileceğini. ‘’ Ey iman ederler. Zandan çok sakının. Zira zannın bir kısmı günahtır.’’ (Hucurat Süresi 49,12)

Yargıladığım insanların avukatları ise vicdanımdı. Ve‘’Sende hâkim zannediyorsun kendini.’’
uyarısıyla beni kendime getiren. Bazen ona da söz hakkı vermiyordum, yada söz hakkı versem bile söylediklerini dikkate almıyordum. Nefsimdi hep doğru söyleyen, ne kadarda güzel ikna ediyordu beni, süslü püslü cümlelerle ne kadar da inandırıcı geliyordu söyledikleri. Hep en kırılgan yanımdan, zaaflarımdan.
Sevdiklerim dâhil herkesi mahkemede sanık sandalyesine oturtup acımasızca yargılayabiliyordum. Bu nasıl bir zihin yorgunluğuydu Allah’ım. Bir kez daha iman ediyordum ‘’Allah insanlara zulmetmez. Lakin insanlar kendi kendilerine zulmederler.’’ (Yunus Süresi 10,44)

Kibir miydi bu?Kibriya Senin ridandı Ey Rabbim bense Senin aciz ve fakir kulundum. Kulluğunu bir türlü kabul edemeyen kulun! Bu hal kişinin kendini toplumdan tecrit edip faklı bir konuma koyması mıydı? Bu ne cüretti, kişinin bunu yapmaya ne hakkı vardı? Sadece zihninde olup dile dökmese bile. Tüm bu yerlerin bir Hakim’i varken kendini hakim statüsüne koymak ne büyük densizlik, Rabb’ene büyük bir saygısızlıktı! Sana zihninde mahkeme salonu kurma hakkını kim veriyordu ey insan, masum insanları zanlarına binaen sanık sandalyesinde yargılama hakkını kim veriyordu? Efendimiz(s.a.v) Usame Bin Zeyd’ ebuyurmuyor muydu: ‘’ Yarıp kalbine mi baktın?’’( Ebu Davut, Müslim). Yankılansın kulaklarında bu mübarek söz. Yargılanacak bir düşmanın varsa o da yanı başında savcı konumunda gördüğün sözüne kulak verdiğin nefsindi, fark edemediğin.Mevlana Hz.’nin tabiriyle nefsin seni büyüleyen bir sihirbazdı, onun sözlerinde nice sihirler gizliydi. Ve insan hep aldanıyordu… Aldanmaktı belkide insan olmak, aldanmaktı belkide imtihanın sırrı. Aldandığını fark edebilmektiRabb’in inayet ve keremiyle, pişmanlıkla koşabilmekti O Kudret-i Sonsuz ’un huzuruna. Tevbe namazıyla yönelip rahmet dergâhına, seccadeyi gözyaşlarıyla ıslatabilmekti. ‘’Kulluk edemedim Ey Rabbim, affına geldim.’’diyebilmekti. Affedilme umuduyla Rabbin rahmetine sığınabilmekti. Ve acı bir tecrübeyle de olsa bir hatayı daha fark etme lütfuyla serfiraz olmanın sevinciyle şükredebilmekti. Ve hatalarını düzeltme yolunda Rabbin yardımına dua ile başvurabilmekti. . Hüsn-ü zan ile herkese güzel bakıp ruhunun huzura kavuşmasındaki lezzeti hissedebilmekti. Ne güzel dile döker Mevlana CelâleddinRûmi: ‘’Kul oldu, kul oldum, kul oldum! Ben Sana hizmette iki büklüm oldum. Kullar âzad olunca şâd olur; ben Sana kul olduğumdan dolayı şâd oldum.’’ Şad olanlardan olabilmek duasıyla…

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
1 ADET YORUM YAPILDI
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno