Bedir Haber

Vaizin Sözünün Tesiri Hal Dilindedir

Vaizin Sözünün Tesiri Hal Dilindedir
Zübeyde MERYEM( zubeyde.meryem@bedirhaber.com )
241 views
31 Mart 2016 - 9:50

“Vaiz” demek “Ya eyyühellezine amenu, lime tegulune mala tef’alun” “ Ey iman edenler; Niçin yapmadığınız şeyleri söylersiniz” (Saff-2) ayetinin tesirinin üzerinde tecelli ettiği kişidir. O yapmadığı bir şeyi nasihat edemeyeceği gibi yaptığı şeyleri de ulu orta anlatamaz. İrşad vazifesinde dur-durak bilmeyen gittiği her yerde sözü Allah’a bağlayan, bulduğu her insana Rabbinden ve Kur’an’dan söz açan , az çok demeden tüm topluluklarda vazifesini bihakkın yerine getiren Peygamber vazifesini sırtlanmış ve bunun ağır bir yük olduğunu bilen kişidir.

“Ameller niyetlere göredir” buyuran Efendimiz aleyhissalatu vesselam’ın bu hadisi hep kulaklarında çınlamalıdır bir vaizin. Bu nedenle ameline her zaman rıza-i ilahiyi  hedef olarak koymalı hatta insanlardan “Allah razı olsun” dualarını bile beklememelidir. “İn ecriye illa alellah” düsturunca vazifeyi yapıp neticeyi Allah’a bırakmalıdır.

Bir vaiz nasihat ederken, irşad yaparken aynı şeyleri nefsi için de söylemeli “ey nefsim önce sen dinle diyebilmeli” , biz dilini kullanmalı ve vaazını, anlatacağı konuyu hayatına yerleştirmiş olarak anlatmalıdır. Bir vaiz “Teheccüd”ün ve “Duha”nın öneminden bahsedebilmesi için düzenli bir şekilde teheccüd ve duha namazı kılmalıdır. Sadaka’nın öneminden konu açabilmesi için infak ehli olmalıdır. Tesettürün ne kadar mühim olduğunu vurgulayabilmek için tesettürüne azami derecede özen göstermelidir. Örnekler uzatılabilir hasıl-ı kelam kâl’den ziyade hâl ehli olmalıdır. Tebliğden evvel temsil bu nedenle önemlidir.

Vaaza vaktinden evvel, temel islam kaynaklarından hazırlanarak gitmeli, özellikle vaazında anlatacağı hadislerin kaynaklarını iyi araştırmalı ve her an vaaz yapacakmış hissiyle donanımlı olmalıdır. Her dinleyici kitlesinin ve ortamın belirli ruhsal yapısı vardır bunlar iyi tahlil edilmeli ve ona göre konu seçilmelidir. Vaazda fazla ayrıntıya girmeden insanlara faydalı olacak şeyler sunmalıdır. Bir vaazda birden fazla konu ele alınmamalıdır. Ayrıca vaiz gündemi iyi takip etmeli, ancak gündeme takılıp kalmamalıdır. Bunu insanların nabzını elinde tutma noktasında bir alternatif olarak kullanabilmelidir.  Ayrıca bir vaiz  dili iyi kullanmalı, konuya uygun düşen şiir menkıbe ve hatıralarla vaazını canlı tutmalıdır.

Vaiz cemaatin içinde her siyasi görüşten, her cemaatten, her tarikattan her gruptan ve seviyeden insan olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak cemaati veya dinleyiciyi rahatsız edecek, ayrıştıracak ve tartışma çıkaracak mevzulardan uzak durmalıdır.

Bir vaiz her şeyden önce ihlaslı olmalı, söylediğini vicdanına duyurmalı, riyadan uzak olarak ifa ettiği vazifeyi namus borcu bilmelidir.

“İçinizden, insanları hayra çağıracak, iyiliği emredecek, kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun. İşte onlar, kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmran-104) buyruğunu kendi  üzerine alınmalı ve o kurtuluşa eren sınıftan olmak için gecesini gündüzüne katmalı, iman kurtarma sevdasıyla uykuları kaçmalıdır.

Vaizlik önemli bir o kadar da zor bir vazifedir. Önceden insanlara yapılan bir vaazu nasihat belki bir hafta onların dimağlarını canlı tutmaya yeterken şimdi her yandan insanı içine çeken günahların varlığı sebebiyle hergün vaaz dinlese bile belki zamanın şartlarıyla vaazın tesiri kırılır. Bu açıdan da sözlerim tesirli olmuyor diyerek üzüntüye de gerek yoktur.

Bediüzzaman Said Nursi hazretleri Divan-ı Harbi Örfi isimli eserinde vaizlerle alakalı olarak ve maalesef “Ben vaizleri dinledim; nasihatleri bana tesir etmedi.” Üzücü ve düşündürücü cümlesinden sonra  şöyle der ;

… Düşündüm. Kasâvet-i kalbimden başka üç sebep buldum:

Birincisi: Zaman-ı hâzırayı zaman-ı sâlifeye kıyas ederek yalnız tasvir-i müddeâyı parlak ve mübalâğalı gösteriyorlar. Tesir ettirmek için ispat-ı müddeâ ve müteharrî-i hakikati iknâ lâzım iken, ihmal ediyorlar.

Vaizler içinde yaşanılan zamanın  şartlarını eski zamanın şartlarına kıyas edip yalnızca iddia ettikleri şeyleri  parlak ve abartılı bir şekilde göstererek  insanları ikna etmeye ve iddia ettikleri hakikatlere inandırmaya çalışıyorlar. Ancak vaiz,  nasihatında tesirli olması için  iddia edilen hakikati ispat etmeli ve hakikati araştıran , nasihatı dinleyen ve arayış içinde olan kişileri  ikna etmelidir;  fakat şimdiki vaizlerin çoğu bunu ihmal ediyorlar.

Günümüze ait bir hadiseyi anlatırken geçmişle kıyas edilmemelidir. Zira her olay kendi zamanında ve yerinde değerlendirilmelidir. Nasihatler; zamanın ilmine ve  kanıtlanmış bilime ters düşmeyen,  gelişmişlik düzeyine göre,  akla yatkın, ikna edici şekilde sunulmalıdır. Misal olarak bir bebeğin ana rahmindeki gelişimi anlatılırken günümüzün tıbbından faydalanmalı, çocuk terbiyesi anlatılırken çağın gereksinimleri göz önünde tutulmalıdır. Artık insanlar ikna edici deliller aradığından eskinin verileri ile onları ikna etmek zor olduğundan bir vaiz günümüz şartlarını ve koşullarını iyi bilmeli ve takip etmelidir. Bu nedenle iddia ettiği şeylerin de bir mesnedi olmalı ve ıspat etmelidir.

İkincisi: Birşeyi terğib veya terhib etmekle ondan daha mühim şeyi tenzil edeceklerinden, muvazene-i şeriatı muhafaza etmiyorlar.

Bir şeye rağbet ettirme veya bir şeyden sakındırma maksadıyla ondan daha mühim şeyin değerini düşürerek şeriatın muvazenesini muhafaza edemiyorlar.

 Gıybetten sakındırmak için gıybet etmenin, adam öldürmek gibi veya zina etmek gibi olduğunu söyleyerek büyük günahlardan olan katli ve zinayı  olduğundan az gösteriyorlar veya sadakaya özendirmek için  bir dirhem  tasadduk etmek hacca gitmek gibidir diyerek de  feraiz’den olan haccın kıymetini düşürebiliyorlar. Böylece ölçüsüz vaizler birçok dini hakikatin örtülmesine sebep oluyorlar diyerek konuyu genişletir.

Üçüncüsü: Belâğatın muktezası olan, hale mutabık, yani ilcaat-ı zamana muvafık, yani teşhis-i illete münasip söz söylemezler. Güya insanları eski zaman köşelerine çekiyorlar, sonra konuşuyorlar.

Bu asrın yaşam tarzına, gelişmişliğine , icatlarına, delillerine  uygun olmayan nasihatler ve vaazlar belagate uygun düşmez. Böylece bu tarz nasihatler de tesirsiz olur. Eski zaman ile şimdiki zamanın arasında çok fark oluşmuştur. Önceden insanları kıssalarla ve hislerine dokunarak , duygularına hitap ederek etkilemek evla idi, ilim ve iknadan çok, hissiyat ve duygular ön planda idi. Böyle olunca da onları etkilemek için hikaye ve kıssalar yeterli olabiliyordu. Lakin bu asırda ikna ve ilim, bilimsel veriler ve akla yatkınlık öne çıkmıştır. Dolayısı ile eski hikaye ve kıssalar bu asrın insanına tesir etmez. Öyle ise vaizler ve nasihler eski hikaye ve kıssalar ile ve bazen de bazı konularda eksik kalan ve bilim ile farklılığı kanıtlanmış eski fıkhi açıklamalar ile bu asrın insanını ıslah edemezler. Bunlar kullanılabilir ama yeterli değildir.

Hâsıl-ı kelâm: Büyük vaizlerimiz hem âlim-i muhakkik olmalı, tâ ispat ve iknâ etsin. Hem hakîm-i müdakkik olmalı, tâ muvazene-i şeriatı bozmasın. Hem beliğ-i muknî olmalı, tâ mukteza-yı hal ve ilcaat-ı zamana muvafık söz söylesin. Ve mizan-ı şeriatle tartsın. Ve böyle olmaları da şarttır.

Demekki nasih ve vaiz; vaaz ve irşad vazifesini omuzlamış insan sözlerinin dinleyenin kalbinde tesir oluşturmasını istiyorsa bütün bu vasıflara sahip olmalı ve  karşısındakini ikna edebilmek için  ilmi hakikatleri, bilimsel verileri araştırmalı, araştırmacı bir ruha sahip olmalı,dikkatli bir gözlemci olup çağın gereksinimine cevap verebilmeli, insanların anlayış kabiliyetine ve seviyesine göre hitap edebilmeli, şeriatın kaidelerine uygun, hikmetli ifadeler kullanmalı, bunları inceleyip tetkik etmeli şeriat noktasında ifrat ve tefrite düşmemelidir. Ayrıca belagat kaidelerine riayet ederek, bu zamanın maddi ve manevi sıkıntılarına yönelik ve ehl-i hal’in kullandığı dil ve üslup ve ifadelerine uygun konuşup nasihat etmeli ki insanları ikna edebilsin.

Gayret bizden Tevfik yüce Yaradanımızdandır.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno