Vade Farkı ve Faiz Ayrımı
Vade Farkının Faiz Olmadığı Durumlar
Vade farkı, İslam hukukunda faizden farklı olarak kabul edilir. Bir malın peşin satışı ile vadeli satışı arasındaki fiyat farkı, kâr olarak değerlendirilir ve bu fark faiz değildir. Örneğin, peşin 100 liraya satılan bir malın altı ay vadeyle 150 liraya satılması durumunda, aradaki 50 liralık fark faiz değil, vade farkıdır. Bu işlem, malın satılması ve bedelinin vadeli ödenmesi şeklinde bir bey‘ (satım) akdi olarak değerlendirilir.
Ticarette malın peşin fiyatı ile vadeli fiyatı arasındaki farkın kâr olarak kabul edilmesinin dayanağı şu şekildedir:
- Peşin 100 liraya alınan bir malın 150 liraya satılması nasıl kâr olarak kabul ediliyorsa,
- Aynı malın vadeli olarak 180 liraya satılması da vade sebebiyle daha fazla kâr elde edilmesi olarak görülür.
Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, vade farkının çoğu kez reel değil, nominal (rakam) düzeyinde olmasıdır. Sonuç itibarıyla genel olarak peşin ile vadeli satıştan elde edilen kâr eşitlenebilir.
Kredi ile Vade Farkı Arasındaki Fark
Vadeli satış, bir malın alım-satımı üzerinden gerçekleşir; oysa kredide bir para alım-satımı söz konusudur. Örneğin:
- Bankadan 100 lira kredi alınıp vadesi geldiğinde 150 lira ödenmesi, para üzerinden para kazancı sağladığı için faizdir (İbnü’l-Cevzî, “Ahkâmü’l-Kur’ân”, s. 324).
- Buna karşılık, bir malı vadeli olarak satarken elde edilen fazlalık, vade farkıdır ve meşru kâr olarak değerlendirilir (Serahsî, “el-Mebsût”, c. 14, s. 25).
Vade Farkında Enflasyon Hesabı
Vade farkı belirlenirken, ekonomik koşullar göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde:
- Vade farkının hesaplanması: Malın vadeli fiyatına enflasyon oranı eklenerek belirlenebilir (Karaman, Hayrettin, “Fıkıh ve Ekonomi”, s. 132).
- Vade sonunda ekleme yapılmaması: Vadesi dolduğunda, enflasyon daha fazla oldu diye ilave bir fark talep edilmesi caiz değildir. Ancak, önceden belirlenen vade farkı meşru kabul edilir (el-Kâsânî, “Bedâiü’s-Sanâi”, c. 5, s. 208).
Enflasyonun Öngörülemediği Durumlar
Enflasyonun öngörülemediği durumlarda alacakların korunması için bazı alternatif yöntemler uygulanabilir:
- Altın veya sağlam para birimi ile ödeme: Vade sonunda borcun değer kaybını önlemek için ödemelerin altın veya daha istikrarlı bir para birimi üzerinden yapılması kararlaştırılabilir (Hamûd, “Tatvîr el-A’mâl el-Masrîfiyye”, s. 233).
- Vadesiz ve gecikmiş alacaklarda enflasyon farkı: Vadesiz borçlarda veya gününde ödenmeyen vadeli alacaklarda, enflasyon farkının ödenmesi gerekir. Aksi halde alacaklının hakkı eksik ödenmiş olur (Ebu Zehra, “İslâm’da Ekonomik Adalet”, s. 147).
Ticari Alacaklarda Örnek Uygulama
Bir örnekle durumu açıklayabiliriz:
- Bir kilo pirinç 100 liraya peşin olarak alınmış ancak borç üç ay sonra ödenmişse, bu süre zarfında pirincin fiyatı 120 liraya çıkarsa, borcun 100 lira olarak ödenmesi alacaklıyı zarara uğratır. Bu durumda, enflasyon farkı olarak 20 liranın da ödenmesi gerekir (Ülgener, Sabri, “İslâm İktisadı ve Faiz”, s. 89).
Vadeli Satışta Belirsizliklerin Giderilmesi
Ticarette kötü niyetli yaklaşımların önüne geçmek için vadeli satışlarda belirsizliklerin ortadan kaldırılması gerekir. Örneğin:
- Vade farkı listesi kullanımı: Malın uzun ve kısa vadelerdeki fiyatları önceden belirlenmiş bir listeye göre satılabilir. Böylece, ödeme zamanı geldiğinde taraflar arasında anlaşmazlık çıkma ihtimali azalır (es-Senhûrî, “Mesâdiru’l-Hak”, c. 3, s. 259).
- Fiili teslimde akdin geçerliliği: Satışın başlangıçta belirsizlik içerdiği durumlarda bile, fiili teslim ve ödeme anında bu işlem yeniden sıhhat kazanır ve geçerli hale gelir (Zuhaylî, Vehbe, “el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletuhu”, c. 4, s. 548).
Sonuç ve Değerlendirme
- Vade farkı faiz değildir: Vadeli satışlar, mal alım-satımı esasına dayanır. Faiz ise, para üzerinden para kazanımı anlamına gelir.
- Enflasyon farkı dikkate alınmalıdır: Vadesiz borçlarda ya da vadeli borçların zamanında ödenmemesi durumunda enflasyon farkının ödenmesi gerekir.
- Belirsizlikler giderilmelidir: Vadeli satışlarda, taraflar arasında belirsizliklerin olmaması ve ticari kuralların şeffaf bir şekilde belirlenmesi önemlidir.
- Kötü niyetli kullanımlar engellenmelidir: İslam’da faiz yasağı, ticaret erbabını korumayı amaçlar. Bu yasağın kötüye kullanılarak alacaklıyı zarara uğratmasının önüne geçilmelidir.
Kaynaklar
- İbnü’l-Cevzî, “Ahkâmü’l-Kur’ân”, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1997.
- Serahsî, “el-Mebsût”, Dârü’l-Marife, Beyrut, 1989.
- Karaman, Hayrettin, “Fıkıh ve Ekonomi”, İSAM Yayınları, İstanbul, 2010.
- el-Kâsânî, “Bedâiü’s-Sanâi”, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 2007.
- Hamûd, Sami Hasan Ahmed, “Tatvîr el-A’mâl el-Masrîfiyye”, Kahire, 1976.
- Ebu Zehra, Muhammed, “İslâm’da Ekonomik Adalet”, Kahire, 1995.
- Ülgener, Sabri, “İslâm İktisadı ve Faiz”, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1987.
- es-Senhûrî, Abdurrezzak, “Mesâdiru’l-Hak”, Dârü’l-Fikri’l-Arabî, Kahire, 1954.
- Zuhaylî, Vehbe, “el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletuhu”, Dârü’l-Fikr, Dımaşk, 1985.