DOLAR

34,3122$% 0.21

EURO

37,2200% -0.48

STERLİN

44,4322£% 0.46

GRAM ALTIN

3.017,79%-0,07

ONS

2.736,14%-0,26

BİST100

8.885,00%0,24

İmsak Vakti a 06:02
İstanbul AÇIK 15°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Vaaz: Çalışma ve helal kazanç

Vaaz: Çalışma ve helal kazanç
0

BEĞENDİM

ad826x90

**ÇALIŞMA(EMEK) VE HELAL KAZANÇ **

ad826x90

Bizleri yoktan var eden Allah’a (cc) hamd eder, Habib-i Kibriya’sına da (sav) salat-u selam ederiz.
Rabbimtembellikten, acizlikten, korkaklıktan ve cimrilikten bizleri uzak eylesin. Bizlere helalinden kazanmayı lütfetsin. Doğru yolundan ayırmasın. Çocuklarımızın ve kendimizin kursaklarından haram lokma geçirtmesin.

**Aziz Cemaatim,**
Kur’ân’da:
وَاَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰىۙ وَاَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرٰىۖ
“İnsana çalışmasından başka birşey yoktur. Ve çalışması da yakında görülecektir.” (Necm, 53/39,40)
فَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا كُفْرَانَ لِسَعْيِه۪ۚ وَاِنَّا لَهُ كَاتِبُونَ
“Mü’min olan kimse yerinde ve salih bir amelde bulunursa onun emeği (sa’y) inkâr edilemez. Biz onu kaydederiz.” (21/94) buyurulmaktadır.
İnsanın çalışması, Peygamberlerin ve Allah dostlarının da tercih ettikleri bir yoldur. Nitekim Yüce Allah da bu yolu tercih edenleri şöyle övmüştür: فَنِعْمَ اَجْرُ الْعَامِل۪ينَ
“Çalışanların ücreti ne güzeldir.” (Zümer, 39/74)

عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « مَا أَكَلَ أَحَدٌ طَعَاماً خَيْراً مِن أَنَ يَأْكُلَ مِن عمَلِ يَدِهِ ، وَإِنَّ نَبيَّ اللَّه دَاوُدَ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم كان يَأْكلُ مِن عَمَلِ يَدِهِ » رواه البخاري
Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allah’ın Peygamberi Dâvûdaleyhisselâm da kendi elinin emeğini yerdi.” (Buhârî, Büyû’ 15, Enbiyâ 37)
قالَ رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « لأَنْ يَأْخُذَ أَحَدُكُم أَحبُلَهُ ثُمَّ يَأْتِيَ الجَبَلَ ، فَيَأْتِيَ بحُزْمَةٍ مِن حَطَبٍ عَلى ظَهِرِهِ فَيَبيعَهَا ، فَيَكُفَّ اللَّه بها وَجْهَهُ ، خَيْرٌ لَهُ مِنْ أَن يَسأَلَ النَّاسَ ، أَعطَوْهُ أَوْ مَنَعُوهُ » رواه البخاري
Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Herhangi birinizin iplerini alıp dağa gitmesi ve sırtına bir bağ odun yüklenip getirerek onu satması ve Allah’ın bu sebeple onun yüzsuyunu koruması, verseler de vermeseler de insanlardan bir şeyler dilenmesinden çok hayırlıdır.” (Buhârî, Zekât 50, 53; Büyû‘ 15, Müsâkât 13. Ayrıca bk. Nesâî, Zekât 85; İbniMâce, Zekât 25)

İslâm’da kazancın en muhterem olanı el emeğinin mahsulü olandır. Zira Rasûlullah (s.a.s.): “Kişi kendi elinin emeğinden daha temiz bir kazanç elde etmemiştir. ” (İbnMâce, Ticârât, I)
“İnsanın kazandıklarının en hayırlısı, çalışıp kazanarak elde ettikleridir.” (İ. Hanbel, 2: 354, 357);
O (sav), çalışıp kazanmanın dinî önemine dikkat çekmek için dilenciliği hoş görmemiştir.
“İçinizden kim bana insanlara yük olmayacağına, onlardan bir şey istemeyeceğine dair söz verirse, ben de ona Cennet’te olacağına garanti veririm.” (Tirmizî, “Zühd”, 61)
Hâtemu’l-Enbiyâ (s.a.s) bununla da kalmamış, kişinin çalışmasını, ailesini geçindirmesini, üretimde bulunmasını gündüzleri oruç, geceleri namazla geçirme gibi bazı nafile ibadetlerden ve cihad gibi farz-ı kifaye olan ibadet mahiyetli emirlerden daha hayırlı kabul etmiştir. (Buharî, “Nafakât”, 1)
Resûlullah (sav) Sa’d b. Muaz’la tokalaştığında ellerinin nasırlı olduğunu fark etmiş, sebebini sorup ailesini geçindirmek için amelelik yaptığını öğrenince “İşte Allah’ın sevdiği eller” diyerek onun ellerini öpmüştür. (Serahsî, 30:245)

ad826x90

Netice itibari ile çalışmak, helal yoldan nafaka temin etmek bir ibadettir. Ancak bu, diğer farzların terk edilmemesi durumunda geçerlidir. Bu sebeple çalışmak, sair ibadetlere mani olmamalı, çalışma vakitleri ve şartları, ibadetleri yerine getirecek şekilde ayarlanmalıdır.
Şu hususu da ifade etmek gerekir ki, ibadetleri terk ettirecek derecede aşırı çalışmak ve adeta bir işkolik haline gelmek ne kadar mahzurlu ise, çalışmayıp tembel tembel oturmak ve böylece başkalarına el açar duruma düşmek de en az o kadar mahzurludur. Bu yüzdendir ki, Allah Resûlü tembellikten ve bu tembelliğin sebep olacağı borç altında ezilmekten sabah akşam Allah’a sığınmıştır.(Buhârî, Daavât 36; Tirmizî, Daavât 75)
Öyleyse bir Müslüman, hem dünyasını hem de ahiretini kazanacak şekilde dengeli hareket etmelidir. Kasas süresinin 77. ayetinde Allah (cc) bu duruma dikkatimizi çekmiştir:
وَابْتَغِ ف۪يمَآ اٰتٰيكَ اللّٰهُ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ وَلَا تَنْسَ نَص۪يبَكَ مِنَ الدُّنْيَا
“Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma”

**Muhterem Kardeşlerim,**
AllahTeâla (cc), inananlara çalışmalarını, emeklerini ortaya koymalarını emretmek ile beraber; helal kazanç yollarını araştırmalarını ve kazançlarını bu yollardan elde etmelerini emretmiştir. (Maide, 5/88) وَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُ حَلَالًا طَيِّبًاۖ “Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helal ve temiz olarak yiyin.”
Bu sebeple bir mü‘minin, kendisinin ve ailesinin nafakasını meşru yollardan sağlaması ve kimseye el açmadan hayatını idame ettirmesi onun üzerine bir farzdır. Geçimini sağlamak için çalışıp helâlinden kazanma farzdır.
KasasSûresi’nde (28/72),وَمِنْ رَحْمَتِه۪ جَعَلَ لَكُمُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ لِتَسْكُنُوا ف۪يهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
“Allah istirahatınız için geceyi lütfedip vermiş. Verdiği rızkı aramanız için de gündüzü yaratmıştır. Bunlar O’nun rahmetinin eseridir. Belki artık şükredersiniz” buyurmuştur.
Bu farzı yerine getirirken kişinin gösterdiği gayretlerin, ibadet ölçüsünde erdemli bir davranış olarak kabul edileceği, bu yolda çekilen sıkıntıların ise onun Allah katındaki derecesinin artmasına vesile olacağı bildirilmiştir.

**Aziz Cemaatim,**
Helal kazanç, dinimizin ortaya koyduğu ölçüler içinde elde edilen kazançtır. Kur’an ve sünnette, bir müminin hangi alanlarda ve ne tür yollarla helal kazanç elde edeceği üzerinde değişik vesilelerle durulmuş ve harama giden yollar net bir şekilde yasaklanmıştır. Bu çerçevede, helal malların, karşılıklı rıza ile alım satımı helal (Nisa 4/29); haram malların satımı, faiz, kumar/kumara benzeyen şans oyunları (Maide 5/90), aldatma, spekülasyon, pazarı kızıştırarak fiyatları yükseltme, halkın ihtiyaç duyduğu malları depolama, kusurlu malların kusurunu söylemeden satma (Buhari, Zekat, 29; Müslim, Zekat,44) ve benzeri muameleler de haram kılınmıştır.

يَآ اَيُّهَا النَّاسُ كُلُوا مِمَّا فِي الْاَرْضِ حَلَالًا طَيِّبًاۘ
“Ey insanlar! Yeryüzünde meşru ve iyi ne varsa ondan nasibinizi alın…” (Bakara 2/168)

ad826x90

Dinimize göre haramlar az ve sayılı, helâller ise oldukça fazladır. Bunların hepsi de bellidir.
إِنَّ الحَلاَلَ بَيِّنٌ ، وإِنَّ الحَرامَ بَيِّنٌ ، وَبَيْنَهما مُشْتَبِهاتٌ لاَ يَعْلَمُهُنَّ كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ ، فَمَن اتَّقى الشُّبُهاتِ ، اسْتَبْرَأَ لِدِينِهِ وعِرْضِهِ ، وَمَنْ وَقَعَ في الشبُهاتِ ، وقَعَ في الحَرامِ ، كالرَّاعي يرْعى حَوْلَ الحِمى يُوشِكُ أَنْ يَرْتَع فِيهِ ، أَلاَ وإِنَّ لِكُلِّ مَلِكٍ حِمًى ، أَلاَ وَإِنَّ حِمَى اللَّهِ مَحَارِمهُ ، أَلاَ وإِنَّ في الجسَدِ مُضغَةً إذا صلَحَت صَلَحَ الجسَدُ كُلُّهُ ، وَإِذا فَسَدَتْ فَسدَ الجَسَدُ كُلُّهُ : أَلاَ وَهِي القَلْبُ
Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Helal olan şeyler bellidir, haram olan şeyler de bellidir. Bu ikisinin arasında halkın bir çoğunun helal mi haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır. Şüpheli işlerden sakınanlar dinlerini ve ırzlarını korumuş olurlar. Şüpheli şeylerden sakınmayanlar ise zamanla harama dalıp giderler. Aynen sürüsünü başkasına ait bir arazinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onların o araziye girme tehlikesi vardır. Dikkat edin! Her hükümdarın girilmesi yasaklanmış bir arazisi vardır. Unutmayın Allah’ın yasak arazisi de haram kıldığı şeylerdir. Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası “kalb”dir.” (Buhari, İman, 39; Müslim Müsakat, 109)
Fakat devrimizde pek çoğumuz haramı hiç önemsememekteyiz. Buhari’de geçen;”İnsanlara bir zaman gelecek ki kişi kazandığının helâlden mi yoksa haramdan mı olduğuna aldırmayacak” hadisi (Büyû’ 7) de bu hususu bildirmektedir. Ayrıca pek çok haram konusunu da helâlmiş gibi düşünülmektedir. Bu sebeple biz, yaygın fakat farkına varılmayan haramları saymak istedik. Çünkü haram yememek için öncelikle haramları bilmek gerekmektedir.

İslâm’a göre haram konusundaki genel kaideler şunlardır: Yasaklanmamış her şey helâldir. Helâl ve haramı bildiren sadece Allah’tır. Helâl dairesi harama muhtaç etmeyecek kadar geniştir. Harama vesile olan bir şey haramdır. Hile ile haramı helâl göstermek haramdır. İyi niyet haramı helâl yapmaz. Haram mı helâl mi olduğu şüpheli olan şeylerden kaçınmak esastır. Zaruretler haramı mubah kılar. Fakat zaruretin ölçüsünü İslâm belirler. Haramın yeri fark etmez, dolayısıyla o, İslâm ülkesi dışında da haramdır.İslam’da yapılan işler, niyetlere göre değerlendirilir. Ama iyi niyet, haramı meşru kılmaz. Çünkü gayeler gibi vasıtaların da meşru olması gerekir. Bunun için İslam’da meşru yollardan helal ve temiz kazanç sağlamak teşvik edilmiş, buna karşılık gayr-i meşru yollarla rızk elde edilmesi yasaklanmıştır.

Selef-i sâlihin de kazancın helâl olmasına çok önem vermiştir. Onlardan biri olan Süfyân-ı Sevrî hazretleri, “Kişinin dindarlığı kazancının helâlliği nispetindedir.” diyerek helâl kazançla dinî yaşantı arasında bir bağ kurar. Enes bin Mâlik (ra), “YâResûlallah! Dualarımın kabul olmasını istiyorum, bana bunun yolunu gösterir misiniz?” diye sorduğunda; Resûl-i Ekrem (sav) şöyle ferman eder: “Yâ Enes! Helâl kazan, duan makbul olur. Zira kişi ağzına haram bir lokma götürse, 40 gün duası kabul olunmaz.” (Beyhaki, Şuabü’l-İman, 5/293.) Halid b. Velid’den gelen bir rivâyette iseدَعْوَتُكَتُسْتَجَبْالْحَرَامَاجْتَنِبْ “Haramdan sakın ki duaların kabul olsun.” buyrulmuştur. (Ali el-Müttakî, Kenzu’l-Ummâl, 16/127)

Başka bir hadis-i şerifte ise bir kimsenin helâl kazanç yolunda göstermiş olduğu çaba cihat olarak kabul edilmiş ve böyle bir çabanın kişinin günahlarına kefaret olacağı ifade edilmiştir. Resûl-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur: “Öyle günahlar vardır ki, onlara namaz, oruç, hac ve umre dahi kefaret olamaz.” Ashabı kiramın, “Ey Allah’ın Resûlü! O günahlara kefaret olacak nedir?” diye sormaları üzerine ise O (sav) şöyle cevap vermiştir: “Maişet talebi için çekilen sıkıntı ve kederler.”(Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, 1/38)
Bu hadiste geçen اَلْهُمُومُ kelimesinin sadece insanın geçim derdi için çekmiş olduğu sıkıntılara hasredilmemesi gerekir. Bir kimsenin kazancını sağlarken harama düşmemek için kılı kırk yararcasına hareket etmesi ve bu uğurda yaşadığı sıkıntılar da bu kelimenin kapsamına girer.

Kıymetli Müminler,
Bu gün işçi bayramı. Bu günün anlamını bize en iyi anlatacak kutsi hadisten ilgili kısmı aktaralım.
عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : قَالَ اللَّه تعالى ثَلاثَةٌ أنا خَصْمُهُمْ يوْمَ القِيَامَةِ : ورجُلٌ استَأجرَ أجِيراً ، فَاسْتَوْفي مِنهُ ، ولَمْ يُعْطِهِ أجْرَهُ »
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, “Allah Teâlâ şöyle buyurdu” demiştir:Ben kıyamet günü şu üç (grup) insanın düşmanıyım: Bunlardan üçüncüsü sohbetimiz ile ilgilidir. “Ücretle bir işçi tutup işini gördüren ve işçinin ücretini vermeyen kişi.” (Buhârî, Büyû 106, İcâre 10. Ayrıca bk. İbniMâce, Ruhûn 4)

Vaazımızı konu ile alakalı bir hadis ile bitirelim.فَقَال النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « فَمَنْ كَانَ أَخُوهُ تَحت يَدهِ فليُطعِمهُ مِمَّا يَأْكلُ ، وَلْيُلْبِسْهُ مِمَّا يلبَسُ ، ولا تُكَلِّفُوهُم مَا يَغْلبُهُمْ ، فإن كَلَّفتُمُوهُم فَأَعِينُوهُم »
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:Kimin himayesinde bir kardeşi varsa, kendi yediğinden ona yedirsin, giydiğinden de giydirsin. Onlara üstesinden gelemeyecekleri şeyleri yüklemeyiniz. Şayet yükleyecek olursanız kendilerine yardım ediniz.” (Buhârî, Îmân 22, Itk15; Müslim, Eymân 40. Ayrıca bk. Buhârî, Edeb 44; EbûDâvûd, Edeb 124; Tirmizî, Birr 29; İbniMâce, Edeb 10)

FAYDALANILAN KAYNAKLAR:
“Helal Kazanç, Helal Lokma” Diyanet Aylık Dergi, Temmuz 2013.
“İslam’a Göre Çalışmanın Önemi” Diyanet Aylık Dergi, Ocak 2002.
“Alınteri ve Helâl Kazanç” Doç. Dr. Fikret Karaman, Diyanet Aylık Dergi,Haziran 2008.
“Helâl Kazanç ve Önemi” Doç. Dr. Fahreddin Yıldız, Altınoluk Dergisi, 2001 Ocak.
Prof.Dr. Yunus Vehbi YAVUZ, “Çalışma Hayatı ve İslam”, Feyiz Yayınları.
Abdullah ERDOĞAN, “Helâl Kazanç Rehberi”, Katre Yayınları.
Fatin GÜNAY, “Helâl Kazanç”,Erkam Yayınları.
Ord.Prof.Dr. Muhammed EL-MÜBAREK, “İslam’da İktisat Nizamı”, Çığır Yayınları.

ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.