DOLAR

34,7604$% 0.1

EURO

36,6378% 0.11

STERLİN

44,1878£% 0.18

GRAM ALTIN

2.948,21%0,19

ONS

2.638,70%0,09

BİST100

9.681,11%0,30

İmsak Vakti a 06:32
İstanbul KAPALI 11°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

‘Türkiye güvenli liman’

‘Türkiye güvenli liman’
0

BEĞENDİM

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye Temsilcisi Carol Batchelor, Türkiye’nin, insanların kendi topraklarına ulaşımını sağlayan, onları koruyan ve zorla geri dönmelerini engelleyen politikalar ortaya koyduğunu belirterek, “Türkiye halkına da müteşekkiriz. Kültürel ve psikolojik destek olmadığı müddetçe yasal prosedür işe yaramaz. Türk halkı insani desteğinde olağanüstü cana yakın davranıyor ve bu sadece Suriyelilere yönelik değil” dedi.

Batchelor soruları yanıtlarken, dünya üzerinde kendi ülkeleri içinde ve diğer ülkelerden yer değiştirmeye zorlanan, vatandaşlığı olmayan devletsiz kişilerle birlikte BMMYK’nın ilgi alanındaki kişi sayısının 50 milyona yaklaştığını ve bunların 17 milyondan fazlasını mültecilerin oluşturduğunu kaydetti.

Çok sayıda insanın iç karışıklık nedeniyle göç ettiğine ve yer değiştirmenin temel nedenlerinin oldukça karmaşık olduğuna işaret eden Batchelor, son yıllarda kendi ülkelerinden kaçan ve yerinden edilen insan sayısının fazlasıyla çoğaldığını ve neticede kendi içinde yerinden edilen bu kişilerin, başka bir ülkeye göç ederek, durumlarının mültecilikle sonuçlandığını söyledi.

Batchelor, zulümle yüz yüze kalan veya hayatları ve ailelerinin hayatları risk altında olan insanların kaçmak zorunda kaldığını ve bunun tüm etnik ve dini grupları içerdiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

“Son birkaç yılda örneğin, Irak’tan kaçanlar arasında bütün etnik ve dini grupları gördük. Türkiye’ye kaçan Iraklılar arasında Yezidileri ve diğerlerini gördük fakat en geniş grup, Sünnilerdi. Çatışmalar Suriye’deki ve bugünkü Irak’takine benzer şekilde çoğaldığı zaman çoklu yer değiştirmeler görüyoruz. İç karışıklık ve karşılaştıkları korkunç koşullardan dolayı insanların korunma amacıyla Suriye’den Irak’a, sonra tekrar Suriye’ye ya da başka ülkelere kaçtığına dair örnekler görüyoruz. Bu göçlerin ekonomik olmadığını söyleyebiliriz. Bunlar, ilaç ve yiyecek gibi konulardaki sıkıntılardan dolayı kaçan insanlar değiller. Bunlar, kendi hayatlarını veya çocuklarının hayatlarını ve geleceklerini kurtarmak için kaçıyorlar.”

Türkiye’nin, Suriye’de var olan birçok etnisite ve dinden Suriyelilere ev sahipliğini vurgulayan Batchelor, Türkiye’de 29 Eylül itibarıyla resmi kayıtlı Suriyeli sayısının 869 bin 500 olduğunu, ancak yetkililerin yaklaşık 1,5 milyon Suriyeli bulunduğunu söylediğini aktardı. BMMYK’nın, Türkiye’deki Iraklıların kaydını üstlendiğini anlatan Batchelor, “Bize ulaşan Iraklıların sayısı neredeyse 100 bine ulaştı. Bu, ülkedeki bütün Iraklılar anlamına gelmiyor. Bunlar sadece bize gelen ve kayıt altına alınanlar. Bu yüzden rakamların muhtemelen çok daha yukarıda olduğunu tahmin edebiliriz. Dünyadaki değişik ülkelerden neredeyse 150 bin kişi Türkiye BMMYK’ya kayıtlı bugün” diye konuştu.

**”Toplumları desteklemek gerekiyor”**

Batchelor, 3 yıldır Suriye’ye yönelik Bölgesel Mülteci Acil Müdahale Planı bulunduğunu hatırlatarak, bu planı, ihtiyaçların belirlenebilmesi, gıda ve gıda dışı yardımlar ve fonların toplanması için diğer BM ajansları, sivil toplum örgütleri, ev sahibi devletler, bağışçılar ve ortaklarla birlikte üstlendiklerini anlattı. Batchelor, mültecileri misafir eden ve onlara temel hayati destek sağlayan toplumları da desteklemek gerektiğine dikkati çekti.

Türkiye’nin, Lübnan gibi çok sayıda mülteciye ev sahipliği yaptığını hatırlatan Batchelor, şöyle devam etti:

“Bugün Lübnan’daki 4 kişiden biri Lübnanlı değil, Suriyeli. Tabii ki bu insanlar aynı hastaneleri, kaynakları kullanıyor. Bu yüzden de ev sahibi toplumların da desteğe ihtiyacı var. Kış yaklaşırken de Bölgesel Kış Şartlarına Uyum Planımız var. Bu plan, kamplarda veya şehir şartlarında yaşayan insanların kışı atlatmasına yardım etmek için kritik, hayati ihtiyaçları kapsıyor. Kışlık giysi, bebek bezi, gıda malzemesi ve barınma olanakları, bu süreçte oldukça önem taşıyor. 2015’e yaklaşırken, özellikle ev sahibi toplumlar için ne yapılacağına odaklanan Bölgesel Mülteci Acil Müdahale Planı’nın revize edilmiş versiyonunu başlatıyoruz.

Kaynak ihtiyacı öyle bir oranda büyüyor ki var olan kaynaklar yetersiz kalıyor. Bu yüzden en kritik, öncelikli ihtiyaçların nerede olduğunu ve bütün bağışçı ve ortakların, özellikle Türkiye gibi 3 yıldan fazla bir zamandır büyük nüfuslara ev sahipliği yapan ülkelere nasıl katkıda bulunabileceklerini araştırmamız gerekiyor. Irak’tan gelenlerle birlikte Suriye’deki koşulların daha da karmaşıklaşması söz konusu. 2015’te mültecilerin yanı sıra ek binlerce kişi için tasarlanmamış olan hastanelerini, suyunu, kaynaklarını paylaşan ev sahibi topluluklar için de güçlü bir anlayış ve karşılık görebileceğimizi umuyoruz.”

**”Bu insanlar istedikleri için kaçmıyorlar”**

BMMYK Türkiye Temsilcisi Carol Batchelor, uluslararası mülteci yasası kapsamında, hayatlarını tehdit eden koşullardan, zulümden ve tehditlerden kaçan insanlar için öncelikli gerekliliği, “geçiş kolaylığının sağlanması” şeklinde tanımladı.

Batchelor, şu bilgileri verdi:

“İnsanların hayatlarını kurtarmak gerekir ve bölgedeki ülkelere müteşekkir olmaya devam ediyoruz. Belli başlı 4-5 ülkenin, 3 milyondan fazla Suriyeli’ye ev sahipliği yaptığını görüyoruz. Bu yüzden bu durumdaki insanların geçişini temin etmeye devam etmemiz gerekiyor. Bunlar ekonomik göçler değil. Bu insanlar istedikleri için kaçmıyorlar. Yüz yüze kaldıkları şartları biliyoruz, güvenli geçişlerini sağlamamız gerekiyor. İnsanların ülke içerisinde artık güvende olamadıklarına ve yalnızca başka bir ülkeye geçerek güvende olabileceklerine dair örnekler olabilir. Bu, sadece 4-5 ülkenin değil, dünyadaki her ülkenin sorumluluğudur. Uluslararası mülteci koruma uluslararası karşılık gerektiriyor, bu yüzden BMMYK tüm ülkelere küresel olarak ‘Mültecilere topraklarınıza ulaşım olanağı sağlayın. Eğer aileleri ülkenizde yaşıyorsa aileleriyle buluşmalarına olanak sağlayın, okuyorlarsa çalışıyorlarsa ülkenizde kalmalarına izin verin, vize gerekliliklerini hafifletin. İnsanların ihtiyacı olan barınma ve güvenlik şartlarını bulmalarına izin verin’ çağrısında bulundu. Bütün ülkelere çağrıda bulunmaya devam ediyoruz.”

Büyük çoğunluğunu Suriyeli ve Iraklıların oluşturduğu mültecilerin birçok ülkede olduğuna işaret eden Batchelor, daha fazla kaynağa ve kapasiteye sahip ülkeler bulunduğunu, ancak bunun hala uluslararası bir sorumluluk olduğunu vurguladı.

Batchelor, Türkiye devleti ve halkının, mültecilere korunmanın yanı sıra materyal destek de sağlama konusunda son derece cömert davrandığının altını çizerek, “Diğer bazı ülkelerden daha iyi kaynakları olabilir fakat yine de bu uluslararası bir bağlılık ve sorumluluktur. Bu, ülkelerin, ki sadece ülkeler değil, özel sektör, bireysel bağışçılar, sivil toplum örgütleri, insani yardım kuruluşları, yardım edebilecek herkesin sorumluluğudur. Bu yüzden ülkeler için dayanışma ve dayanışmanın pratik yollarla ve doğru kaynaklarla ifade edilmesi oldukça önemli” diye konuştu.

Dayanışmanın ortaya çıkmasını desteklemek istediklerini ifade eden Batchelor, dayanışmanın çerçevesini oluşturan unsurları, “finansal kaynaklar”, “insanların harcadığı zaman”, “bağışlar” ve “tekrar yerleşim programları aracılığıyla Suriyelilerin güvenliğinin sağlanması” şeklinde sıraladı.

Bathcelor, bu konunun tüm bölge için konuşulduğunu anlatırken, şunları söyledi:

“Geleneksel olarak tekrar yerleştirmenin yapıldığı ülkelerdeki elverişli yaşam alan sayısının artmasından memnunuz. Daha önce hiç tekrar yerleştirme programlarına sahip olmamış ülkeler de buna yönelik çaba içerisinde ve bu konuda teklif sunmaya başladılar. Bu, özellikle Suriye’deki olağanüstü şartlar için. O yüzden oldukça memnuniyet verici. Ortaklarla dayanışmayı güçlendirmek ve genişletmek için çalışmaya devam edeceğiz. Üçüncü önemli nokta, ‘politik aktörlere çağrı’. Biri kişi mülteci olana kadar çözülmesi gereken bir problem var ve yerinden edilmenin nedenleri tespit edilmedikçe, insanların mülteci olmasını durduracak bir yol yok. Bu, politik bir çözüm ve sorunun temel nedenlerinin üzerine aktif şekilde eğilecek aktörler gerektirir. Bu yüzden bu pozisyondakilere, sorunların çözümünde daha ileri adımlar atabilmeleri için çağrıda bulunuyoruz ki insanlar ülkelerine güven içinde ve onurlu bir şekilde dönsünler.”

**”Durum, acil müdahale çözümlerinin dışına taşıyor”**

Carol Batchelor, Türkiye’nin, insanların kendi topraklarına ulaşımını sağlayan, onları koruyan ve zorla geri dönmelerini engelleyen politikalar ortaya koyduğuna işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye’yi bu politikaları daha da ileri taşıması konusunda destekliyoruz. Türkiye halkına da müteşekkiriz. Kültürel ve psikolojik destek olmadığı müddetçe yasal prosedür işe yaramaz. Türk halkı insani desteğinde olağanüstü cana yakın davranıyor ve bu sadece Suriyelilere yönelik değil. Türkiye’nin yüzyıllardır gelen ‘güvenli bir liman olduğu’ geleneği var. Diğer çözümler oluşana dek insanlara barış ve güvenlik ortamı sağlıyor.

Maalesef bu durumun acil müdahale çözümlerinin dışına taştığını görüyoruz. Suriye’deki acil durumu uzun süreli mülteci meselesi olarak ele almaya başlıyoruz. Bu da diğer ihtiyaçların ortaya çıkmaya başladığı anlamına geliyor. Somut ihtiyaçlar karşılansa bile insanlar derin psikolojik travmalar yaşıyor. Çünkü geleceklerinin nasıl olacağını, ülkelerine gidip gidemeyeceklerini bilmiyorlar. Bu nedenle Türkiye’deki kurumlarla acil gerekliliklerin yanı sıra ileriye dönük politikaları da konuşuyoruz.”

BMMYK Türkiye Temsilcisi Carol Batchelor, 3 yıl sonra bile Suriyeli mültecilerin büyük bir kısmının evlerine dönmek istediğini gördüklerini anlatarak, “Başka bir ülkeye gitme istekleri yok, geleceklerini Suriye’de görüyorlar. Onların ülkelerine geri dönmesi, ülkenin yeniden inşa edilmesi ve bölgede, Suriye’de istikrarın sağlanması bizim ilgi alanımızda. Ancak bu kapı açılana ve geri dönüşleri mümkün olana kadar sadece maddi değil, psikolojik desteğe de ihtiyaçları olacak. Türkiye, aktif bir biçimde bu tip zorlukları tespit edecek politikaları irdeliyor” diye konuştu.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.