38,8525$% 0.24
43,5203€% -0.09
51,7707£% -0.14
4.042,05%0,25
3.239,40%0,01
9.541,30%-1,65
Tufeyl b. Amr ed-Devsî (الطفيل بن عمرو الدوسي)
Tufeyl b. Amr b. Tarîf el-Ezdî ed-Devsî, Yemen’in tanınmış kabilelerinden Ezd’in Devs boyuna mensuptur. Bazı kaynaklarda babasının ismi Amr b. Humeme b. Râfi‘ olarak da geçmektedir1. Soy itibarıyla Arap toplumunda saygın bir konuma sahip olan Tufeyl, İslâmiyet’ten önce de kendi kavmi içinde itibarlı bir şahsiyetti.
Tufeyl, henüz İslâmiyet’le tanışmadan önce şairliği ve cömertliğiyle ün kazanmıştı. Aynı zamanda etkileyici hitabetiyle halkı üzerinde büyük nüfuza sahipti. Kureyş müşrikleriyle ilk karşılaşması da bu ünü sebebiyle gerçekleşmiştir. Onun, Amr ve Hâris adlarında iki oğlu olduğu bilinmektedir2.
Mekke’ye geldiğinde Kureyş ileri gelenleri onu Hz. Peygamber’e karşı ön yargılı hâle getirmeye çalıştılar. Hatta Resûlullah’ı işitmemek için kulaklarına pamuk tıkadığı rivayet edilir. Ancak Kâbe’de Hz. Peygamber’in namazda okuduğu Kur’ân âyetlerinden etkilendi. Şair olması sebebiyle ilâhî kelâm ile insan sözünü ayırt edebilecek seviyedeydi. Kur’ân’ı duyunca “Eğer güzelse kabul ederim, değilse bırakırım” diyerek Resûlullah’la bizzat görüşmüştür3. Hz. Peygamber ona İhlâs ve Muavvizeteyn sûrelerini okuyarak İslâm’a davet etti. Duyduklarından derinden etkilenen Tufeyl Müslüman oldu.
Hz. Peygamber, Tufeyl’in tebliğini kolaylaştırması için, “Allahım, ona nur ver ve bir alâmet lutfet!” diye dua etti. Bunun üzerine Tufeyl’in alnında bir nur parladı. Ancak Tufeyl, bu alâmetin yüzünde değil kamçısının ucunda olmasını isteyince, nur oraya geçti. Bu olay sebebiyle “Zinnûr (نور sahibi)” lakabıyla anıldı4.
Tufeyl, memleketine döndüğünde ilk olarak ailesini İslâm’a davet etti. Annesi, babası, eşi ve oğlu bu davete olumlu cevap verdiler. Bazı kaynaklara göre Ebû Hüreyre de onun vasıtasıyla Müslüman olmuştur5. Ancak Devs kabilesinin geneli İslâm’a sıcak bakmadı. Bunun üzerine Tufeyl, tekrar Mekke’ye gelerek Hz. Peygamber’e kabilesini şikâyet etti. Resûlullah, “Allahım, Devs’e hidayet eyle ve onları bize getir!” diye dua etti ve Tufeyl’e sabırla davetine devam etmesini tavsiye etti6.
Tufeyl, yıllar süren gayretlerinin ardından Devs kabilesinden seksen hânelik bir grupla birlikte hicretin 7. yılında Hz. Peygamber’i ziyarete geldi. Resûlullah’ın Hayber Seferi’nde olduğunu öğrenince oraya gittiler ve sefere katıldılar. Savaşın sonuna yetişmelerine rağmen ganimetten pay aldılar. Daha sonra Medine’ye yerleşen Tufeyl, Hz. Peygamber’in vefatına kadar burada kaldı7.
Mekke’nin fethinden sonra Hz. Peygamber tarafından Devs kabilesinin tapındığı Zülkeffeyn isimli putu yıkmakla görevlendirildi. Putun yakıldığı sırada Tufeyl şu şiiri söylemiştir:
“Ey Zülkeffeyn! Ben sana hiç tapmadım. Dünyaya senden çok önce geldim. Bak kalbini nasıl ateşe verdim.”
Bu olay Devs kabilesinin tamamının İslâm’a girmesine vesile oldu8.
Zülkeffeyn’in yıkılmasının ardından Tufeyl, Devs kabilesinden topladığı 400 kişilik kuvvetle Tâif Gazvesi’ne katıldı. Yanlarında getirdikleri mancınık ve debbâbeler savaşta önemli rol oynadı9.
Tufeyl, Yemâme Savaşı’na katılmak üzere yola çıktığında rüyasında kendi şehadetini ve oğlunun yaralanıp daha sonra Yermük’te şehid olacağını gördü. Gerçekten de kendisi Yemâme Savaşı’nda, oğlu Amr ise Yermük’te şehid düştü10.