38,4292$% 0.2
43,8350€% -0.02
51,3195£% -0.01
4.099,20%-0,71
3.318,98%-0,90
9.432,55%-0,61
ÜÇÜNCÜ NÜKTE
Oruç, hayat-ı içtimaiye-i insaniyeye baktığı cihetle çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:
İnsanlar maişet cihetinde muhtelif bir surette halk edilmişler. Cenâb-ı Hak, o ihtilâfa binaen, zenginleri fukaraların muavenetine davet ediyor. Halbuki, zenginler fukaranın acınacak acı hallerini ve açlıklarını, oruçtaki açlıkla tam hissedebilirler. Eğer oruç olmazsa, nefisperest çok zenginler bulunabilir ki, açlık ve fakirlik ne kadar elîm ve onlar şefkate ne kadar muhtaç olduğunu idrak edemez. Bu cihette insaniyetteki hemcinsine şefkat ise, şükr-ü hakikînin bir esasıdır. Hangi fert olursa olsun, kendinden bir cihette daha fakiri bulabilir; ona karşı şefkate mükelleftir. Eğer nefsine açlık çektirmek mecburiyeti olmazsa, şefkat vasıtasıyla muavenete mükellef olduğu ihsanı ve yardımı yapamaz, yapsa da tam olamaz. Çünkü, hakikî o hâleti kendi nefsinde hissetmiyor.
Ramazan Risalesi’nde ele alınan üçüncü nükte, orucun insanın toplumsal hayatına olan etkilerini ve hikmetlerini açıklar. Oruç, sadece bireysel bir ibadet değil, aynı zamanda toplum içinde adalet ve merhamet duygularını güçlendiren bir ibadettir. Bu bağlamda, Ramazan’daki orucun sosyal hayata bakan yönleri şu başlıklar altında incelenebilir:
İnsanlar, maişet (geçim) açısından farklı derecelerde yaratılmışlardır. Kimi insanlar zengin, kimi ise fakirdir. Bu farklılık, zenginlerin fakirlere yardım etmesi için bir imtihan vesilesidir. Allah, bu vesileyle zenginleri fukaralara muavenete (yardım etmeye) davet eder. Ancak zenginler, oruç tutmadıkları takdirde fakirlerin çektiği açlığı ve sıkıntıları tam olarak idrak edemezler.
Eğer oruç olmazsa, nefisperest ve varlık içinde yaşayan birçok zengin, açlığın ne kadar zor ve fakirliğin ne denli acı verici olduğunu fark edemez. Oruç sayesinde zenginler de açlığı bizzat yaşar ve fakirlerin hâline empatiyle yaklaşır. Açlığın verdiği zorlukları hissetmek, onların şefkat duygularını harekete geçirir ve yardımlaşmayı artırır.
İnsan, kendisinden daha zor durumda olanlara karşı şefkat ve merhamet göstermekle yükümlüdür. Şefkat, insaniyetin ve sosyal adaletin temel direklerinden biridir. Ancak bir insan kendi nefsinde açlığı yaşamazsa, fakirin hâlini anlamakta zorlanır. Oruç, bu noktada bireylere empati kazandırarak toplumsal yardımlaşmanın güçlenmesini sağlar.
Gerçek şükür de ancak nimetlerin yokluğunu hissederek anlaşılır. Zengin bir insan, Ramazan boyunca aç kalarak nimetlerin kıymetini daha iyi anlar ve bunları paylaşma sorumluluğunu hisseder.
Ramazan ayında herkesin aynı anda oruç tutması, toplumsal bir dayanışma ve birlik ruhu oluşturur. Zengin de fakir de aynı açlığı yaşar, iftar anında aynı duyguları paylaşır. Böylece insanlar arasında ekonomik farklılıklardan doğan uçurumlar azalır ve kardeşlik bağı kuvvetlenir.
Ramazan’daki oruç ibadeti, sadece bireysel bir nefis terbiyesi değil, aynı zamanda toplumda adalet, merhamet ve yardımlaşma duygularını güçlendiren önemli bir ibadettir. Fakirlerin hâlini anlayan zenginler, daha fazla yardım etme bilincine erişir. Böylece oruç, sosyal hayatı daha adil, merhametli ve paylaşımcı bir yapıya dönüştürerek toplumsal barışın sağlanmasına katkı sunar.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.