Topluma Sızan Amansız Virüs

0

BEĞENDİM

0

Bu gün insanımızın birçoğu maalesef faiz belasına maruz kalmış durumdadır. Tüketimin teşvik edilmesi, üretim toplumu olmaktan uzaklaşan halkımızın bir kısmı bankalara koşmakta, zahiren müreffeh bir hayat sürebilmek için. İktisat ve kanaatten uzaklaşan Müslümanlar, hayat standartlarını gücünün üzerinde artırma yoluna gitmekteler. Belirli bir zaman sonra israfla ve yerleşen standartlara ayak uydurabilmek ve çevresinde gördüğü imkânlardan pay sahibi olabilmek için kredili işlere girmekteler. Bunun da bahaneleri hazırdı; işimi büyüteceğim, teknolojiye ayak uyduracağım, komşulardan ve akrabalardan geri kalmayacağım gibi sığ anlayış, Rabbimizin emirlerine başkaldırı vesilesi oldu.

Özellikle yeni evlenen çiftler, mutlu bir ömür sürdürebilmek için yuvalarını kurarken, ekonomik güçlerinin yetersizliği veya lüks bir ev donatma adına faizli işlerle evlilik hayatına adım atmaktadırlar. Bu da haramla bir yuva teşebbüsü oluyor ki sonu çoğu zaman “Allah korusun” ayrılmalarla veya huzursuzluklarla neticelenmektedir. İktisat ve kanaatin bereket vesilesi olacağını düşünememekle beraber, etraftan devamlı bir şekilde lükse teşvik edilmektedir. Aile çevresi ve yakın arkadaşlar, bu işin fitilini ateşlemekle kalmayıp, tarafları kızıştırmaktadırlar. Bunun yegâne çaresi; Kur’an ve sünnetin aydınlatıcı iklimine yelken açarak, bu iki mübarek kaynağı rehber edinmek gerekmektedir.

Hayır hasenat işlerine koşturan insanların, faiz belasına maruz kalmaya başlayınca, zamanla bu güzel işleri yapamadıklarını, yapsalar bile hem zorlandıklarını hem de bu işten haz alamadıklarını görmekteyiz. Tanıdığım bir kısım insanların, zamanla faiz işlemlerine girince, zekât ve sadaka işlerinden uzaklaşmaya başladıklarını gördüm. Sanırım Allah (cc) temiz kazançların içerisine, haram işlerin girmesiyle bu konudaki nasibimizi ortadan kaldırmaktadır.

Faiz belası öyle bir problemdir ki bu işe bulaşanlar, çalışmadan kazanmayı prensip edinmişlerdir. Toplum hayatının dengelerini alt üst eden iki problemle karşı karşıya kalmaktayız. Birincisi: “Sen çalış ben yiyeyim başkası açından ölse bana ne” İkincisi: “Ben tok olayım başkası açından ölse bana ne” birinci problemdeki meselenin izahı şudur; zenginler paralarını faize yatırarak çalışmadan para kazanmaya başlarlar. İhtiyacı olan insanlar gider bankadan para çekerler. Böylece biri çalışır faiz ödemek için diğeri de yatırdığı paranın faizini alarak yan gelip yatar. Faiz illet öyle bir hastalıktır ki bulaşan kolay terk edemez onu. İkinci problemin ana kaynağı zekât ve sadaka ibadetini terk eden Müslümanın bencil davranarak fakirlerin, ihtiyaç sahiplerinin elinden tutmamasıdır. Bu hastalığın tedavisi ancak zekât ibadetinin yerine getirilmesiyle çözülebilir.

Faiz belasının en önemli sıkıntılarından bir diğeri de ekonomik alanda ortaya çıkardığı problemlerdir. Özellikle faize yatırılan paralar, istihdama yönelik olmayınca, işsizlikte ciddi patlamalar meydana gelir. Paradan para kazanma işinden en çok işsizler etkilenirler. Herhangi bir geliri olmayan, eğitim seviyesi düşen insanların, yanlış işlere teşebbüs etmesi kaçınılmaz olmaktadır. Toplumda cereyan eden terör olaylarında, dolaylı olarak parasını istihdama yönelik çalıştırmayan sermaye sahiplerinin de payı bulunmaktadır. Rabbim insanımıza basiret ihsan etsin de bu hastalık bir toplumu yiyip bitirmesin…