Bu sene kutu doğum programlarının ana teması “Tevhit-Vahdet, gelin birlik olalım”.
Tevhit: Allah Teala’nın Zatı, Subuti ve Fiili sıfatlarında tek olduğuna inanıp O’na hiçbir şeyi ortak koşmamaktır.
İmanda Tevhit: Kur’an ve sünnette belirtilen iman esaslarına nasıl inanılması emrediliyorsa öyle inanmak. İhlas suresi imanda tevhidi anlatıyor.
İbadette Tevhit: Kur’an ve sünnette belirtile ibadetler nasıl emredildiyse ona göre yapmaktır. Kafirun suresi ibadette Tevhidi anlatıyor.
Özet olarak Tevhit: Allah Teala’nın birliğine ve kainattaki her türlü işlerin O’nun emriyle, izniyle, iradesiyle ve kuvvetiyle olduğuna, Resul-i Ekrem Hz. Muhammed Aleyhisselam’ın Onun en güzel kulu ve elçisi olduğuna gözleriyle görür gibi bilerek şahitlik etmek demektir.
Kur’an-ı kerim ve sahih hadisler kesin bilgidir. Bu kitaplarda, müminler arasında vahdetin, yani İslam kardeşliğinin oluşması için altın kurallar emredilmiştir. Bütün Müslümanların bu kurallara uyarak yaşaması Yüce Allah’ın emri, Resulüllah Efendimizin de tavsiyesidir.
Eğer herkes kendi düşüncesine göre kurallar oluşturursa bu birlik sağlanmaz, bu doğru da değildir. Birlik ve beraberliğimizin nasıl oluşacağını en iyi bilen Rabbimiz bize Kitabı Kerimini ve Peygamberini göndermiş.
Rabbimiz Hucurat suresinde İslam kardeşliğinin oluşması için çok muhteşem kurallar koymuş: “Ey iman edenler! Allah’ın ve Resul’ünün önüne geçmeyin. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.” (Hucurat suresi, 1)
Ayette belirtilen ‘Allah ve Resulünün önüne geçmeyin’ ifadesi, Allah ve Resulüllah’a rağmen kendiniz kurallar koymayın, onların koyduğu kurallara uyun! Demektir.
İnsanların dilleri, renkleri, ırkları, anlayışları, kabiliyetleri ve düşünceleri ayrı ayrıdır. Kardeşler bile hiçbir zaman aynı olmaz! Peki, bu kadar ayrılıklar içinde birlik, beraberlik ve vahdet içinde nasıl olacağız?
Camide namaz kılıyoruz. Her düşünceden, her anlayıştan, her ırktan, her dilden farklı kişiler var, hatta küs ve dargın olanlar bile vardır, ama hiç kimse camide bağırıp-çağırmıyor, kavga etmiyor, kimseye zarar vermiyor, bilakis çok güzel ahenk içinde beraberce Kur’an dinleniyor, dua ediliyor, namaz kılınıyor, neden? Çünkü Allah’ın ve Resulüllah’ın koyduğu kurallara uyuluyor!
İşte namazdaki bu yaşayışımızı; evde, çarşıda, işyerinde ve sosyal hayatta da yaşasak gerçekten Allah’ın razı olacağı İslam kardeşleri oluruz.
Birlik ve beraberliğimizin önünde nefis, şeytan, kötü arkadaş ve kötülüğü teşvik eden medya engelleri var! Bütün bu engelleri aşmanın yolu: Kur’an ve sünnet kanunlarını rehber alarak yaşamaya çalışmaktır.
Hucurat suresindeki kardeşlik kuralları ve Peygamber Efendimizin harika yaşayışları bizim için en güzel örneklerdir. Sözü kısa ama yaşandığında toplumu hakiki kardeş yapacak bir kural: Müslüman kimdir sorusuna Peygamberimizin verdiği cevap: “Dilinden ve elinden Müslümanların emniyette olduğu kimsedir.” (Buhârî, Îmân, 4) Yani Müslüman, başkasına eliyle, diliyle, ayağıyla, göz-kaş hareketleriyle, su-i zannıyla, gıybetiyle, hasediyle, dedikodusuyla vs. zarar vermeyen kimsedir. Bu kuralı bile yaşasak gerçekten bir oluruz, beraber oluruz.
Hakiki tevhidi anlayıp yaşayanlar vahdete ulaşır ve Ümmet-i Muhammed’in birlik ve beraberliği tahakkuk eder.
Gelin! Nefis ve şeytanın istediği şekilde değil, Kur’an ve sünnetin altın kuralları içinde bir olalım, beraber olalım, İslam kardeşi olalım!