TARİKATLERE VE CEMAATLERE YAPILAN SALDIRILAR VE ÇÖZÜMLERİ

TARİKATLERE VE CEMAATLERE YAPILAN SALDIRILAR VE ÇÖZÜMLERİ

100 yıldır tarikatları ve cemaatleri hedef alan zihniyetler kusura bakmasınlar, önce kendi mahallelerine baksınlar. Benim ülkemle birlikte birinci ve ikinci dünya savaşından çıkan ülkeler uçtular. Benim ülkemi yöneten bir klik olan derin devletin aparatları 100 yıldır cemaat ve tarikatlara sövmekten başka bir arpa boyu yol almadılar. Onun için bunların iyi niyetli olmadıklarını millet olarak biliyor ve bu kanaatimizi mütedeyyinler ve muhafazakarlar olarak yaygın biçimde dillendiriyoruz. Çünkü devlet tüm sosyal yapılardan meydana gelen bir yapıdır.Diğer yapılar olmazsa devlet de olmaz.Devlet olmasa diğer yapılar korunaksız kalır. Onun için cemaatleri,tarikatları korumak ve kollamak devletin asli görevlerindendir. Sosyal ve dini hizmet alanlarında bireylerin, ailelerin, gurupların ve toplumun yaşam kalitelerinin koşullarını mevcut koşullardan daha iyi bir seviyeye yükseltilmesini hedefleyen bir çalışma alanıdır.Tarikatların asli görevleri birey, aile, grup ve toplumun sorunlarıyla baş etme becerilerini geliştirecek sosyal programları planlayıp hayata geçirilmesini amaçlamaktır. Sosyal hizmet faaliyetlerinin belirlenmesinde, ülkedeki dini ihtiyaçlarına öncelik verilirken, ulusal değerler kadar evrensel değerleri de sahiplenerek bu alanda da hızla mesafe katetmeleri gerekir.

Tarikatlar bu alanlarda gerçekten mesafe alıyorlar mı? Cemaatlerin bu yolda mesafe aldıklarını söyleyebiliriz. Cemaatlerin ve tarikatların daha çok eksikleri olduğunu düşünüyorum..

 

Diğer yandan ülkemizde cemaatlerin ve tarikatların varlığından rahatsız olan bir kesim var.Bu kesimin kendi mahalleleri tarikatlardan hiç farklı değiller neden mi? Çünkü bu guruplar Anadolu insanının dinine, örfüne ve geleneklerine her gün küfrederler. Onları her gün tehdit ediyorlar. Sözüm ona kendilerini ‘’solcu,Atatürkçü yapılar’’ olarak tanımlıyorlar..Bunların her biri birey ya da gurup olarak bir derneğin, kuruluşun, vakfın veya bir partinin altında faaliyet göstermektedirler. Peki ülkemiz için bu tarikatların varlıkları, gündem olacak kadar tehlike arz ediyor mu ? – Tabi ki hayır..Neden mi ? Asıl sorun cemaatlerin ve tarikatların kendilerini günümüzün sosyal yapılarına ve gelişen dünyanın ekonomik, sosyal , teknoloji vs. alanlarının hızla yaygınlaşmasında kendilerini yenilemekte gecikme yaşamalarından kaynaklanıyor. Yoksa cemaatler ve tarikatlar, günümüzün ilmi ve dini alt yapısı eksik olan bireylerinin bu eksikliklerinin giderilmesi için müracat ettikleri sosyal yapılardır. Devletin bu konuda geride kalmasından da kaynaklanan ve ihtiyaç duyulan dini ve sosyal yardımlaşma alanlarının boşluğunu doldurmaktadırlar. Tıpkı ülkemizdeki diğer sosyal guruplar gibi..Örnek verecek olursak ; Atatürkçü Düşünce Derneği, 500 Yıl Museviler Derneği, ateizm dernekleri, Lions Yönetim Çevreleri ve Mason Locaları, spor sevenler derneği, papatya dernekleri gibi binlerce sosyal dernekler mevcut.. Bunlar sorun değil de tarikatlar neden sorun? Tarikatların içine sızanlar, yanlış yapanlar, istismar edenler elbette olabilir..Bu her yapıda, her gurupta hatta her devlet sisteminde olma olasılığı mevcuttur. Cemaat ve tarikatlara saldıranlar iyi niyetli çevreler değiller. Bunlardan bazıları hariç diğerleri ne istediklerini de bilmemekteler..

 

Cemaatler ve tarikatlar yüzyıllarca geçmişi var olan sosyal yapılardırlar. ‘’Halka hizmet etmenin Hakk’a hizmet etme’’ şuuru ile çalışan sosyal ve dini dinamiklerden ibarettir.Bu laik mahallenin (iyi niyetli olanları tenzih ederek) kastım kötü niyetli olanlar kendilerini medeni sanıyorlar.Ne yazık ki medeniyetin ‘’m’’ sinden haberleri yok..Çünkü medeni olmak herkesin, her kesimin yaşam biçimlerine, düşünce yapılarına, kültür değerlerine, etnik kimliklerine ana dillerine saygılı olmaktır. Eğer medeni olmak istiyorsak ve ülkemizde kanaat önderleri dediğimiz bir devlet aklı varsa, bu konuyu masaya yatırıp cemaat ve tarikatları yok etme yerine sorunlarını çözmeli..Onlara nasıl katkı sağlanacaksa sağlanmalı ve aynı zamanda cemaat ve tarikatları da diğer sosyal yapılar gibi kontrol edilebilir hale dönüştürülmeli. Artık özerk yapılar olmaları gerekiyor. Neden mi? Milenyum yıllarının nesli olan yeni dünyanın sahipleri, eski dünyadan kalan gelenekçi yaşam biçimi ile yeni dünyada yürümelerinin imkanı yok. Ondan dolayı cemaat ve tarikatlara sövme yerine hızla dışa açılmayı ve sosyalleştirmeyi hızlandırmaktan geçiyor. Avrupa’ da, İskandinavya ülkelerinde her bir kişinin en az iki-üç dernekte ve vakıflarda ve buna benzer yapılarda kayıtları var. Bu durum her birey için bir övünç kaynağı

 

Cemaatleri ve tarikatları ; Alevi-Sünni, Kürt-Türk-Laz-Çerkez-Gürcü-Yörük vs. gibi toplumu oluşturan yapılar meydana getirir..Kim T.C kimliğini taşıyorsa, ülkesinin kurumlarına sızmaz.Aksine görev alır.Ve bu da en doğal hakkıdır. Görevini icra etmekte kusurlu bulunursa kişisel olarak ‘’suçun şahsiliği’’ ilkesine uymamız gerekir..Ülkemizde ise bu durum toptancı bir kafa ile birlikte sosyal yapıları hedef gösterebilen zihniyetten ibaret..Bu kafadan acilen kurtulmamız gerekiyor..Yoksa ülkemize iyilik etmemiş oluyoruz.Ülkemize en büyük kötülüğü kendi kendimize etmiş oluyoruz..Zulümler, haksızlıklar, hukuksuzluklar bundan dolayı meydana geliyor. Sonuç olarak bir hiç uğruna hapishaneler suçsuz insanlarla doluyor, beyin göçleri olabildiğine artıyor,emekler heba ediliyor, hayatlar söndürülüyor. Ardından da darbeler meydana geliyor. Ülke siyaseten on yıllarca kazandığını bir günde kayıp edebiliyor.

 

Bu durumun değişmesi halkımızın elinde..Her siyasi iktidara iki dönemden fazla idare teslim edilmemeli.. Demokrasilerde de bu tür iktidarlar güç sarhoşluğuna girebiliyorlar.Ülkeyi geriletebiliyorlar.Otokratik güçler meydana gelebiliyor.Sorun cemaatler ve tarikatlar değil, esas sorun ülkenin demokrasiye geçememesinden kaynaklanıyor.

Daha iyi bir dünyada yaşamak ümidiyle..

Kalın sağlıcakla canlar…

Abdurrahman koyuncu( abdurrahmankoyuncu@bedirhaber.com )

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.