DOLAR

35,4554$% -0.1

EURO

36,6411% 0.18

STERLİN

43,4042£% -0.12

GRAM ALTIN

3.094,03%0,65

ONS

2.715,52%0,72

BİST100

9.866,73%1,30

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
a

“Tarihin Görünmeyen Yüzü”

“Tarihin Görünmeyen Yüzü”
0

BEĞENDİM

“Tarihin Görünmeyen Yüzü: Propagandanın Gücü ve Etki Alanı”

1. Giriş

İnsanlar tarih boyunca belirledikleri siyasi, sosyal, ekonomik, dinsel vb. amaca ulaşmak için çeşitli araçlara başvurmuşlardır. Bu araçlar içerisinde savaşın ve diplomasinin öne çıktığını söylemek mümkündür. İlk zamanlardan itibaren toplumlar, hedefledikleri amaçlar doğrultusunda çıkar çatışmaları yaşamışlar; haklılıklarını ispatlamak, yaptıklarına meşru bir hüviyet kazandırmak, hedef kitleleri yanlarına çekmek ve taraftar kazanmak için gayret göstermişlerdir. Bunu gerçekleştirebilmek için ise propaganda tekniklerine başvurmuşlardır. Bu teknikle birlikte, insanlar tasarladıkları düşünce ve planları uygulamaya koymak için faaliyetlerde bulunmuş, kitleleri ikna etmeye çalışmışlardır. Bu bağlamda, her dönemde ve dünyanın her yerinde, devlet adamlarında, seçkinlerde, diktatörlerde, siyasetçilerde misyonerler aracılığıyla, bir politik sistemi kabul ettirme, yönetime ve nizama bağlılığı sürdürme, yönetim şeklini değiştirme düşüncesi var olmuştur ve bu düşünceleri fiiliyata dökme çabalarının hepsi propaganda kavramıyla doğrudan ilişkilidir.

2. Propagandanın Tanımı ve Kökeni

Propaganda, amacı ve doğası gereği sosyal kontrolün önemli bir aracıdır. Yani kitle psikolojisine hitap eden bir araçtır. Kitleler psikolojisi denildiğinde akla ilk gelen isimlerden olan Gustave Le Bon (1841-1931), bu konudaki incelemelerin daha farklı alanlarda da uygulanabileceğini, bu bilim olmadan birçok tarihî ve ekonomik hadiselerin anlaşılmasının çok güç olduğunu ileri sürmüştür.

Propaganda, Latince kökenli bir kavramdır. Aslen “propagare” sözcüğünden türetilmiş olup “bahçıvanın taze bir bitkinin filizlerini yeni bitkiler üretmek için toprağa dikmesi” demektir. Türk Dil Kurumu’nda ise propaganda, “Bir öğreti, düşünce veya inancı başkalarına tanıtmak, benimsetmek ve yaymak amacıyla söz, yazı vb. yollarla gerçekleştirilen çalışma, yaymaca” şeklinde tanımlanmaktadır. Dilbiliminde propaganda “yaymak, ekmek” sözcükleriyle tanımlanmasına karşılık en geniş anlamıyla “hakikati saklamak, tahrif etmek” şeklinde anlaşılagelmiştir. İnsan topluluklarını ötekileştirmesi, birbirinden ayırması ve düşman haline getirmesinden ötürü insanlar, propagandayı daha çok bu manasıyla kabul etmişlerdir.

3 Propagandanın İlk Tanımları ve Kavramsal Çerçevesi

Propagandanın ne olduğuna ilişkin yapılan ilk tanımlamalardan biri 1923’te R.J.R.G. Wreford tarafından hazırlanan tezde yer almaktadır. Yazar propagandanın “çirkin” bir sözcük olduğunu iddia ettikten sonra onun “ilgi çekici enformasyon ve kanaat yayma işlemi” olduğunu belirtmiştir.Jean M. Domenach (1903-1980)’a göre propaganda, bir etkileme girişimidir. Bu girişim sayesinde, kişiler toplumun düşünce ve davranışlarını etkileyerek onların belirli bir görüş ve tutumu benimsemelerini sağlamaktadır. Bu tanımlamalardan sonra, propaganda üzerine derinlemesine çalışmalarda bulunan Terence H. Qualter’ın bu konudaki şu ifadeleri konunun hem kavramsal çerçevesini hem de bu hedef doğrultusunda girişilen ya da girişilebilecek davranışlarla ilgili açıklamaları özetleyecek mahiyettedir: “…propagandanın, bir bireyin veya grubun başka bireylerin veya grupların tutumlarını belirleyip biçimlendirmek, kontrol altına almak veya değiştirmek için, haberleşme araçlarından yararlanarak ve bu bireylerin veya grupların belirli bir durum veya konumdaki tepkilerinin kendi amaçlarına uygun tepkiler şeklinde olacağını umarak bilinçli bir faaliyet olarak tanımlanması mümkündür.”

3.1. Propaganda Yöntemleri: Beyaz, Gri ve Kara Propaganda

Yöntem açısından propaganda, beyaz, gri ve kara propaganda olmak üzere üç ana başlıkta incelenmektedir. Bu yöntemler, içerik ve kaynağın güvenilirliği açısından farklılık gösterir.


3.1.1. Beyaz Propaganda

Beyaz propaganda, kaynağın açık olduğu ve şeffaf bir şekilde sunulduğu bir yöntemdir. Bu yöntemde, propaganda yapan taraf kendisini açıkça belli eder ve mesajlar düzenli, açık ve doğrulanan bilgilere dayanır. Kaynakların doğruluğu ve güvenilirliği, beyaz propagandanın en belirgin özelliklerindendir.


3.1.2. Gri Propaganda

Gri propaganda, performansı kanıtlanamayan ve kaynağı belli olmayan bir uygulama şeklidir. Bu yöntemde, kaynak açıkça belirtilmez ve iletilen bilgilere dair doğruluk konusunda belirsizlikler vardır. Bilgiler bazen doğru, bazen yanlış olabilir; ancak kaynağın güvenilirliği konusunda bir açıklama yapılmaz. Bu, propagandayı daha manipülatif ve belirsiz kılar.


3.1.3. Kara Propaganda

Kara propaganda ise, kaynağın gizli olduğu ve genellikle yalan haberler, çarpıtmalar ve hileli bilgilerle halkı yanıltmaya yönelik bir yöntemdir. Bu yöntemin amacı, gerçeği saptırmak, yalanı gerçekmiş gibi sunmak ve düşmanlık duygularını körüklemektir. Kara propaganda, toplumda güvensizlik yaratmayı ve düşmanlık hislerini artırmayı hedefler.(Nevzat Tarhan, Psikolojik Savaş, Timaş Yayınları, İstanbul, 2006, s. 36-41.)


4. Tarihsel Süreçte Propaganda

Uygulama bakımından propaganda faaliyetlerinin geçmişi ilk çağlara kadar geriye gitmektedir. Başka bir ifadeyle, propagandanın geçmişi insanlık tarihi kadar eskidir. Öyle ki propaganda, insanlık tarihinin ilk devirlerinden günümüze kadar muhataplarını istenilen düşünceye sevk etmek için önemli bir ikna aracı olmuş, iktidarların sürekli olarak yararlandıkları bir vasıta haline gelmiştir. Günümüzde ise propaganda faaliyetlerinin daha çok XX. yüzyılda sistemli bir biçimde uygulandığı öngörülmektedir. Ancak kavramsal açıdan propaganda teriminin günümüzdeki manada ilk defa XVI. yüzyılda Katolik Kilisesi Osmanlı Devleti (1299-1922) ve Habsburg İmparatorluğu (1526-1918) arasındaki bu mücadelede propaganda, karar aşamasından sonuçlanmasına kadar etkili bir araç olarak kullanılmıştır. Her iki taraf, hedef kitlelerini etkilemek ve destek sağlamak amacıyla çeşitli propaganda yöntemlerine başvurmuştur. Dönemin yazılı kaynaklarında bu propaganda faaliyetleri açıkça görülebilmektedir.

4.1. Antik Dönemdeki Uygulamaları

Tarihî süreçte, propaganda olarak anılmamış olmasına rağmen, birçok faaliyetin amacı bakımından onun özelliklerini yansıttığı görülmektedir. Antik dönemde, M.Ö. 500 yılından önce, farklı yöntemlerle idarecilerin talep ettikleri düzeni yerleşik kılmak, halkın savaşlara katılımını sağlamak ve iktidarlarını haklı kılmak için propaganda faaliyetlerinden faydalandıkları bilinmektedir (Arsev Bektaş, Siyasal Propaganda Tarihsel Evrimi ve Demokratik Toplumdaki Uygulamaları, Bağlam Yayınları, İstanbul 2002, s. 66).


4.2. Sun Tzu ve Propagandanın Diplomasiyle İlişkisi

M.Ö. IV. yüzyılda yaşamış olan meşhur Çinli düşünür ve savaş uzmanı Sun Tzu’ya ait Düşmanı savaşmadan yenmek ustalığın doruk noktasıdır.” ifadesi, diplomasiyle birlikte propagandanın önemine işaret etmektedir. Burada, askeri çatışmaların dışında, stratejik iletişim ve halkın ikna edilmesinin de önemli bir araç olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır (Bayram Küçükoğlu, Milli Mücadeleden Günümüze Silahsız Terör Propaganda, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2006, s. 12).


4.3. Roma İmparatorluğu ve Propaganda Uygulamaları

Roma İmparatorluğu (kuruluş M.Ö. 27, yıkılış M.S. 476) döneminde de propagandanın birçok lider ve komutan aracılığıyla uygulandığı görülmektedir. Bu bağlamda, İmparator Neron tarafından kurulan ve gençlerden oluşan “augustales” adlı teşkilat önemli bir örnektir. Bu teşkilat, 5000 kişiden oluşmuş ve büyük arenalarda halkı coşturma, Hristiyanlık taraftarlarının öldürülmesi için tezahüratlar yapma ve halkı galeyana getirme gibi görevlerle yükümlü olmuştur. Neron’un bu tür uygulamalarla halkın algısını şekillendirme ve iktidarını pekiştirme amacı güttüğü açıktır.


4.4. Antik Yunan’da Propaganda ve Toplumun Meşrulaştırılması

Roma İmparatorluğu ile paralel olarak, Antik Yunan’da da propaganda diyebileceğimiz çeşitli uygulamalar vardı. Bu uygulamalar, insanların kendi farklılıklarının meşruluğuna insanları inandırmaya yönelikti. Özgür bireylerin giyim kuşamları, bedenlerini temiz tutma ve sağlıklı olma çabaları, şiir ve felsefeyle uğraşmaları gibi unsurlar, özgür olmayan Atinalıların ve Romalıların gözünde, efendi konumundaki insanların ayrıcalıklı konumlarını meşrulaştırmak amacı taşıyordu. Bu faaliyetler, toplumun hiyerarşik yapısını güçlendiren ve özgür bireylerin üstün statülerini meşrulaştıran birer propaganda aracıydı (Arsev Bektaş, Kamuoyu, İletişim ve Demokrasi, Bağlam Yayınları, İstanbul 2000, s. 145).


5. Sonuç: Propaganda ve Tarihsel Örnekler: Viyana Kuşatması

Propaganda, tarihin her döneminde insanları etkilemek, yönlendirmek ve ikna etmek amacıyla kullanılan güçlü bir araç olmuştur. Farklı dönemlerde farklı yöntem ve tekniklerle uygulansa da temel amacı değişmemiştir. Günümüzde ise medya ve dijital araçların etkisiyle daha geniş kitlelere daha hızlı ulaşmakta ve bu durum propagandanın etkisini daha da artırmaktadır.

Tarihsel örnekler, propaganda faaliyetlerinin yalnızca modern döneme ait bir kavram olmadığını, çok daha eski dönemlerde de toplumları yönlendirmek ve iktidarı pekiştirmek için kullanıldığını göstermektedir.

1683 Viyana Kuşatması, propaganda faaliyetlerinin savaş kararları ve sonuçları üzerindeki etkisini gözler önüne sermektedir. Kara Mustafa Paşa’nın(1) yoğun propaganda çabalarına rağmen, Osmanlı Devleti’nin bu savaşta aldığı yenilgi, Avrupa’daki Türk imajını zayıflatmış ve Hristiyan dünyasında bir zafer olarak kutlanmıştır.

Osmanlı Devleti’nin başarısızlığı, karşı propaganda faaliyetlerinin gücünü ortaya koymuştur. Avrupa’da basın ve din adamlarının etkili söylemleri, Hristiyanları birleşmeye ve direnişe yönlendirmiştir. Bu kuşatma, savaşların yalnızca askerî bir mücadele değil, aynı zamanda manevi ve psikolojik bir savaş olduğunu göstermektedir.

Propaganda, savaşların seyrini değiştirebilecek güçlü bir araç olmaya devam etmiş ve 1683 Viyana Kuşatması, propaganda tekniklerinin siyasi ve askeri kararlar üzerindeki etkisini anlamak için önemli bir örnek teşkil etmiştir.

DİPNOTLAR:

  1. Kara Mustafa Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nda önemli bir devlet adamı ve ordu komutanıdır. 1629 yılında Edirne’de doğmuş ve 1683 yılında Zenta Meydan Muharebesi’nde (Bugünkü Sırbistan sınırlarında) Osmanlı ordusunun yenilgisinin ardından görevden alınmış… Kara Mustafa Paşa, özellikle 1683 yılında gerçekleşen Viyana Kuşatması‘ndaki rolüyle tanınır. Viyana Kuşatması, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’da gerçekleştirdiği son büyük kuşatma olarak kayda geçmiştir. Ancak kuşatma başarısızlıkla sonuçlanmış, Kara Mustafa Paşa, bu başarısızlıktan sorumlu tutularak görevinden azledilmiş ve sonrasında öldürülmüştür.
  2. Bu yazı hazırlanırken, şu çalışmadan yararlanılmıştır:Savaş ve Propaganda: 1683 Viyana Kuşatması Üzerine Bir Değerlendirme. Songül Çolak/Metin Aydar.https://belleten.gov.tr/tam-metin/2828/tur
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.