34,9739$% 0.16
36,7420€% 0.28
44,1241£% -0.32
2.974,72%-1,04
2.647,78%-1,18
10.125,46%0,66
İslam dininde “اللَّه” “Allah” ismi, O’nun eşsiz, mutlak kemale sahip, her türlü eksiklikten münezzeh ve benzersiz varlığını ifade eden özel bir isimdir. Bu isim, tevhid inancının merkezi olup, Yüce “اللَّه” “Allah” ’ın uluhiyetini en kapsamlı şekilde ifade eder. Kur’an-ı Kerim’de besmelelerle birlikte ““اللَّه” “Allah” ” lafzı 2800’den fazla geçmektedir. Özellikle İhlas Suresi’nde geçen: قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ “De ki: O “اللَّه” “Allah” ’tır, birdir.”(İhlas, 1) ayet-i kerimesi, “اللَّه” “Allah” ’ın kendisini bu isimle nitelediğini vurgulamaktadır.
Bunun yanında, İsra Suresi’nde ise şöyle buyrulmaktadır: قُلِ ادْعُوا اللَّهَ أَوِ ادْعُوا الرَّحْمَٰنَ أَيًّا مَا تَدْعُوا فَلَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَىٰ “İster “اللَّه” “Allah” diye çağırın, ister Rahman; hangi ismiyle çağırsanız çağırın, en güzel isimler O’nundur.” (İsra, 110)
Bu ayette, ““اللَّه” “Allah” ” isminin Rahman ismiyle aynı yücelikte olduğu, her ikisinin de O’nun özel isimlerinden olduğu ifade edilmektedir. Bu yüzden, ““اللَّه” “Allah” ” lafzının yerine “tanrı” ifadesini kullanmak, İslam geleneğinde doğru bir karşılık olarak görülmemiştir.
İlah ve Tanrı Kelimelerinin Anlamı
“İlah” kelimesi mabud yani ibadet edilen varlık anlamına gelir. Bu terim, hem batıl ilahlar hem de hakiki mabud olan “اللَّه” “Allah” için kullanılabilmektedir. “لا إله إلا الله” “La ilahe illellah” ifadesiyle kastedilen, sadece “اللَّه” “Allah” ’a ibadet edilmesi gerektiğidir. Fakat Yüce Yaratıcı’yı O’nun tüm kemal sıfatlarını içeren bir unvanla anmak istendiğinde, “اللَّه” “Allah” ismi kullanılmaktadır. Çünkü “اللَّه” “Allah” ismi tüm sıfatlarını kapsamaktadır ve bu isim yalnız O’na mahsustur.
Diğer yandan, “tanrı” kelimesi ilah anlamında kullanılabilir; ancak “اللَّه” “Allah” lafzının yerine geçemez. Türkçe ’de, bazı Müslümanlar arasında İlah ve “اللَّه” “Allah” anlamında “tanrı” kelimesi kullanılabilmektedir. Bu kelime, eski Türk inanç sistemlerinde “gök” anlamına gelen “tan” kökünden türemiş olup, özellikle Orta Asya Türk topluluklarında daha çok “gökyüzü” anlamında kullanılmıştır. Orhun Abide’lerinde de “Tengri” ifadesi, ilahi kudreti ifade eden en yüksek varlık olarak geçmektedir. Ancak İslam inancında “اللَّه” “Allah” ismi özel ve kapsamlı bir mana taşıdığından, “tanrı” kelimesiyle aynı derinlikte kabul edilmemektedir.
“اللَّه” “Allah” ’ın İsimlerinin Önemi ve Esmâ-i Hüsnâ
Kur’an-ı Kerim’de “اللَّه” “Allah” ’ın birçok güzel ismi olduğunu bildiren şu ayet bulunmaktadır: وَلِلَّهِ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَىٰ فَادْعُوهُ بِهَا “En güzel isimler “اللَّه” “Allah” ‘ındır. “اللَّه” “Allah” ‘a bu isimlerle dua ediniz.”(A’raf, 7/180)
Bu ayet, “اللَّه” “Allah” ’ın güzel ve yüce isimlerini ifade ederken, Müslümanların “اللَّه” “Allah” ‘a bu isimlerle dua etmesini teşvik eder. Bu güzel isimlere Esmâ-i Hüsnâ denilmektedir ve bunlardan bazıları şunlardır:
1. الْوَاحِدُ (El-Vâhid) – Tek olan, eşi ve benzeri olmayan.
2. الْأَوَّلُ (El-Evvel) – İlk olan, başlangıcı olmayan.
3. الْآخِرُ (El-Âhir) – Son olan, her şey son bulsa bile varlığı devam eden.
4. الظَّاهِرُ (Ez-Zâhir) – Varlığı açık olan, kudreti her yerde görünen.
5. الْبَارِئُ (El-Bâri’) – Her şeyi kusursuz yaratan.
6. الْمُصَوِّرُ (El-Musavvir) – Tasvir eden, varlıklara şekil veren.
7. الرَّحْمٰنُ (Er-Rahmân) – Dünyada bütün yaratıklara merhamet eden.
8. الرَّحِيمُ (Er-Rahîm) – Ahirette sadece müminlere merhamet eden.
9. الْحَيُّ (El-Hayy) – Hayat sahibi, diri olan.
10. الْقَيُّومُ (El-Kayyûm) – Varlıkları ayakta tutan, her an diri olan.
11. الْحَلِيمُ (El-Halîm) – Çok yumuşak olan, günahları hemen cezalandırmayan.
12. الْكَرِيمُ (El-Kerîm) – Çok cömert ve ikram sahibi.
13. التَّوَّابُ (Et-Tevvâb) – Tövbe eden kullarını bağışlayan.
14. الرَّزَّاقُ (Er-Rezzâk) – Rızkı yaratan ve bolca veren.
15. الْمُحْيِي (El-Muhyî) – Hayat veren.
16. الْمُمِيتُ (El-Mümît) – Öldüren.
“اللَّه” “Allah” ’ın İsimlerini Anmanın Fazileti
İbn-i Mâce ve Tirmizî’de geçen bir hadiste, Esmâ-i Hüsnâ’nın fazileti şöyle bildirilir: إِنَّ لِلَّهِ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسْمًا مِائَةً إِلَّا وَاحِدًا، مَنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ. إِنَّ اللَّهَ وِتْرٌ يُحِبُّ الْوِتْرَ.”Şüphesiz, “اللَّه” “Allah” ‘ın doksan dokuz, yüzden bir eksik ismi vardır. Muhakkak “اللَّه” “Allah” tektir, tek olanı sever. Kim o doksan dokuz ismi sayarsa veya ezberlerse Cenab-ı Hak onu cennetle mükâfatlandırır.” (İbn-i Mâce, Dua 10)
Ancak bu isimleri sadece saymak veya ezberlemek yeterli değildir. Bu İlâhî isimlerin ifade ettiği yüksek manaları düşünmek, kainatın yüzünde bu isimlerin tecellilerini görmek de gereklidir. Mesela, “اللَّه” “Allah” ’ın الرَّزَّاقُ “Rezzâk” (rızık veren) olduğunu bilmek ve bu sıfatın kainattaki tecellilerini düşünmek, rızık için endişelenmemeyi gerektirir.
Tevhid İnancı ve “اللَّه” “Allah” ’ın Özel İsmi
“اللَّه” “Allah” ismi, İslam inancının en temel unsuru olan tevhid anlayışını yansıtır. Tevhid, “اللَّه” “Allah” ’ın birliğini, eşi ve benzeri olmadığını kabul etmektir. Müslümanların ibadetlerinde ve günlük yaşamlarında “اللَّه” “Allah” ismiyle veya O’nun güzel isimlerinden biriyle anmaları, tevhid inancını güçlendirir. Bu nedenle, zaruret olmadıkça, “اللَّه” “Allah” isminin yerine başka bir isim kullanmaktan kaçınılmalıdır.
Sonuç
İlah ve tanrı kelimeleri birbirinin yerine kullanılabilir; fakat “اللَّه” “Allah” lafzının derinliğini, manevi kapsamını ve özel anlamını tam olarak yansıtamazlar. “اللَّه” “Allah” ismi, O’nun zatını, tüm kemal sıfatlarını ve yüceliğini ifade eden, yalnız O’na mahsus bir isimdir. “Tanrı” kelimesi, Arapça “ilâh”ın karşılığı olup, “kendisine tapınılan varlık” anlamına gelir ve Allah Teâlâ (c.c.) için olduğu gibi, insanların taptığı diğer varlıklar için de kullanılır. “Allah” ise, yalnızca Allah Teâlâ’yı ifade eden özel bir isimdir ve Cenâb-ı Hakk’ın yüce zâtına ve kemâl sıfatlarına delalet eder. Bu kelimenin, başka dillerde karşılığı yoktur. “Allah”, Müslümanlar için tevhid inancını temsil eden ortak bir bağdır ve bu nedenle Müslümanların, ibadet ettikleri tek yaratıcıyı “Allah” olarak anmaları daha uygundur. Bunun yanı sıra, dinimizde mutlak kemâl sahibi olan Yüce Allah’ı “Tanrı” kelimesiyle ifade etmek de İslâm inancına aykırı değildir. İslâm toplumlarında هُدَى “Hudâ”, “Yezdân”, “Çalap” ve “Mevlâ” gibi kelimeler de kullanılmaktadır.
Not:
Yezdân: يَزْدَان
Çalap: خَالِق
‘’Yezdan’’ ve “Çalap” kelimesi de halk arasında Allah’ı ifade etmek için kullanılan bir terimdir ve belirli bir Arapça yazılışı yoktur.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Bediüzzaman 26. Söz’de şöyle der:“Hakikat ilmini, hakiki hikmeti istersen; Cenâb-ı Hakkın mârifetini kazan. Çünkü bütün hakâik-ı mevcudât, İsm-i Hakk’ın şuââtı ve esmâsının tezâhürâtı ve sıfâtının tecelliyâtıdırlar.” 620. Mektup’da ise şöyle der:“Kat’iyyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi İmân-ı Billahtır. Ve insaniyetin ve beşeriyetin en büyük makamı, imân-ı billah içindeki Mârifetullahtır.” 7 Kaynak: Said Nursi’de Allah’ı bilme ve tanıma yolları
Sözler isimli eserinde şöyle der:Demek insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibarıyla her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu: Mârifetullahtır ve onun üssü’l-esası da İman-ı Billahtır.” 920. Mektup’ta ise (şöyle) demektedir:İnsaniyetin en alî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billah içindeki mârifetullahtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı ni’meti, o mârifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve ruh-u beşer için en halis sürur ve kalb-i insan için en safî sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir. Evet, bütün hakiki saadet ve hâlis sürur ve şirin ne’met ve sâfilezzet, elbette mârifetullah ve muhabbetullahdadır. 10 Kaynak: Said Nursi’de Allah’ı bilme ve tanıma yolları