35,5621$% 0.33
36,6838€% 0.04
43,5585£% 0.24
3.100,20%0,28
2.713,92%-0,01
9.866,73%1,30
Suriye İç Savaşı ve Beşar Esad’ın Yönetimi (2011-2015)
1. Protestoların Başlangıcı ve Esad’ın Tepkisi (2011)
Suriye’deki protestolar, 2011 yılında Arap Baharı hareketinin etkisiyle başladı. 26 Ocak 2011’de başlayan gösteriler, siyasi reformlar, medeni hakların iadesi ve 1963 yılından beri uygulanan olağanüstü halin sona erdirilmesi çağrısı yaptı. Ancak Esad, bu protestolara sert bir şekilde yanıt verdi ve huzursuzluğu uluslararası bir komplo olarak nitelendirdi. Suriye’nin hükümet karşıtı protestocuları “fitne” olarak tanımlanırken, Esad rejimi reformdan çok, hükümetin devrilmesine yönelik talepleri bastırmak için şiddet kullandı.
2. Uluslararası Tepkiler ve Yaptırımlar (2011)
ABD, Mayıs 2011’de Esad yönetimine karşı yaptırımlar uyguladı ve diğer Batılı ülkeler de benzer adımlar attı. Bu dönemde Esad’a karşı uluslararası baskılar giderek arttı. Avrupa Birliği, Esad ve diğer üst düzey yetkililerin seyahat yasağına ve mal varlıklarının dondurulmasına karar verdi. Suriye hükümetine yönelik uluslararası tepkiler, Esad’ı daha da izole etti.
3. Esad’ın Reform Vaadi ve Durumun Derinleşmesi (2011)
Haziran 2011’de Esad, protestoların taleplerine karşılık reform, yeni parlamento seçimleri ve daha fazla özgürlük sözü verdi. Ancak, bu vaatler yeterli olmadı ve 2011 yılı sonlarına doğru Esad yönetiminin meşruiyeti uluslararası alanda sorgulandı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Esad’ın meşruiyetini kaybettiğini açıkladı ve Esad’a “kenara çekilme” çağrısı yaptı.
4. Alevi Tabanı ve İçsel Çatışmalar (2012-2014)
2012 yılında Suriye hükümeti, muhaliflere karşı savaşta ağır kayıplar vermeye devam etti. Esad’ın Alevi tabanı, bu dönemde ciddi eleştiriler aldı ve ekonomik sıkıntılarla boğuşan hükümet destekçileri arasında güven kaybı yaşandı. Alevi bölgelerindeki protestolar ve hükümetin güvenlik zaafiyeti, Esad’a olan desteği daha da azalttı.
5. Rusya’nın Müdahalesi ve Esad’ın Hayatta Kalması (2015)
2015’te Esad, Suriye’deki savaşın dönüm noktasını yaşadı. Rusya’nın askeri müdahalesi, Esad rejiminin çöküşten kurtulmasına yardımcı oldu. 30 Eylül 2015’te Rusya, Suriye hükümetinin talebi üzerine askeri müdahaleye başladı. Putin’in desteği, Esad’ı hayatta tutarak hükümetin kontrolünü tekrar sağladı. Rusya, Suriye’deki meşru hükümetin istikrarını korumak ve bölgedeki jeopolitik hedeflerini gerçekleştirmek adına Esad’ı desteklemeye devam etti.
6. İç Savaşın Derinleşmesi ve Uluslararası Çatışmalar (2016-2020)
Esad’ın hükümeti, 2016 yılında Halep’teki isyancıların elindeki alanları geri alarak savaşta önemli bir avantaj elde etti. Ancak bu zafer, savaşın sona erdiği anlamına gelmedi; aksine, Suriye’deki çatışmalar daha da şiddetlendi. 2017 yılında Suriye’nin kimyasal silah kullanımı ve buna bağlı ABD’nin hava saldırıları, Esad’a karşı uluslararası tepkilerin tekrar patlak vermesine yol açtı. Bu dönemde, Esad’ın Batı ile ilişkileri gerilmiş, ancak Rusya’nın desteği onun pozisyonunu sağlamlaştırmıştı.
7. Esad ve Rusya’nın Stratejik Ortaklığı (2015-2020)
Esad’ın Rusya ile yakın ilişkileri, savaşın gidişatında belirleyici bir faktör oldu. Rusya’nın askeri yardımları, Esad’ın hükümetini ayakta tutmaya devam etti. 2016 yılının sonunda, Halep’teki zaferin ardından Esad, “Suriye’de tarihi bir dönüm noktasına” ulaştıklarını belirtti. Aynı zamanda, Rusya’nın Suriye’deki askeri üslerini güçlendirmesi, Doğu Akdeniz’deki jeo-stratejik hedeflere ulaşması için kritik bir adım oldu.
8. 2024 Muhaliflerin Taarruzu ve Kaçışı
2024 yılı itibarıyla Suriye’deki askeri durum oldukça karmaşıktır ve birçok aktörün çatışmada yer aldığı bir ortamı yansıtmaktadır. 2024 sonlarında, Suriyeli muhalif gruplar yeniden taarruza geçerek Halep gibi önemli şehirleri ele geçirmeyi başarmıştır. Bu taarruz, Esad rejiminin kontrolündeki bölgelerde geniş çaplı yerinden edilmelere ve sivil kayıplara yol açmıştır. ABD, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık gibi ülkeler, bölgede gerilimin tırmandığını ve sivillerin korunması gerektiğini vurgulamıştır.
Aralık 2024’te, Hey’etu Tahrîri’ş-Şâm (HTŞ) liderliğindeki muhalifler, Halep’in kontrolünü ele geçirmiştir. Bu durum, Esad rejiminin Rusya’nın desteğiyle hava saldırıları düzenlemesine yol açmış ve sivil altyapılar hedef alınmıştır. NATO ülkeleri, daha fazla yerinden edilmenin önlenmesi ve insani erişimin sağlanması çağrısında bulunmuştur.
27 Kasım 2024 tarihinde, muhaliflerin taarruzu Hama vilayetine doğru ilerlemeye başlamıştır. 4 Aralık’ta Esad güçleri, Hama’ya yaklaşan muhaliflere karşı hava desteğiyle karşı saldırı başlatmıştır, ancak 5 Aralık’ta muhalifler şehirde kontrolü ele geçirmiştir. Bu süreçte, yaklaşık 50.000 kişi bölgeden kaçarken, 600’ün üzerinde can kaybı yaşanmıştır.
7 Aralık 2024’te, Esad başkent Şam’dan kaçmıştır, bu gelişme Suriye iç savaşının geldiği noktayı simgeler niteliktedir.
9. Suriye’deki Yolsuzluğun Kökenleri
Suriye’deki yolsuzluk, 1970’lere dayanan bir geçmişe sahiptir ve büyük ölçüde Baas Partisi’nin elitleri ve Esad ailesinin siyasi patronajı ile ilişkilidir. Suriye’deki devletin temel işleyişi, nepotizm, kayırmacılık ve mezhepçi politikalar üzerine inşa edilmiştir. Esad ailesinin Nusayri mezhebine mensup destekçileri, özellikle de Beşar Esad’ın kuzeni Rami Mahluf, ülkenin önemli ekonomik varlıklarını kontrol etmiştir.
. Ekonomik Çöküş ve Yolsuzluk
Esad’ın hükümeti, Suriye’de ekonomik liberalleşme sürecine girse de, bu süreçten en çok Alevi destekçileri yararlanmış ve ekonomik eşitsizlikler artmıştır. 2011’deki iç savaşın patlak vermesiyle birlikte, bu eşitsizlikler daha da belirgin hale gelmiş ve rejim, ekonomisini savaş ekonomisi olarak yeniden şekillendirmiştir. Bunun yanı sıra, Batı tarafından uygulanan yaptırımlar Suriye ekonomisinin çöküşünü hızlandırmıştır. Bu savaş ekonomisi, hükümete bağlı elitlerin savaş ganimetlerini elinde tutmasına olanak sağlamış ve Esad ailesinin ekonomik gücünü daha da pekiştirmiştir.
. Yolsuzluk Endeksi ve Uluslararası Tepkiler
Suriye, 2022 yılı itibarıyla Yolsuzluk Algısı Endeksi’nde dünyanın en kötü ikinci ülkesi olmuştur. Esad ailesi ve rejiminin, Suriye ekonomisinin büyük bir kısmını kendi ellerine alarak, askeri ve sivil altyapıların çoğunu kontrol altına almaya devam ettiği gözlemlenmiştir.
10. Mezhepçilik
Suriye’deki mezhepçilik, Esad ailesinin 1970’lerde iktidara gelmesinden sonra devletin yapısına entegre edilmiştir. Hafız Esad, Alevi toplumu üzerinde yoğunlaşarak orduyu ve güvenlik güçlerini Alevi subaylarla doldurmuş ve mezhepçi bir sistem kurmuştur. Bu politika, Beşar Esad’ın hükümete gelmesinin ardından daha da güçlenmiştir.
Esad hükümeti, özellikle Sünni çoğunluğa karşı mezhepsel bir korku yaratmak için çeşitli stratejiler izlemiştir. Rejim, Alevi milisleri (Şebbiha gibi) kullanarak, muhaliflerin Sünni kalelerini hedef almış ve mezhepsel şiddeti körüklemiştir. Aynı zamanda, ordu ve güvenlik güçlerinin üst kadrolarının çoğunlukla Alevi sadıklarla doldurulması, Sünni subaylar ve askerlerin sürekli denetim altında tutulmasına neden olmuştur.
İran’ın Suriye iç savaşına müdahalesi, Esad rejiminin yanındaki militan güçlerin daha da mezhepselleşmesine yol açmıştır. İran destekli Humeynici militanlar, Suriye’deki mezhepsel çatışmaları derinleştirmiş ve Suriye toplumunu daha da kutuplaştırmıştır.
11. İnsan Hakları
Suriye iç savaşı boyunca, Esad hükümeti, siyasi muhaliflere karşı ciddi insan hakları ihlalleri gerçekleştirmiştir. Bu ihlaller, keyfi tutuklamalar, işkence, zorla kaybolmalar ve kitlesel öldürmeler gibi suçları kapsamaktadır. Suriye’deki güvenlik güçleri, devletin kontrolünde olan bölgelerde şiddetle karşı çıkanları bastırmak için sistematik olarak işkence yapmıştır.
Birleşmiş Milletler, 2023 yılında Suriye’deki kayıp kişileri araştırmak için bağımsız bir organ kurulmasını talep etmiştir. Ayrıca, Kanada ve Hollanda, Esad rejimini işkenceye karşı sözleşmeleri ihlal etmekle suçlayarak Uluslararası Adalet Divanı’na başvurmuştur.
12. Esad’ın Yönetimindeki Suriye (2021 ve Sonrası)
Suriye’deki iç savaşın 12. yılında, Beşar Esad, dördüncü kez başkan seçildi. 2021 seçimlerinde %95,2 oy alarak yeniden göreve geldi. Ancak seçimler, muhalefet ve uluslararası gözlemciler tarafından hileli ve geçersiz olarak nitelendirildi. Bu süreç, Esad’ın Suriye üzerindeki kontrolünü daha da pekiştirse de, ülke genelindeki ekonomik kriz ve savaşın yıkıcı etkileri devam ettti.
2024 yılı sonu itibarıyla Suriye’deki iç savaş, hem askeri hem de siyasi açıdan önemli bir dönemece gelmiş, Muhaliflerin taarruzları devam edyor. Esad sarsılıyor belki de elli yıllık iktidar yıkılacak. Tunus, Libya, Irak gibi bir büyük kargaşa karışıklık islam dünyasının başına tekrar geliyor, tarih acı acı bir daha tekerrür ediyor. ŞİMDİ SIRA KİMDE İRAN’DA MI?
Rejimin yolsuzluk, mezhepçilik ve insan hakları ihlalleri gibi yapısal sorunları, hem iç hem de dış dinamikler tarafından yoğun bir şekilde eleştirilmektedir. Suriye’nin geleceği, uluslararası toplumun nasıl bir çözüm bulacağına ve ülke içinde siyasi diyalog kurulup kurulamayacağı henüz karanlık.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.