38,8525$% 0.24
43,5203€% -0.09
51,7707£% -0.14
4.042,05%0,25
3.239,40%0,01
9.541,30%-1,65
Bu makale, Türkiye’nin siyasi ve kültürel yaşamında önemli bir iz bırakan Sırrı Süreyya Önder’in yaşam öyküsünü incelemektedir. Önder’in çocukluk yıllarından itibaren şekillenen ideolojik arka planı, sinema ve edebiyat dünyasındaki üretkenliği, toplumsal hareketlere ve özellikle Kürt meselesi bağlamındaki çözüm sürecine katkıları, Türkiye siyasetinde kendine has bir duruşun örneği olarak ele alınmıştır.
Türkiye’de toplumsal muhalefet geleneğinde sanat ve siyaseti bir arada yürüten figürler her zaman dikkat çekici olmuştur. Bu figürlerden biri olan Sırrı Süreyya Önder, çocukluk yıllarından itibaren Türkiye sol hareketiyle temasa geçmiş, sanat yolculuğu boyunca da toplumsal meselelerden kopmamıştır. Bu makale, Önder’in siyasal yaşamını, sanat alanındaki üretimlerini ve Türkiye’deki toplumsal olaylar üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamaktadır.
Çocukluk ve Gençlik Yılları Sırrı Süreyya Önder, 1962 yılında Adıyaman’da dünyaya geldi. Babası, Türkiye İşçi Partisi (TİP, 1961-1987) Adıyaman kurucularından biriydi. Sekiz yaşında babasını kaybeden Önder, bu kaybın ardından hızlı bir biçimde politik düşüncelere ilgi duymaya başladı. Adıyaman gibi, çoğunluğu Kürt kökenli vatandaşların oluşturduğu bir kentte, Türkmen kökenli bir ailede yetişen Önder, külküler arası etkileşimin günlük hayatın bir parçası olduğu bir ortamda büyüdü.
Sırrı Süreyya Önder, 1962 yılında Adıyaman’da, sosyalist bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası, Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Adıyaman örgütünün kurucularındandı1. Sekiz yaşında babasını kaybetmesinin ardından, politik ve entelektüel mirasla küçük yaşta yüzleşti. Dayısı ise Nurcu hareketin lideri Said-i Nursi’nin talebelerindendi2.
Cezaevi Yılları ve Siyasal Kimliğin Şekillenmesi
Ortaokul ve lise yıllarında sol dünya görüşüyle tanışan Önder, 1978’de Maraş Katliamı’nı protesto eden bir gösteriye katılması sebebiyle ilk kez tutuklandı. Bu olay, onun uzun yıllar sürecek cezaevi deneyiminin ilk adımı oldu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde eğitim görürken 12 Eylül 1980 darbesi sonrası yeniden gözaltına alındı ve 7 yıl Mamak Cezaevi’nde tutsak kaldı. Cezaevinde geçen yılları, onun toplumsal sorunlara duyarlılığını ve entelektüel birikimini derinleştiren bir okul işlevi gördü.
1978 yılında Maraş Katliamı’nı protesto etmek amacıyla düzenlenen bir gösteriye katıldığı için tutuklandı3. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki öğrencilik yıllarında tekrar gözaltına alındı ve 7 yıl Mamak Cezaevi’nde tutuldu4.
Serbest kaldıktan sonra İstanbul’a yerleşen Önder, çeşitli işlerde çalışarak hayatını sürdürdü. Sinema ilgisi, çocuklukta fotoğrafa duyduğu merakla başlamıştı. Barış Pirhasan’ın senaryo atölyesine katılmasıyla birlikte bu ilgisi daha profesyonel bir yöne evrildi. 2006 yapımı “Beynelmilel” filminin senaryosunu yazarak Türk sinemasında önemli bir başarıya imza attı. 2008’de “O… Çocukları” senaryosunu kaleme aldı. Filmografisi boyunca sosyal meseleleri mizahi çerçevede ele alarak izleyiciyle empati kurabilen yapıtlara imza attı.
Cezaevi sonrası İstanbul’a yerleşen Önder, Barış Pirhasan’ın senaryo atölyelerine katıldı ve “Beynelmilel” adlı filmi 2006 yılında yazıp yönetti5. Film, Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Senaryo dahil birçok ödül kazandı. Ayrıca 2008’de “O… Çocukları” filminin senaryosunu yazdı6.
2000’li yıllarda BirGün ve Radikal gibi gazetelerde köşe yazarlığı yaptı7. Çeşitli televizyon programlarında sol görüşleri muhafazakâr çevrelerle tartışarak kendine özgü bir “farklı solcu” profil çizdi.
2011 genel seçimlerinde, Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu’nun desteğiyle Bağımsız İstanbul Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi. Ardından Barış ve Demokrasi Partisi’ne (BDP, 2008-2014) katıldı. BDP’nin kapatılmasından sonra Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP, 2012-) kurucu kadroları içinde yer aldı. HDP, Türkiye siyasetinde sol, çoğulcu ve çok etnikli bir perspektif getiren önemli bir alternatif oluşturdu8. Ardından Barış ve Demokrasi Partisi’ne (BDP) katıldı ve HDP’nin kuruluş sürecinde önemli görevler üstlendi.
Gezi Direnişi (2013) ve Toplumsal Muhalefetteki Yeri 2013 yılında Gezi Parkı eylemlerinin ilk günlerinde sahada aktif rol oynayan Önder, biber gazı kapsülüyle omzundan yaralanmış, eylemlerin sembol isimlerinden biri haline gelmiştir.
2013 Gezi Direnişi sırasında, eylemlerin ilk günlerinde iş makinelerinin önüne geçerek “Ben ağaçların da vekiliyim” ifadesiyle toplumsal hafızaya kazındı9.
2013-2015 yılları arasında PKK lideri Abdullah Öcalan (1949- ) ve T.C. hükümeti arasındaki çözüm sürecinin müzakere ekibinde yer alan Önder, bu süreçte kamuoyuna şeffaf bilgi aktarımı yapan isimlerden biri olmuştur. Diyarbakır’daki 2013 Nevruz’unda Öcalan’ın mektubunu Türkçe okuyan isim olması, tarihsel bir dönemin tanıklığıdır.
Kürt sorununun barışçıl çözümüne yönelik yürütülen süreçte Önder, Abdullah Öcalan’la görüşmeler yapan İmralı Heyeti’nde yer aldı10. 2013 Nevruz kutlamasında Öcalan’ın mektubunu Diyarbakır’da okudu11.
Çözüm sürecinin sona ermesinin ardından HDP’ye yönelik baskılar arttı. Önder, 2018 yılında Gezi Direnişi’nde yaptığı bir konuşmadan dolayı “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla tutuklandı12. 2019’da tahliye edildi.Tutukluluk ve Siyasi Baskılar 2016 yılındaki darbe girişimi sonrası başlatılan operasyonlarda Önder de hedef alındı. 2018 yılında terör propagandası suçlamasıyla hapis cezası aldı ve Kandıra Cezaevi’ne gönderildi. 2019 yılında tahliye oldu.
Yeniden Siyasette: DEM Parti Dönemi 2023 genel seçimlerinde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti, 2023-) listesinden İstanbul milletvekili olarak meclise geri döndü. TBMM Başkanvekili olarak seçildi. Esprili üsûlu, siyasetin dilini yumuşatarak toplumsal kutuplaşmayı azaltma yolunda etkili bir aracı oldu.
2023 seçimlerinde DEM Parti’den İstanbul milletvekili olarak seçildi. 2024 yılında İmralı Heyeti’nde yeniden görev aldı13. Ancak 15 Nisan 2025’te kalp krizi nedeniyle hastaneye kaldırıldı ve aort yırtılması nedeniyle acil ameliyata alındı14.
Kalp Krizi ve Hastaneye Kaldırılma
15 Nisan 2025’te geçirdiği kalp krizi sonrasında Florence Nightingale Hastanesi’nde by-pass ve aort greftleme ameliyatı geçirdi. Yoğun bakıma alınan Önder’in hayati tehlikesinin devam ettiği bildirildi.
Sırrı Süreyya Önder’in hayatı, Türkiye’nin sosyal, siyasal ve kültürel dönüşümlerinin adeta bir özetidir. Onun gerek siyasette gerek sanatta sergilediği muhalif duruş, bireysel direncin ve toplumsal barış çabasının somut bir göstergesidir.
Sırrı Süreyya Önder, Türkiye siyasal ve kültürel tarihinde özgün bir figür olarak, sanat ve siyaset arasında kurduğu bağla iz bırakmıştır. Cezaevi, edebiyat, sinema ve parlamento deneyimleri; onun bireysel tarihini, Türkiye’nin toplumsal hafızasıyla iç içe bir hikâyeye dönüştürmüştür.