35,5577$% 0.33
36,6462€% 0.05
43,5124£% 0.18
3.104,33%0,36
2.714,41%-0,03
9.866,73%1,30
Sihir, iki temel anlamda kullanılmaktadır:
Türkçede “sihir” ve “büyü” genellikle eş anlamlı olarak kullanılır. Tarihin her döneminde ilgi çeken bir olgu olan sihir, iyilik ya da kötülük yapmak, zarardan korunmak veya maddî-manevî bir menfaat sağlamak gibi amaçlarla uygulanmıştır.
İslam dini, sihri büyük günahlar arasında kabul etmiş ve kesin bir şekilde yasaklamıştır. Kur’an-ı Kerim’de sihirle uğraşanların ahirette nasibi olmadığı ve onların şerrinden Allah’a sığınılması gerektiği ifade edilmiştir:
“… ve şeytanlar insanlara sihir öğretmişlerdi…” (el-Bakara, 2/102)
“…düğümlere üfleyenlerin şerrinden…” (el-Felak, 113/4)
Sihirle uğraşmak, Allah’ın kudretinin üstünde güçlere inanmayı ve bu güçlere dayanmayı içerdiğinden tevhid inancına aykırıdır ve kişiyi şirke sürükleyebilir.
Hz. Peygamber (s.a.s.), sihirle uğraşmanın şirk olduğunu vurgulamış ve şöyle buyurmuştur:
“Her kim düğüm yapar ve ona üflerse sihir yapmıştır; her kim sihir yaparsa şirk koşmuştur.” (Nesâî, Muhârebe, 19 [4084])
Peygamberimiz, nazardan korunmak amacıyla Allah dışında varlıklara sığınmayı da İslam’ın ilkelerine aykırı bir davranış olarak nitelemiştir. Müslümanlar, kendilerini her an koruyan ve gözeten Allah’a yönelmeli ve başka güçlere itibar etmemelidir.
Sihir kapsamında değerlendirilmeyen ve el çabukluğu, göz boyama gibi teknikleri kullanarak sadece eğlendirme amacı taşıyan gösteriler, dinen sakıncalı bir unsur barındırmadığı sürece haram sayılmaz. Ancak bu tür yöntemlerin, insanları yanıltmak, zarara uğratmak veya istismar etmek amacıyla kullanılması günahtır.
Sihir veya büyü kapsamındaki tüm davranışlardan özenle kaçınmak, müminlerin dikkat etmesi gereken bir yükümlülüktür. Sihirle uğraşanlara itibar etmemek, cinci, üfürükçü veya büyücülere başvurmamak, İslam’ın temel prensipleri arasındadır.
Sihre maruz kaldığını düşünen kişiler, öncelikle tıbbi destek almalı ve Hz. Peygamber’in öğrettiği dualarla Allah’a sığınmalıdır. Peygamberimiz, insanların bu tür durumlarda Allah’a yönelerek O’ndan yardım dilemelerini tavsiye etmiştir.
Sihir ve Büyüye Dair Hadis ve Ayetler:
1. Kur’ân-ı Kerîm’deki Ayetler
2. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Hadisleri
3. Sihir ve Büyüye Karşı Korunma
4. Sonuç ve Değerlendirme:
İslam dini, sihri büyük günahlar arasında saymış ve buna karşı çok açık bir şekilde yasaklamalar getirmiştir. Kur’ân-ı Kerîm ve Hz. Peygamber (s.a.s.)’in hadisleri, sihrin insanları Allah’tan uzaklaştıran, ruhsal ve manevi zararlara yol açan bir uygulama olduğunu vurgulamaktadır. Ayetler ve hadislerde sihir yapanların âhirette büyük bir azapla cezalandırılacağı, sihirle uğraşmanın insanı küfre düşürebileceği ifade edilmiştir. İslam, sihirin her türlüsünü reddederken, insanların bu tür kötü alışkanlıklardan korunmalarını sağlamak için manevi çözümler sunmaktadır.
Sihirle uğraşan kişilerin genellikle şeytanlarla iş birliği içinde olduğu, insanların inançlarını saptıran ve toplumsal huzuru bozan bir faaliyet olduğu belirtilmektedir. Bunun yanında, Câhiliye devrinde olduğu gibi, bu tür batıl inançların insanların hayatında derin izler bırakabileceği göz önünde bulundurulduğunda, İslam’ın sihir ve büyüye karşı duyduğu bu keskin tavır son derece anlamlıdır. Ayrıca, sihrin bir insanın yaşamını karartma potansiyeline sahip olduğuna dair uyarılar, insanların bu tür karanlık pratiklere itilmelerinin önlenmesi için son derece önemlidir.
Hz. Peygamber (s.a.s.) ve sahabe uygulamaları, sihre karşı korunmanın yollarını da göstermektedir. Felâk ve Nâs sûreleri gibi korunma ayetlerinin okuması, zihinlerin ve kalplerin kötülüklerden arındırılmasına yardımcı olmakta; aynı şekilde, Peygamber Efendimizin torunlarını sihre karşı korumak amacıyla yaptığı dualar, İslam’ın manevi tedbirlerinin gücünü ortaya koymaktadır. Bunun yanında, sihre maruz kalmış olan kişilerin Kur’ân-ı Kerîm’den şifa bulabileceklerine dair tavsiyeler, bireylerin psikolojik ve manevi huzurunu sağlayan bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır.
Öte yandan, İslam, sihrin pratikte zararlı etkilerinden korunmak için yalnızca dua ve zikirle yetinilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Kur’ân okumak ve Allah’a güvenmek, sihri ve büyüyü etkisiz hale getiren başlıca manevi tedbirlerdir. Ancak, bu noktada önemli olan bir husus da, batıl yollara sapmadan, gerçek şifa kaynağının yalnızca Allah olduğu inancıdır.
İslam’ın sihirle ilgili yasakları, bireylerin manevi huzurunu koruma, toplumsal düzeni sağlama ve tevhid inancını muhafaza etme açısından büyük önem taşır. Sihir, sadece kişisel değil, toplumsal hayatta da olumsuz etkiler yaratabilir. Bu nedenle, İslam sihri bir günah ve toplumsal düzeni bozan bir suç olarak görür.
Sihre karşı en doğru yaklaşım, Allah’a sığınmak, yalnızca O’na güvenmek ve Kur’an ve Sünnet’in rehberliğinde bir yaşam sürmektir. Müminlerin, sihirle ilgili her türlü uygulamadan ve bu tür işlerle uğraşan kişilerden uzak durması, tevhid inancının bir gereğidir. Allah’a tevekkül, her türlü kötülükten korunmanın en güvenilir yoludur.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.