ŞEYTAN ÖNYARGILARIMIZ

Şeytan bin bir türlü meziyetini kullanarak bizlere sokulmaya, manevi duygularımızı tahrip etmeye, heva ve heveslere yönelik arzularımızı tahrik etmeye ve kısaca bizi doğru yolumuzdan alıkoymaya tüm enerjisiyle uğraşır. Bu bölümümüz de bize ilintilemeye çalıştığı ve çoğu zaman da başarılı olduğu bir günahı ele alacağız; Önyargılarımız…

Bazen sadece şekliyle değerlendiririz kişileri. Saçına bakar bir not verir, sakalına bakar değerlendirir, kıyafetini inceler yorum yapar, yürüyüşünden manalar çıkarır ve sözlerine bakarak bir düşünce oluştururuz vs… Belki de bizim gördüklerimiz buz dağının sadece görünen yüzü. Ve belki de biz o kişinin sadece binde bir davranışına şahit olduk. Gördüklerimiz belki de gerçeği yansıtmıyor. Ve belki de o görüntünün altında çok daha farklı bir kişilik var. Belki biz bir kötü olayına şahit olduk ama o aslında iyi bir insan.

Önyargı hayale taş atmaktır. Bir küçük misal vereyim; Bizimle aynı sokakta bulunan küçük bir market daha var. Aynı sokakta inşaatta çalışan işçilerden biri genelde bizim önümüzden geçerek o markete alışverişe gidiyor. Bugün de aynı adamı görür görmez önyargılarımızı hemen devreye sokarak onun hakkında yorumlarda bulunduk. Oysa o kişi bir dakika sonra bizim önyargılarımızı paramparça edercesine bizim markete geldi ve alışverişini bizden yaptı. Allah(cc) bir dakika içinde bize öyle bir ders verdi ki, bir daha bu şekilde hareket etmeyelim diye…

Bazen sadece sosyal medyada tanıdıklarımız hakkında hemen bir görüş ileri süreriz. Sadece arkadaş listemizde olduğu ve sadece birkaç paylaşımına tanık olduğumuz halde, hemen onu rencide edecek itham ve yorumlarda bulunuruz. Önyargılarımız yine bizi esir almıştır ve şeytan bu planıyla yine istediği amaca ulaşmıştır.

Bazen de dış dünyaya kapalı insanlar hakkında önyargılar türetiriz. Mesela mahallemizde bir aile var ve o ailenin kimseyle ilişkisi yok, evin hanımı evden dışarı çıkmaz ve tamamen o mahalleden soyutlanmış bir hayat sürer bu aile ve şeytan derhal devreye girerek bizim o aile hakkında hiçbir bilgimiz olmamasına rağmen önyargılarımızla konuşmamızı sağlar. Şeytanın kılığına girmiş önyargılarımız ruhumuzda yeşeren iman tohumcuklarını bir bir tahrip eder. Farkında olmadan iman sermayemiz erir gider.

Önyargılar iman sahipleri için çok tehlikeli oluşumlardır. Bir taraftan bin bir emekle bir noktaya kadar ilerlersiniz, diğer taraftan ise bu birikimlerinizi bir hamlede yerle bir edersiniz. İmani anlamda bir bina temeli atarsınız, o binayı titizlikle yükseltmeye çalışırsınız ve tam artık ne kadar da güzel oldu dediğiniz anda bir küçük hareketinizle yıkar parçalarsınız. İşte önyargı bunlardan biridir. Ve bir  o kadar da sinsidir ve aslında göründüğünden daha tehlikelidir.

Önyargıların içerisinde yalan, gıybet, iftira ve dolayısıyla da kul hakkı var. Önyargıların içerisinde Allah’ın (cc) sevmediği özellikler var… İşte bu sebepten dolayı da önyargıların yaşandığı ortamlar şeytanın kol gezdiği, neşelendiği ve adeta zevkten dört köşe olduğu ortamlardır.

Önyargı aslında imani manada bir büyük hastalıktır. Bu hastalığın tutsaklığına kapılmış insan bir aşamadan sonra bu yaptığını normal görmeye başlar ve devamında da hastalık ilerlediğinden diğer günahlara da davetiye çıkarır. Yani uzak durulması gereken davranışların başında yer alır. Önyargı eşittir şeytan diyebiliriz.

Ayrıca önyargı, yaşadığımız çevrede komşuluk ve kardeşlik ilişkilerini öldürür. Siz onlara önyargıyla yaklaştığınız da onların da size aynı karşılığı verdiğini düşünürsek ortaya çok çirkin, tahrip edici ve yıkıcı manzaralar çıkar. Adeta önyargı çatışmaları yaşanır ve bu durum şeytanın arayıp da bulamadığı bir manzaradır. O bunları izlerken zevkine doyulmaz duygular yaşar.

Önyargı işte böyle iğrenç ve böyle illet bir davranıştır.