36,6323$% -0.04
40,0549€% 0.38
47,6259£% 0.36
3.533,95%0,51
3.001,02%0,55
10.862,14%0,20
Şaban ayı, İslam takviminde önemli bir yere sahip olan ve “Şehrullâhi’l-Muazzam” (Allah’ın Aziz Ayı) olarak anılan bir aydır. Bu ay, insanın ruhunda derin bir etki bırakır ve gönülleri uhrevî güzelliklere, ümitlere ve beklentilere yönlendirir. Şaban ayı, gecesiyle ve gündüzüyle adeta Ramazan’ın habercisi gibi gelir. İnsanı büyüleyen bir müzik gibi etkiler, kendisine sığınanları semavî kollarıyla sarar ve rahmetin enginliklerinde dolaştırır. Bu ayı idrak edenler için zaman adeta delinir ve duygulara zaman üstü âlemlerden bir şeyler akar. Herkes, bu ayın aydınlık dakikalarında kendini ötelere yürüyecekmiş gibi hisseder.
Peygamber (sav) şöyle buyururlar:
“Bu Receb ve Ramazan ayları arasında öyle faziletli bir aydır ki, insanların çoğu bundan gafildir. Bu öyle bir aydır ki, ameller, Âlemlerin Rabbine bu ayda yükseltilir. Bu nedenle Ben de oruçlu iken amellerimin yükseltilmesini severim.” (Nesai, Savm, 70.)
Allah Teala Hazretleri aylardan Receb, Şa’ban, Ramazan ve Muharrem aylarını ihtiyar etmiş ve bunlardan da Şaban ayı Efdali Enbiya sallallahü aleyhi ve sellem Efendimizin şehri olduğu için Şa’ban ayını faziletli kılmıştır. Şakkı Kamer Şa’ban ayında vuku bulmuştur.
Aynı zamanda mübarek Berat Gecesi de Şaban ayı içindedir. Şaban ayının 15. gecesi Berat Gecesidir.
Hz. Ali (ra) dan, Peygamber (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti.
“Şaban ayının yarısı on beşinci gecesi olunca, o geceyi ibadetle, gündüzünü oruçla geçiriniz. Çünkü Cenâb-ı Allah’ın rahmeti o gece güneşin batmasıyla dünya semasına tecelli eder ve şöyle nida eder: “Bağışlanmak, af dileyen yok mu? Onu affedeyim, günahlarını bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu? Ona rızık vereyim. Şifa dileyen yok mu? Ona şifâ vereyim. Bir derde müptela olan yok mu? Derdine deva vereyim”. Bu hal güneş doğuncaya kadar devam eder.”İbn Mace.İkame.191.et-Tergîb ve’t-Terhib, II,473).
“Allah Teâlâ Şaban’ın on beşinci geresi (Berâet gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asi olanlarla Allah’a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar.“(İbn Mace, İkametü’s-Salât, 191; Tirmizî, Savm, 38).
“Şu beş gecede yapılan dualar kabul edilir, geri çevrilmez. Regaip Gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesi, Cuma geceleri, Ramazan Bayramı gecesi ve Kurban Bayramı gecesi” (İbn-i Asâkir; Muhtar’ul- Ehadis. H.568).
“Şüphesiz ki Allah ve melekleri o peygambere çok salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin tamin bir teslimiyette de selam verin.” (Ahzab; 56) ayeti celilesi de Şa’ban ayında nazil olmuştur.
Şaban ayının ardından Ramazan, sımsıcak ve hummalı dakikalarıyla ufukta belirir. Ramazan’ın gelişiyle birlikte vicdanlar uyanır, gönüller coşar ve insanlar mabetlere akın eder. Ramazan, ruhun bağlarını güçlendirir ve uhrevî arzuları köpürtür. Bu ay, inanmış gönülleri aşk ve şevkle doldurur, ruhlarda adeta bir yangın meydana getirir. Ramazan, senenin en nurlu, en tesirli ve en lezzetli günleri olarak benliğimize siner ve bize uhrevî hazlar yaşatır.
Ramazan’da çarşılar, pazarlar ve sokaklar ötelere ait duygularla dolup taşar. Minarelerden yükselen ezanlar, gönüllerde Kur’an hüznüyle yankılanır. Mabetler, ışıktan fistanlara bürünür ve imanlı gönüllerin avazlarıyla inler. Evlerden mabetlere, mabetlerden mekteplere kadar her yerde Hakk’a yönelişin sevinci yaşanır. İbadetle şahlanan sineler, bütün güzelliklerini ortaya döker ve iç dünyalarından kopup gelen aşklarını, şevklerini haykırırlar. Ramazan’da her gece bir “şeb-i arûs” (düğün gecesi) arefesi gibi yaşanır ve her gün engin bir vuslat duygusuyla geçirilir.
Ramazan’da her seste bir başlangıç vaadi, her solukta bir kurtuluş ümidi vardır. İftarlar, bize sırlar fısıldar ve ufkumuzda büyük buluşmanın çağrışımlarıyla tüllenir. Teravih namazları, ümit dünyamıza vaatlerde bulunur. Geceler, nazlı bir gelin edasıyla bize harem kapılarını aralar ve vâridâtın her türden dalga boyuyla ışık olur gönüllerimize akar. İmsak vakitleri, tıpkı vapur düdüğü, uçak sesi ve füze tarrakalarıyla tınlar ve Dost’a vuslat yolunda bir gece yolculuğunu haber verir.
Ramazan’da hayat o kadar derin ve anlamlıdır ki, konuşulan her söz, duyulan her ses insana gönlünden fışkıran bir besteymiş gibi gelir. Ramazan, ruhun bir tomurcuk gibi açılmasına ve benliğin derinliklerinde uyuyan duyguların uyanmasına vesile olur. Bu ay, bizi en büyüleyici ve enfes hülyalar âleminde dolaştırır ve gönüllerimize gerçek hayatın neşvesini duyurur. Ramazan’da herkes, kendi idrak seviyesine göre önemli bir hazırlık dönemi yaşar ve hiç bitmeyecek bir yol mülâhazasıyla Allah’a yürür.
Ramazan’da tam azığını alabilen herkes, bu nurlu fakat biraz buğulu yolun sonunda ebedî bir saadetin var olduğunu anlar ve bütün benliğiyle Allah’a yönelir. Her iftar ve her imsakta insan, yepyeni bir vuslat kapısının aralandığını hisseder ve daha büyüleyici bir buluşma ihtiyacını duyar. Ramazan, gurbet ve yalnızlık duygularını beklenti ve hülyalarla sarar ve hakiki aşkın derinliklerine çeker. Kadın-erkek, genç-ihtiyar, zengin-fakir herkes, Ramazan’da kendi idrak seviyesine göre bir hazırlık dönemi yaşar ve Allah’a doğru yürüyüşünü sürdürür.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.