Şehid’e niçin şehid denir.
Cenab-ı Hakkın en büyük nimetlerine mazhar olacak dört sınıf insan vardır.
1-Peygamberler
2-Sıddikler
3-Şehidler
4-Salihler
Fatihanın sonundaki ‘en amte’ yani kendilerine nimet verilenler diye, Rabbimizin ilk surede zikrettiği en talihliler arasında şehidlerimiz de vardır.
Kur’an-ı Kerimde şehidlerin hayatta olduğu ile alakalı iki ayet vardır. Bakara suresinde ‘ Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin, hayır onlar diridirler, fakat siz hissedemezsiniz’ ayeti ile Ali İmran suresindeki ‘ Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rab’leri katında rızıklanmaktadırlar’
ayeti şehidliğin çok mübarek ve yüksek bir makamı olduğunu bizlere anlatmaktadır.
Cenab-ı Hakkın, Hay ismi şerifinin farklı bir boyutunda hayat sürdüklerini, zahmetsiz ve kedersiz yaşadıklarını, anne, baba, eş, çoluktan ayrı kalma acısı ve bir de ölüm acısını yaşamadıklarını bilmekteyiz.
Şehide Şehid denmesinin sebebi
şudur; şehid olurken Rabbinin sonsuz nimetlerini görür, kendini öyle kaptırır ki ölüm acısını ve yakınlarından ayrılık acısını duymaz işte buna şahit olduğu için şehid denmiştir.
Cennetteki makamı şehid olurken kendine gösterilince kendini öylesine kaptırır ki ölüm acısını duymaz.
Hazreti Yusuf (a.s) mın güzelliğine kendini kaptıran kadınların bıçaklarla ellerini kesip acıyı hissetmedikleri gibi şehidler de ölüm acısını duymazlar.
Her şeyin bir seyyidi vardır. Ayetlerin seyyidi (efendisi) ayetel Kürsidir.
İnsanların ve peygamberlerin seyyidi Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)dir.
Ayların seyyidi Ramazan-ı Şerif günlerin seyyidi Cuma, gecelerin seyyidi Kadir gecesi olduğu gibi
şehidlerin seyyidi Hazreti Hamza (radiyallahü anhü )dür.
“Cabir (r.a.) dedi ki: Resulullah (s.a.v.) bana rastgeldi,
‘Ey Cabir, seni üzgün görüyorum, niye?’ dedi. ‘
Ey Allah’ın Resulü, dedim, babam şehit oldu, çoluk-çocuk ve borç bıraktı.’ buyurdu ki:
‘Allah Teâlâ babanı ne şekilde kabul buyurdu sana müjde edeyim mi?’
‘Evet’ dedim. Buyurdu ki:
‘Allah Teâlâ hiç kimseye perde arkasından başka bir şekilde kelâm söylemedi. Babanı ise diriltti de yüzüne karşı ona,
‘Ey kulum, dile benden, vereyim sana.’ dedi. O da:
‘Ey Rabbim, bana hayat verirsin de senin yolunda ikinci defa öldürülürüm’ dedi. Rabbi Teâlâ:
‘Benden onlar bir daha dönmezler.’ diye buyurdu. O da:
‘Ey Rabbim, arkamdan tebliğ et.’ dedi,
Allah Teâlâ da bu âyeti indirdi.”(Tirmizi, Tefsiru Sure, 3/18; İbn Mâce, Mukaddime 13)
Yani uhud şehidleri şunu istemektedirler,dünyaya dönüp şehidliğin önemini ümmete anlatmak ve bir daha Allah yolunda şehit olmak istemektedirler. Allahü teala onları kırmıyor ve bizim hayatımıza benzer bir hayatla onları hayatlandırıyor, onların bu isteklerini de bize böylece duyuruyor. Zaman zaman uhud şehidlerinin isimlerini okuyup onların ruhaniyetinden yardım isteyenleri de Cenab-ı Hak kırmamaktadır ve Çanakkale, Kıbrıs savaşlarında göründükleri ve müslümanlara yardımda bulundukları ehli keşifce bilinmektedir. Bu vesile ile son şehidlerimizi de ilave ederek Cenab-ı Allah’dan onların yüzü suyu hürmetine ülkemizin üzerindeki karabulutların dağılmasını niyaz ediyor saygıyla hepsinin şefaatlerini umuyorum…