RAHMET DAMLACIKLARI; SU…

Dünya kuruldu kurulalı, bıkmadan usanmadan yaşatmaya, yeşertmeye, beslemeye, bereketlendirmeye ve serinletmeye devam ediyor. Bu ifadeyi vesile tabiri anlamında kullanıyoruz. Yoksa bütün varlıkları yaratan ve yaşatan mutlak güç ve kudret sahibi olan yalnızca Allah’tır. Yüce yaratıcı hiçbir canlıya can vermeden evvel suyu yaratmıştır ki, su olmadan diğer canlılar yaşayamaz. Canlılardan daha eski bir geçmişe sahip yani en kıdemli yaratılmışların başında su gelir.  Değeri de o ölçüdedir.

Su canlılar için ne kadar değerliyse, su için de canlılar o kadar değerlidir. Canlılar olmasaydı suyun da bir önemi kalmazdı!

Kur’an’ı Kerim su’dan çokça bahseder. Su bir rahmeti ilahidir. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, meyveler kısaca canlılar ve cansızlar için elzem yani vazgeçilemez hayati bir nimettir su… İnsanın bir damla su ve bir avuç toprak la yaratılması ve ruh üflenmesi ile âdemi olmasından bahseder yüce kitabımız…

İnsanın da, dünyanın da, tüm yaratılanların da yaşam kaynağıdır su; insanın dörtte üçü su, dünyanın dörtte üçü su… Gökten su indirdik ve onun vesilesiyle rızıklar bitirdik ifadeleriyle her canlının özünün su olduğunu bildiriyor Rabbimiz ve bizler de yaşayarak idrak ediyoruz bu merhamet kaynağını önemini.

Yaşam kaynağı olduğu kadar temizleyici özelliği de bir o kadar önemlidir ve yaşam boyu olmazsa olmazımızdır su… Yaşadığımızdaki gerekliliği kadar ölüm anında bile dudaklarımıza su dokundururlar. Hasta olduğumuzda ve iniltilerimizde canımızın çektiği, rüyalarımızda şelalelere koşuşumuz, kendimizi ırmaklarda buluşumuz suyun önemini haykırır yaşamımız boyunca. Rabbimizden istediğimiz cennetin de en değerli özelliğidir su ve cennetle ilgili ayetlerde altından ırmaklar akan ifadesi geçer defalarca; serin sular, çağlayanlar, bal ırmakları, cennet içecekleri, abı hayat pınarları, kevser havuzları…

İnsanlık tarihi boyunca milletlerin ve devletlerin yurtlarını hep su kenarlarına kurmuşlar, medeniyetler yükselmiş bin yıllar boyunca… Su için savaşlar yapılmış, canlara kıyılmış kendi canlarına can suyu verebilmek sunabilmek için… Ne petrol, ne doğalgaz ve ne de diğer enerjilerin hiçbirinin değeri ve geçerliliğinin su kadar olması imkânsızdır. Bundan iki yüz yıl önce petrol ve doğalgazdan kimsenin haberi yokken ve hiçbir değer taşımazken ve gelecekte de olup olmayacakları meçhulken su onlardan önce de, onlarlayken de ve onlardan sonra da hep olacak ve hep en değerli…

Su o kadar önemlidir ki bize su ikram edenlere ‘’su gibi aziz ol’’ temenni ve duasında bulunuruz. ‘’Su gibi bereketli ol’’ deriz su kadar değer verdiklerimize. Temiz ve duru insanlara ‘’Su gibi tertemiz’’ benzetmesinde, kızdığımıza ise ‘’sana bir yudum su bile vermem’’ sitemlerinde bulunuruz. ‘’Bir yudum suya muhtaç olasın’’ nidaları yansır beddualarımıza. Tarih boyunca en önemli sevap kaynağı olarak şırıl şırıl suların aktığı çeşmeler yapmışlar sadaka-i cariye sevdalıları… Meyve sebze diktiğimizde su ile diker, can suyu verir, su ile büyütür bereketlendiririz.
Çölün ortasında bir başına kalıp evladına su bulabilmek için çırpındığında Hacer annemize sunulan en kıymetli ikramdır zemzem kuyuları… İbrahim(as) bir başına ateşe doğru atılırken acımasızca ateşe serin ve selamette ol emrinin vesilesidir su. Hz Musa’nın asayla dokunduğu kayanın çağlayıp on iki kola ayrılıp bereketle fışkırandır insanlığın çölleşmiş yüreklerine…

Maddi manevi bedenimizi, hanemizi, yüreğimizi tertemiz pırıl pırıl yapar… Günahlarımızdan arınmak için tövbemizi yeşerten can suyu gibi tazeleyici… Dualarımızı ıslattığımız inci tanesi gözden akıttıklarımız… Gurbete gidenlerin ardına döktüğümüz, umudumuz, hasretimiz, özlemimiz, bekleyişimiz, içimizden dışarıya yansıttıklarımız… Çoluk çocuğumuzun nafakası, rızkı ve helal ekmek parası için türlü eziyet ve meşakkatlere katlanıp akıttığımız alın terimizdir suyun rahmete dönüşmüş damlacıkları…

İbadetlerimize başlamadan önce Rabbimizin emri gereği su ile zinetlendiririz azalarımızı. İlim irfan uğruna mücadelelerimizde ya da utanınca veya sıkılınca, edeple ve iffetle heyecanlanınca inci boncuk, yakuti, mercani, alnımızda, yanağımızda elimizdeki süslerimiz su tanecikleri…

Demokrasi ve Özgürlüğün Eşsiz Değeri

Yağmur damlası gökten indiği suratte yeryüzüne düşse toprakta nükler bomba etkisi yapar devasa bir çukur açarmış, insanın kafasına düşse kurşun gibi tabanından çıkarmış. Bu yüzden arştan o hızla iner arza yaklaşınca onu bir melek alır usulca bırakırmış rahmetle toprağa, insanın yanağına, yaprak tanesine, böcek kanadına ve o meleğe kıyamete kadar bir daha sıra gelmezmiş. Melek rabbin izniyle damlayı bırakır boş çıkmazmış mumin müminelerin ibadet, zikir ve dualarını çıkarır ümidiyle yağmurda dua edişimiz, kabule karin olması inanışımız…

Su, hem ilahi rahmet her nimet gibi… Hüda’nın Hayy esma-i celilesinin tecellisi… İmtihan sebebi; kuraklık, sel, tufan gibi helak şekli, batık şehirlerin sebepler dairesindeki vesilesi, yerle yekzan olmuş toplumların boğulma hali…

Suyun halleri var, insanın hallerine göre değişen. Katı yürekli kötü insanların gözlerine küser çöl olur, kurur gözleri buz olur sözleri çarpar muhatabına kurşuni kelimeleri yaralar buhar olur, duygusuzlardan kaçar başkasına akar. Kar olur bazı hallerde kimilerinden
görünür gibi olur desen desen ama kaybolur gönülden gözden düşer.
Boş ve gereksiz hallerde kişilere serap olur hayal olur kaçar.

Su, akıttığımız, arayışımız, arındığımız, yandığımız, kandığımız, bandığımız, daldığımız, söndüğümüz, boğulduğumuz… Nimet, rahmet, bereket, hikmet, ibret…

Su gibi dualarımız olsun;

Ya Rabbi! Su gibi tertemiz, temizleyici, arı duru eyle beni, bizi, her birimizi.
Azgın bir sel gibi, deli bir tsunami etme hiçbirimizi. Su gibi kana kana olsun sözlerimiz, merhametle aksın gözlerimizden, yumuşacık değsin gönlümüze gönüllere…
Su gibi aziz et bizleri.
Rabbim Kur’an ile ahlaklandırsın hepimizi.
Kuranın ve su’yun kıymetini bilip idrak edenlerden etsin cümlemizi…

Amin.