Bir konu hakkındaki fikrin hüküm aşamasıdır yargı…

Bir de; o fikrin sabitlenmiş ve değiştirilemez şekilli olanı, yani ücreti peşinen ödenmişi, değişim ve iadesi kabul edilmeyeni, matkapla sabitlenmişi, törpülenemez durumda olanı, yıkılıp kırılamayanı, yok edilemeyeni ve önüne geçilemeyeni vardır ki; o da herşeyi önden önden, sizin yerinize de düşünen öncü(!) insanların bulduğu önyargılardır…

Fikri sabit tutan çivileri kim çaktıysa bu insanlara sağlam işçilik çıkarmış.

Düşünmek gibi bir çabaya girmezler ve sorgulamazlar.
Yani önüne konulanı yemeyi seviyor bu tipler; menüye bakmayı eziyet sayarak…

Kendi bildikleri en doğru! kendi anladıkları en anlaşılması gereken onlar için…

“Kim olsa aynı şeyi düşünürdü” der beyinleri…
Çünkü düşünce tembelliğini herşeyi bilen filozof edasıyla kamufle etmelidirler bir şekilde…

Ne çok kalıplar miras bırakılmış bize.. kadına, erkeğe, aşka, sevgiye, acıya, hayata dair…
Ne çok tabuları putlaştırmış beynimiz.

Ağacın yaşken eğilmesi ağaca ait bir kavramdı mesela…
Biz tuttuk insana mal ettik, gençliğe yükledik bütün oluru olan şeyleri..
Yaş 70 iş bitmiş dedik,hayatı iktidar gücüne bağlayarak…

Almanya vize başvuru Amaçları

Sorgulamadık neden diye…
Biz daha mı iyi bilecektik çünkü!

Herkesin doğru bildiğine karşı çıkmak, “Elalem ne der?” korkusunu da beraberinde getiren çok bilmiş bir zihniyetti.

Çünkü tüm fizik kuralları değişir, 《elalem ne der》 zihniyeti asla değişmezdi.
Elalem; dünyanın en büyük ve en kapsamlı jürisi…

Her şeyi en iyi bilen insanlar mutlaka olacaktı hayatımızda; her şeyi en doğru bilme çabası olan insanların yanı sıra..

Biz düşünmenin işçiliğine razıyız.

Tamam patron sizsiniz..!