Para Verme, Nasihat Et

Para Verme, Nasihat Et

Bizleri insan olarak yaratan Rabbimize şükürler olsun ki, sayısız nimetleriyle ihtiyacımız olan her şeyi bizlere ihsan etmiştir.  Bizlere lütfedilen nimetlerin bir kısmı maddi, bir kısmı da manevidir. Manevi nimetlerden biri de kuşkusuz kardeşlik (uhuvvet)’tir. **Kur’an-ı Kerim**’de bu husus ifade edilirken, ‘‘**Mü’min**ler ancak kardeştirler’’ buyurulur. Bir başka **ayet-i kerim**ede ise ‘‘Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velileridir (dostlarıdır), birbirlerine iyiliği emreder kötülükten sakındırırlar..’’ buyurulur.  Sevgili **Peygamberimiz **(s.a.v) de bir hadisinde  ‘‘Mü’minler kendi aralarında merhametleşmede, birbirlerini sevmede ve yardımlaşmada bir vücut gibidirler, vücudun bir uzvu ağrısa, vücudun diğer kısımları da uykusuzluk ve humma ile o uzuv için birbirini çağırır’’ buyurur. 

Din kardeşliği, karşılıklı olarak sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. Müslüman kişi, din kardeşinin  sıkıntılı anında – gücü yettiğince – ona yardım etme mecburiyetindedir. Bu yardım kimi zaman maddi, kimi zaman da manevi içerikli olmaktadır. İnsanlar çoğu zaman, şu dünya hayatında karşılarına çıkan türlü türlü sorunlarla nasıl mücadele edeceklerini bilememekte ve aciz kalmaktadır. İnsanlar bazen aciz olduklarının farkında iken, bazen de acziyetlerinin şuurunda olamamakta veya bu durumu kabul etmemektedirler. İşte tam da bu noktada bir bilenin onlara yol göstermesine ihtiyaç vardır.

Temim ed-Dari (r.a) şöyle demiştir: **Peygamber Efendimiz** (s.a.v), ‘‘Dinin temeli nasihattir’’ buyurmuştur. Biz ‘‘kimin için Ya **Resulallah**?’’ diye sorduk. Nebi (s.a.v): ‘‘Allah için, Kitabı için, Resulü için, Müslümanların yöneticileri ve bütün müslümanlar  için” buyurdu. 

**Kur’an-ı Kerim**’de nasihatın önemine vurgu yapılırken şöyle buyurulur: ‘‘Onlara nasihat et, nasihat **mümin**lere elbette fayda verir.’’  Allah Resulü (s.a.v) de bir hadisinde mü’min’in mü’min üzerindeki altı hakkı olduğundan bahseder ve bunları şöyle sıralar: ‘‘1-Karşılaştığında selam verir, 2- Seni davet ederse icabet et. 3- Nasihat isterse ona nasihat et. 4-Aksırdığında elhamdülillah derse yerhamukallah diye karşılık ver. 5-Hastalandığında ziyaret et. 6-Öldüğü zaman cenazesinin ardından git’’ Görüleceği üzere **Müslüman** kişinin din kardeşine karşı vazifelerinden biri de, din kardeşinin ihtiyacı olduğunda –kendisinden nasihat istese de istemese de- ona nasihat etmesidir.

İnsanoğlunun aklı, gücü ve imkanı sınırlıdır ancak ihtiyaçları ise sınırsız denecek kadar çoktur. Bu yüzden içinde yaşadığı şu dünya hayatında pekçok konuda çaresizlik ve acziyeti çersinde kalmaktadır. Kimi zaman bu aczini ve ihtiyacını dile getirmekte, bazen de ya içinde bulunduğu çaresizliğin farkında olmadığı için veya değişik sebeplerden ötürü durumunu ifade edemeyip gizlemektedir. Böylesi bir durumda bir bilenin yol göstermesine ihtiyaç duyduğu da aşikardır. Tam da bu noktada din kardeşi olan diğer müslümanların o kişiye yardımcı olmaları kardeşlik hukukunun bir gereğidir. Zaten Yüce Kitabımızda da ‘‘İyilik ve  takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın’’  buyurulmak suretiyle, Müslümanlardan birbirlerine yardımcı olmaları istenmektedir. 

Ashab-ı kiram efendilerimiz, zaman zaman  hem Allah Resulü (s.a.v)’den, hem de bir birlerinden kendileri için nasihat istemişlerdir. Ukbe İbnu Âmir (ra) anlatıyor:  (Bir gün)“ Ey Allah’ın Resûlü! Kurtuluşumuz nasıl olacak?” diye sormuştum, şöyle cevap verdiler: “ Dilini tut, evini genişlet, günahlarına da ağla!” Ebu Hüreyre’den rivayet edilen bir hadiste ise, adamın biri Hz.Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’e gelerek, ‘‘bana nasihat et’’ dedi. **Peygamber** Efendimiz (s.a.v) de kendisine ‘‘kızma’’ diye cevap verdi. Adam aynı soruyu birkaç kere sordu. **Allah** Resulü (s.a.v) her defasında (ona) kızma, sinirlenme buyurdu.  Her konuda olduğu gibi nasihat isterken de bazı hususları göz önünde bulundurmak gerekmektedir.

**Nasihat Ehlinden İstenmelidir.**
İnsanlar bilmedikleri bir konuda birilerine danışıp fikir alacaklarsa, öncelikle kendisinden görüş istenen kişinin o konuda ehil olması gerekir. Aksi takdirde bilgisi olmayan kişinin başkasına yardımcı olması istenmiş olur ki bu da nasihat isteyen kişiye yarar sağlamayacağı gibi zarar da verebilir. **Kur’an-ı Kerim**’de ‘‘Eğer bilmiyorsanız bilenlere sorun’’  buyrularak, açık ve net bir ifade ile görüşü istenen kişinin, söz konusu mevzuda işi bilen, ehil biri olması gerekmektedir. Burada unutulmaması gereken bir husus da herkesin her konuda ehil olamayacağı, yani her mevzuda yeterli bilgiye sahip olamayacağı meselesidir. Bu hususta yeterli araştırma yapılmadan sıradan bir kişiden görüş istenmiş ve akabinde de hüsran yaşanmışsa, elbette ki bu durumun baş sorumlusu olarak kendimizi görmeliyiz. 

**Nasihat İstenecek Kişi Güvenilir Olmalı**
Nasihat isterken dikkat etmemiz gereken bir diğer husus da, görüşüne başvuracağımız kişinin iyi kalpli ve samimi olmasıdır. Unutulmamalıdır ki, kişi işinde maharetli ve başarılı olabilir ama kötü kalpli ise karşısındaki insana yarar değil bilakis zarar verebilir. Mesela bir insan çok iyi bir yüzücü olabilir ama aynı kişi iyi bir kalbe sahip değilse, yüzme bilmediği için boğulan birini gördüğünde yardım etmeyip, o insanın ölümüne seyirci kalabilir. Bir başka örnek de organ mafyalarıyla işbirliği halinde çalışan doktorlar… Bu kişiler de mesleklerinde çok başarılı olabilirler fakat bu bilgi ve becerilerini çok kötü amaçlar için kullanmakta ve masum insanlara zarar vermektedirler. O yüzden nasihat isteyeceğimiz kişinin, işinde ehil olmasının yanında iyi kalpli ve güvenilir olmasına da dikkat etmek gerekir. Esasında mü’min iyi niyetli olmak zorundadır. Nitekim Sevgili **Peygamber**imiz (s.a.v) bir **hadis**inde bu hususa işaret eder ve: ‘‘Mümin iyi niyetli, temiz kalpli ve kerimdir’’ buyurur.  Ancak iyi kalpli olması gereken mü’minlerin bazısında kafir sıfatlarının olabileceği de göz ardı edilmemeli ve dikkatli olunmalıdır.

**Nasihat Ederken Empati Yapmalı**

**Müslüman**lar kardeşleriyle olan ilişkilerinde samimi olmalı, kendisi için sevip istediği her şeyi din kardeşi için de arzu etmelidir. Bunu yaparken de empati yaparak hareket etmelidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) ‘‘Sizden biriniz kendisi için sevip istediğini başkaları için de sevip istemedikçe gerçek manada iman etmiş olmaz’’  buyurarak, bu hususun kamil manada iman etmiş olmanın bir gereği olarak nazara vermektedir. Başka bir hadiste ise ‘‘Nefsin için istediğini insanlar için de iste ki (hakiki) müslümanolasın’’ buyurularak, kendimiz için arzuladığımız bir şeyi din kardeşimiz için de arzulama mevzuu, gerçek Müslüman olabilmenin bir şartı olarak nazara verilmektedir. Bu yüzden bir  kardeşimiz bizden görüşümüzü sorarak kendisine yardımcı olmamızı istediğinde, samimi bir tutum takınarak ona yardımcı olmalıyız. Dinimiz de bize bunu emreder. Bir hadis-i şerifinde Peygamber Efendimiz (s.a.v):‘‘Sizden biriniz din kardeşinin aynasıdır. Onda bir eza (kusur) görürse hemen onu gidersin’’  buyurarak, hatalı bir yönünü gördüğümüz bir kardeşimize karşı –kendisi bunun farkında olmasa bile- empatik bir yaklaşımla ona yardımcı olmamız gerektiğini, böyle bir durumda duyarsız kalamayacağımızı vurgulamaktadır.

**Nasihat Eden Kişinin Görüşüne Değer Verilmeli**

Muhatabımızdan nasihat isterken hassasiyet göstermemiz gereken bir diğer husus ise karşımızdaki kişinin görüşüne değer vermedir. Görüş ve fikirlerinin kaale alınmadığı hissine kapılan kişi kendini değersiz hissedeceği için bir daha kimseye düşüncelerini söylemeyecek, kendisinden talep te bulunulsa dahi nasihat etmeyecektir.

      

Ne güzel söyler söz sultanı (s.a.v):  ‘‘İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.’’  İnsanlara faydalı olmanız dileğiyle.. SELAM VE DUA İLE.

Muhit GÖNGÖRMÜŞ( muhit.gongormus@bedirhaber.com )

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.