Televizyonu en iyi yerden gören, üçlü koltuğu kapmış insan mutluluğu diye bir şey var. Çok zor yerlerde, nadir zamanlarda açan çiçeğin cazibesine inat, kucak dolusu yerden bitme papatya tatlılığı var. İç huzuru diye bir şey var; o tabaktaki son lokmayı bir diğerine bıraktığında…Masada kendi döktüğün kırıntıda bile parmaklarınla toplatılan minik sevapların var; var edenin seni sevme sebebi kıldığı…
Çay, simit ve de üçgen peynir dendiğinde, en lüks restaurantlara taş çıkaran ayrı bir damak tadı hazzı var; çayını kapıp gelenlere sorulması gereken… Vee çay…Milli içeçeğimiz olmakla birlikte toparlama özelliği var; hatrının kaç yıla yayıldığının hesabı tutulmaksızın…
Kışın soğuğuna meydan okuyan sıcacık kestane kokusu var mesela caddelere yayılan…Ve üzerine mandalina kabuğu bırakılmış sobanın yaydığı kokudaki huzur…
Hiçbir mutluluk kuzunenin gözüne sürülen patatesi gördüğündeki kadar doğal olamaz.Yeni pişmiş ekmeğin içine koyulan tereyağının kaç kalori aldırır hesabı tutulamaz; dumanı tüterken yanı başınızda…
Yufkanın ızdırabına, katmer aşkına katlanılır mesela…Hiçbir sohbet, uğurlanırken kapı önünde yapılan kadar tat vermez ve konular uzun oturmalar esnasında açılmazken, kapı önünde masaya yatırılır çoğu zaman…
En büyük kavgası” tencerenin dibini ben sıyırcam” cümlesiyle sınırlı insanlar da var biliyorum.Ayrıca bu tencere dibi olayı çocukluktan kalan en güzel hastalık gibi…
Yağmur yağdığında şemsiye açmamak gibi bulunduğu durumun tadını çıkaran insanlar da var;ıslandığına yakınanların aksine…
Parasını denkleştirip,kantinden gazoz simit alan çocuk mutluluğu diye bir şey var;kolaylıkla alabilenlerin anlayamayacağı…
Yokluğun güzel yanları da vardı aslında.Mesela elektriksiz hayat gaz lambası demekti,gaz lambası ise sohbet…Her akşam ezanı,bir anne sesine denk gelirdi.Eve çağırılan her çocuk için,o dakikadan sonra oyun daha bir anlamlı gelirdi.bütün gün oynanan oyun, o on dakikanın verdiği kaçamak tadı vermezdi hiçbir zaman…
İşte bu minik şeylerden mutlu olmak gibi çabası olan insanlar…
Yokluğun tadını çıkaranlar…
Varlık hayali,insan kaybetmeme üzerine kurulu olanlar…
En son çıkan filmi bilmiyor olmayı ,kültür zaafiyeti saymayanlar…
Hayata fark atmaya çalışmak yerine, 1-0 olsun bizim olsun diyenler….
ÖZLENİYORSUNUZ…