Ramazan ayında, oruca niyetlendikten sonra bunu bilerek, sefer gibi bir mazereti olmaksızın bozana kefaret gerekir. Orucun kefareti ise ya bir köle azat etmek, veya iki ay aralıksız oruç tutmak, yahut da altmış fakiri sabah akşam doyurmaktır. Bir hadis-i şerifte yaşanan durum ise bizim için geçerli olmayıp, hususi bir ruhsatı ifade eder:
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a bir adam geldi ve: “Ey Allah’ın Resulü, helâk oldum” dedi.
Aleyhissalâtu vesselâm: “Seni helak eden şey nedir?” diye sorunca: “Oruçlu iken hanımıma temas ettim” dedi:Bunun üzerine Resûlullah’la aralarında şu konuşma geçti: “Azad edecek bir köle bulabilir misin? “Hayır!”
“Üst üste iki ay oruç tutabilir misin?” “Hayır!”
“Altmış fakiri doyurabilir misin?” “Hayır!”
Öyleyse otur! Biz bu minval üzere beklerken, Aleyhissalâtu vesselâm’a içerisinde hurma bulunan bir büyük sepet getirildi. Soru sahibi nerede diyerek adamı aradı. Adam: “Benim! Buradayım!” deyince, Aleyhissalâtu vesselâm: “Şu sepeti al tasadduk et” dedi.
Adam: “Benden fakirine mi? Allah’a yemin ediyorum, Medine’nin şu iki kayalığı arasında benden fakiri yok!” cevabını verdi.
Bunun üzerine Resûlullah güldüler ve: “Öyleyse bunu ehline yedir!” buyurdular. Sitte. (Nesâi hariç)
### Ölü İçin Kefâret
Oruc ve bütün ibadetlerde esas olan, bunların yaşarken yapılmalarıdır. Fakat her ne sebeple olursa olsun, üzerinde oruç borcu olan birisi bunları kaza edemeden vefat ederse, ölünün yakınları bunun yerine şu tavsiyeye uyabilir.
İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kim, üzerinde Ramazan ayının orucu olduğu halde ölecek olursa, (ölünün velisi) her bir gün yerine, bir fakire yiyecek versin.” Tirmizi.