Ölüm yok olmak mıdır?

0

BEĞENDİM

0

ÖLÜM YOKLUK DEĞİL – 1
Allah ve Rasulullah’ı çok seven, itaat eden, Âhiret hayatına inanmış iman sahipleri!
Birçok kimseyi korkutup ürküten, dehşete atan, ismi gibi soğuk ve ürpertici olan ölüm denen bir gerçek var. Herkes ister istemez o geçitten geçmektedir. Ölümle o tatlı bildiği hayat sona eriyor, sevdiklerinden, dostlarından ayrılıyor insan. Güvendiği, bel bağladığı malını, mülkünü, makamını, mevkini bırakıp gidiyor.
Peki, nedir bu ölüm? Rastgele olan, tesadüfen gerçekleşen bir olay mıdır? Ölüm gerçekten her şeyin bitip tükenmesi, zevk ve lezzetlerin sona ermesi midir? Ölüm bir ayrılık mı? Yok olmak mı? Nedir bu ölüm?
Hayatın da ölümün de Allah’ın elinde ve O’nun eseri olduğunu hatırlamak gerekir. Bizi yoktan var edip en güzel organ ve kabiliyetlerle donatıp yeryüzünün efendisi yapan ve yine bizi sayısız nimetlerle besleyip büyüten Allah değil midir?
Böylesine merhametli, şefkatli olan Allah, eğer bir kuluna ölümü tattırıyorsa, kötülük ettiğini kim söyleyebilir? Güzelden gelen güzel değil midir? Peki, kullarını bu derece seven Allah onlara ölümü niçin veriyor? Elbette kötülük için olmaz. Bir âyetinde hayatı da, ölümü de niçin verdiğini şöyle anlatıyor Rabbimiz:
“Mutlak hükümranlık elinde olan Allah, yüceler yücesidir ve O’nun her şeye gücü yeter. O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.” ( Mülk suresi, Âyet 1-2)
Bu ayetten anlaşılıyor ki ölümün yaratılışında ki sır imtihandır. Kim iyi ve güzel işler yapacak, kim kötü işler yapacak belli olacak. Tıpkı bir öğretmenin çalışkan ve tembel öğrenciyi ayırt etmek için yazılı ve sözlü imtihan yaptığı gibi.
O halde ölüm hayat vazifesinden bir terhistir. Kulluk vazifesini bitirenler, gider yerlerine yenileri gelir. Ölüm bir yer değiştirmedir. Daha mutlu, daha güzel, daha şaşaalı bir hayata geçiştir. Dünyanın bin bir türlü sıkıntı ve ısdıraplarından kurtuluştur.
Ölüm dünya zindanından, cennet bahçesine geçiştir. İman diploması ile hayat okulunu bitirenler, bu dünyada çektikleri çile ve sıkıntıların mükâfatını almaya gideceklerdir.
O mükâfat yeri öylesine güzeldir ki, bu dünya bütün güzelliğine rağmen onun yanında zindan gibi kalır.
Ebedi saadete, Allah’ın huzuruna bir davettir ölüm. Başta Hazreti Peygamberimiz (s.a.v.) olmak üzere bütün peygamberlere, evliyaya, Allah’ın sevgili kullarına, Âhirete göç etmiş olan dost ve sevdiklerimize bir kavuşmadır.
Küçük bir tohum bile toprak altına girmekle yok olmuyor, yeni bir hayatı netice veriyor. İnsan gibi üstün bir yaratık da toprak altına girmekle elbette yok olmayacak, geçici bir süre kaldıktan sonra ebedi hayata geçecektir.
Hayatı sevimli kıldığı gibi ölümü de sevimli kılan Rabbimize sonsuz hamdolsun.

Mustafa Lüy