35,5587$% 0.34
36,6352€% 0.03
43,5099£% 0.18
3.101,09%0,26
2.713,91%-0,05
9.866,73%1,30
Hz. Peygamber’in (s.a.s.), Bedir Savaşı’nda müşrik ölülerine seslendiği, onlarla konuştuğu ve onların kendisini duyduklarını haber verdiği sahih hadislerle sabittir:
يَا أَهْلَ بَدْرٍ! كَانَ مَا وَعَدَ رَبُّكُمْ حَقًّا؟
“Ya Ahle Bedir! Kâna Me Ma Vâdu Rabbukum Hakkâ?”
“Ey Bedir halkı! Rabbinizin size vaat ettiğini hak olarak buldunuz mu?” (Buhârî, Cenâiz, 86 [1370]; Müslim, Cenâiz, 9 [921]).
Bu ifade, Bedir Ehli’ne yönelik bir hitap olarak kullanılan anlamlı bir cümledir. Peygamberimiz (s.a.s.), bu tür ifadeleri Bedir Savaşı’nda bu ifadeleri müşrik ölülerine hitaben kullanmıştır.
Bu olay, ölülerin bazı durumlarda yaşayanların kendilerine yönelik hitaplarını duyabildiklerini ortaya koymaktadır.
Hz. Peygamber (s.a.s.), kabir ziyaretinde bulunanların, orada medfun bulunan ölülere selâm vermelerini tavsiye etmiş, kendisi de Baki’ kabristanına giderek medfun bulunanlara selâm vermiştir:
السَّلَامُ عَلَيْكُمْ أَهْلَ الدِّيَارِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُسْلِمِينَ، وَإِنَّا إِنْ شَاءَ اللَّهُ بِكُمْ لاحِقُونَ
“Esselâmu aleyküm ey mümin ve Müslüman diyârının sakinleri! İnşallah biz de size katılacağız.” (Müslim, Cenâiz, 102 [974]).
Bu uygulama, ölülerle iletişim kurmanın İslam’da bir saygı göstergesi ve gelenek olarak devam ettiğini gösterir.
Hz. Peygamber’in (s.a.s.), Bedir Savaşı’nda müşrik ölülerine seslendiği, onlarla konuştuğu ve onların kendisini duyduklarını haber verdiği bilinmektedir:
أَلَيْسَ قَدْ وَجَدْتُمْ مَا وَعَدَ رَبُّكُمْ حَقًّا؟
“Rabbinizin size vaadini gerçek buldunuz mu?” diye sormuştur. (Buhârî, Cenâiz, 86 [1370]; Müslim, Cenâiz, 9 [921])
Ayrıca, Hz. Peygamber’in kabir ziyaretinde bulunanların orada medfun bulunan ölülere selâm vermelerini tavsiye ettiği, kendisinin de Baki’ kabristanına giderek medfun olanlara selâm verdiği sabittir (Müslim, Cenâiz, 102 [974]).
Hz. Peygamber (s.a.s.), yaşayanların yaptıkları amellerin, ölmüş akraba ve yakınlarına gösterileceğini bildirmiştir. Rivâyete göre, ölüler, bu amellerden memnuniyet veya üzüntü duyarlar:
تُعْرَضُ عَلَى الْمَيِّتِ أَعْمَالُ أَهْلِهِ فَإِنْ كَانَتْ خَيْرًا فَرِحَ، وَإِنْ كَانَتْ شَرًّا حَزِنَ
“Ölüye, ailesinin amelleri sunulur. Eğer iyi bir amel görürse sevinir, kötü bir amel görürse üzülür.” (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-kebîr, 4/129 [3887]).
Bu hadis, yaşayanların davranışlarının ölülerle manevi bir bağlantı oluşturduğunu ifade eder.
Bazı İslam âlimleri, bu hadislere dayanarak, ölülerin hayatta olanların hâllerinden Allah’ın izin verdiği ölçüde haberdar olabileceklerini ifade etmişlerdir. Bu anlayış, İslam’ın kabir hayatı ve ahiret inancı bağlamında ölülerle yaşayanlar arasında bir bağ kurduğunu vurgulamaktadır.
Rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s.), dünyada yaşayanların yapmış oldukları amellerin ölmüş akraba ve yakınlarına gösterileceğini belirtmiştir:
وَإِنَّ الْمَيِّتَ لَيَفْرَحُ بِصَالِحِ عَمَلِ وَلَدِهِ بَعْدَهُ
“Ölmüş olan kişi, çocuğunun salih amelinden dolayı sevinir.” (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-kebîr, 4/129 [3887])
Bazı İslam âlimleri, bu hadislere dayanarak ölülerin hayatta olanların hâllerinden Allah’ın izin verdiği ölçüde haberdar olabileceğini ifade etmişlerdir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.