DOLAR

35,5435$% 0.28

EURO

36,6473% 0.01

STERLİN

43,5426£% 0.17

GRAM ALTIN

3.100,09%0,27

ONS

2.713,92%-0,01

BİST100

9.866,73%1,30

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
a

MEDİNE YOLLARINDA BİR DR. ABLA..

MEDİNE YOLLARINDA BİR DR. ABLA..
0

BEĞENDİM

ÖNCÜ BABANIN ÖRNEK KIZI

MEDİNE SEVDALISI BİR DOKTOR/AYŞE HÜMEYRA ÖKTEN

Doğumu: 1925 İstanbul

Vefatı: 2020 Medine

 “Her eve bir anne ama yedi mahalleye bir doktor lazım. İşte o doktor ben olayım.” düşüncesiyle insanlığa adanan bir ömür…

Babasının Rahlesinde Eğitim Alan Bahtiyar Çocuk

Ayşe Hümeyra, disiplinli olmayı ailesinden öğrenmişti. Babası evlatlarına özel olarak eğitim veriyordu. Aile için bir program yapmıştı; çocuklar mektepten gelir, bir saat oynar, dinlenir, saat beşten yedi buçuğa kadar ders çalışır, yedi buçukta yemek yerdi. Yemekten sonra çocukların sınavları yoksa bütün aileyi toplar, tarihi ve dini konularda sohbet ederdi. Evlatları özellikle dinî bilgilerini bu sohbetlerde öğrendi.

Hümeyra Hanım zekâ, hafıza, doğruluk, Allah yolunda çalışma aşkı ve disiplinini babasından almıştı. Annesi evde çocukların eğitimine katkıda bulunurdu. İki kız kardeş Kur’an’ı annelerinden öğrendi.

Kız çocukları da dahil bütün çocuklar üniversite eğitimi almış ve branş olarak da pozitif bilimleri seçmişlerdi. Bu hususta babanın tavsiyesi, ileri görüşlülüğü, çocuklarını yetiştirme gayreti etkili olmuştu. Celâlettin Hoca, arkadaşlarının muhalefetine rağmen kızlarının üniversite eğitimi almasına destek olmuştu. Bu itibarla çocuklarının hem dindar hem de sosyal itibarı yüksek bir mesleğe sahip olarak toplumsal hayatta yer almalarını sağlamıştı. 

Her Zaman Dua Eden Bir Aile

Dr. Ökten’e; “Babanız, anneniz size nasıl dua ederdi, hatırlıyor musunuz?” diye sorulduğunda şunları anlatır: “Annem, babam benden çok memnundu. Anneciğim yumuşak huylu, sabırlı, becerikli, zeki, anlayışlı bir hanımefendi idi. Tatlı sözlü, güler yüzlü idi. Bizim rahatımız, derslerimize güzel çalışmamız için hiçbir fedakârlıktan kaçınmazdı. Biz istediğimiz şeyi annemize söylerdik, o da babamıza bildirirdi. Babam kitabını okur, çalışmalarını yaparken hizmete ihtiyacı olur; gazetesini, kalemini, kitabını, mendilini, bazen de suyunu isterdi.”

İstediği bir şeyi götürdüğümde “Dur şimdi içimden geldi, sana dua edeceğim” derdi. “Baba işim var, duayı sonraya bıraksak” deyince o devam eder; “Dünyan ve ahiretin mamur olsun” diye dua ederdi. Anneannem “Allah ömür bereketi versin” derdi. Hastalarım da bana “Ayağın Kâbe’ye varsın.” diye dua ederdi. Hümeyra Ökten bunları “Elhamdülillah, hepsi de oldu.” diye anlatır.

Zeki ve Hedefleri Olan Bir Genç

İlkokul çağlarında zekâsı ile öğretmenlerinin dikkatini çekmişti. İlkokul birinci sınıftan tıbbiyenin sonuna kadar hep okul birincisi olmuştu. Okul müdürünün bir işi olduğunda Ayşe Hümeyra’ya öğrencilerin sorumluluğunu verir, günün konusunu ona anlattırırdı.

Erkek kardeşinin hastalanıp vefat etmesi üzerine doktor olmaya karar verdi. Tahsilini İstanbul Çapa Tıp Fakültesinde tamamladı.

Babasının katıldığı ilim halkalarının içinde büyümüştü. Hocalarına karşı hürmetli bir insandı. Muhitinde ilmiyle meşhur birçok hoca vardı. Abdulhakim Arvasi, Babanzade Naim ve Mehmet Akif de aile dostlarındandı. Babasının çevresinde yer alan Zahid Kotku, Ahmed Naim, Ali Ayni, Mahir İz ve Nurettin Topçu gibi pek çok önemli ismin bilgisinden istifade etti.

Namazını Aksatmayan Bir Öğrenci

Öğrencilik döneminde, inandığı değerleri yaşamak için zorlu bir süreçten geçti. Fakülteye devam ettiği yıllarda hocalarla, tesettürlü olanlarla, ibadet edenlerle dalga geçildiğine şahit olmuştu. Arkadaşları dindar görünenleri ikinci sınıf insan olarak değerlendirirdi. Buna rağmen Çapa Tıp Fakültesinde okurken, namazlarını hiç kaçırmamıştı. Namaz vakitlerinin dışında civardaki mescitler kilitlendiği için açık mescit bulmakta zorlandığı çok olmuştu. Hatta namazlarını pek kimsenin uğramadığı kütüphanenin kuytu bir köşesinde kılmak durumunda kalmıştı. Bir dönem namaz kılmak için eve gitmek durumunda kaldı. “Onun için yürümeye çok alıştım ve sağlığımı buna borçluyum” sözleriyle o yıllardan kalan izleri anlatmıştı.

Gençlik yıllarında, öğretmenler arasında kelimelerin Türkçeye uygun olması için gösterilen çabalar o kadar ifrat noktasına varmıştı ki, imambayıldı için “içi geçmiş dinsel kişi yemeği” diye yazılır olmuştu. İstanbul’da yıllarca ondan başka tesettürlü doktor da yoktu.

Hümeyra Ökten çocukluğunda ezanın Türkçe okunduğu yılları hüzünle hatırlardı. Tam 18 yıl süren yasağın ardından 1950 yılı Ramazan ayında Arapça ezan okuma yasağı kalkmış, ilk teravih namazından önce Arapça ezan okunmuş, herkes sevinçten ağlamıştı. Gördüğü bu manzaraya hayran olduğunu ve yıllar sonra bile bu sahnenin gözlerinin önünden gitmediğini anlatmıştı.

Hocalarının Doktoru, Hemşirelerin Ablası

Ayşe Hümeyra Hanım birçok âlim, devlet adamı ve hocalarının doktorluğunu yaptı. Hatta bir hocasının doktorlar tarafından anlaşılmayan rahatsızlığının teşhisini o koymuştu.

Meşhur bir doktorun, hastalanan hocasına koyduğu mide rahatsızlığı teşhisinin yanlış olduğunu, hastalığın safra kesesinden kaynaklandığını anlamıştı. Onun vesilesiyle sağlığına kavuşan hocası, vefat edinceye kadar Ökten’in peşini bırakmamıştı. O kadar ki, her işini ona danışmaya başlamıştı. Bir başka hocasının da eşini her ay muayene ediyordu. Bu örnek davranışı, hocalarının ona güveninin ve onun hocalarına vefasının göstergesiydi.

Hastalarıyla yakından ilgilenen Dr. Ökten, onların hayatında derin izler bırakmıştı. Öyle ki; bazı hastaları çocuklarına Hümeyra adı verir, bu durumu doktor hanımla paylaşırlardı. O, hemşirelere de abla gibi davranırdı. 

Şifa Bulmaları İçin Hastalarına Dua Eden Doktor

Mesleğini çok severek yapan bir doktordu. Hastaneye gittiğinde öncelikli olarak her hastayı muhakkak dolaşır, şikâyetlerini öğrenirdi. Hastaları ona itimat ettiği için aynı ilacı başka doktor verdiğinde iyileşmeyen hastalar, Dr. Hümeyra’nın elinden ilacı alınca iyileşirdi. Bu durumu Hümeyra Hanım’ın doktor arkadaşı şaşkınlıkla ifade etmişti. “Doktorun gözlerindeki bakış bile insanı tedavi eder.” demişti Hümeyra Hanım.

Hastalarının başında onlara belli etmeden dua ederdi. Vefat eden hastaları götüren görevlilere cenazeyi sarsmadan, incitmeden, hırpalamadan yavaş yavaş götürmelerini söylerdi.  Şefkatli yaklaşımını gören hastalar ona: “Keşke senin nöbetinde vefat etsek!” derlerdi. Zira o sadece kendi hastalarına değil bütün hastalara merhametle muamele ederdi.

Fedakâr Bir Doktor, İçten Bir Dost

Tedavi ettiği hastalar onun alakasını görünce candan birer dost olurlardı. Hastalara hizmet etmekten tarif edilemez bir mutluluk duyardı. Ne kadar çok hastaya hizmet ederse mutluluğu bir o kadar artardı. Hicazın o sıcak havasında bile hastalarına hizmet etmekten geri durmazdı.

Onun mesleğindeki başarısını bilenler, doktor olarak görevli gitmediği yıllarda bile hastalarını yanına götürürdü. Bu nedenle hacılara çok fazla yardım etme imkânı oldu.

Babadan Evlada Geçen Peygamber Sevdası

Hacca gidebilmek için hastalarından dua isterdi. Hicaz özlemi ve Peygamber sevgisi hiç şüphesiz babasından geliyordu. Babası: “Saçım kadar canım olsa hepsini Resûlullah için feda ederim” derdi. Babasıyla sabah akşam sofrada hep Medine’yi konuşur olmuşlardı.

Peygamber beldesi Medine, hacca ilk gittiğinde onu çok etkilemiş, mübarek beldelerde bulunmanın heyecanını yürekten yaşamıştı.

Hümeyra Hanım, anne babası hayattayken yılda iki kere Arabistan’a gider, Arabistan’a gittiğinde muayenehanesini kapatırdı.

1953’te Başlayan Kutsal Yolculuk

1950’den önce ülkemizden hacca gidişler kapalıydı. Dr. Ökten, sekiz kişiden oluşan ekipte görevli tek kadın doktor olarak Kızılay ile ilk defa hacca gitti. Hac yolculuğu için bindikleri vapurda görevli olan bir doktor bulunduğu halde kadın hacıları gönüllü olarak muayene etti.  Vapurda bin kişi bulunuyordu. Yolculuk esnasında hacılara çok fedakârca hizmet ettiği için onun hakkında duyulan memnuniyet dilden dile aktarılmıştı. Hatta dayısı bir gün Beyazıt kahvesinde otururken ondan bahsettiklerini duymuştu.

İlk hac yolculuğu ağustos ayına denk gelmesine rağmen sıcağa aldırmadan Arafat’ta hastalarla ilgilenmeye çalışır; “Burası hizmet yeri, oturmak olmaz” derdi. Buz torbasını gazlı bezlerle başının üstüne bağlayarak hastaları muayene etmek için çadır çadır dolaşırdı.

Kabul Edilen İçten Bir Dua

İlk hac görevinde şöyle dua etmişti Dr. Ökten: “Ya Rabbi! Ben her sene hacca geleyim ve hacılara hizmet edeyim!” Rabbi onun duasını kabul etti ve o yıldan sonra her sene hacca gitti, Arafat’ta hacılara hizmet etme şerefine nail oldu.

1959 senesinde Suudi Arabistan’da oturma izni aldı. Her yıl 3 ayları ve hac mevsimini Hicaz’da geçirdi ve her milletten hastaya baktı. Hayatının elli küsur yılını İstanbul Medine arasında, senede en az iki defa gidip gelerek geçirdi. İlerleyen yıllarda senenin yarısını ülkemizde yarısını kutsal topraklarda geçirirdi.

Evi yakın olduğu için beş vakit namazını Kâbe’de kılardı. Harem-i Şerifin minarelerinin gölgesi evlerine düşerdi. Harem genişletilip evleri yıkılınca Kâbe’ye uzaklığı 45 dakika olan bir eve taşınmak zorunda kaldı. Bu şartlarda bile akşam ve yatsı namazlarını Mescid-i Haramda kılardı.

Dünyada Bağlandığı En Büyük Sevgi

Hümeyra Hanım için Allah ve Resûlü’nün sevgisi her sevginin üstündeydi. İstanbul doğduğu, büyüdüğü ve anne babasının yaşadığı şehir, Medine bir daha kopmamak üzere bağlandığı yerdi. Hayatının merkezinde Medine vardı. O kadar ki, oradan alıkoyacak hiçbir şeyi kendine yaklaştırmazdı. Hac sevdasını ve özlemini şöyle anlatmıştı: “Mekke’ye gitmezsem yaşayamam sanır, oturma hakkını kaybedeceğim diye ödüm kopardı.”“Beni bu yola annem babam teşvik etti ama ben ölçüyü kaçırdım, çok bağlandım.”

 Annesi o kadar anlayışlıydı ki çok kalmamak şartıyla onun Hicaz’a gitmesine izin verirdi. “Kızım artık gitmesen, çok gittin geldin.” Dediğinde Hümeyra Hanım ona: “Anneciğim, hayatta bağlandığım tek yer orası, oradan koparsam hasta olur, yıkılırım” diye cevap verirdi.

Annesi ve babasıyla 1956 yılında hacca gitmişti. Sonraki yıllarda annesinin rahatsızlığı nedeniyle kendisiyle gelemediğini büyük bir üzüntüyle anlatır:  “Keşke annemi gel diye teşvik etseydim, diyorum. Orada onu rahat ettiremeyeceğimi düşündüm. Annem (hastalandığında) yüz ifademden Arabistan’a gidemeyeceğim diye üzüldüğümü sanmıştı; “Hiç merak etme Hümeyra, sen gidersin, bana burada bakarlar.” dedi. Ben “Anneciğim o nasıl söz! Bu halde haccı nasıl düşünürüm!” dedim. Ama annem o vaziyette haccımı düşünüyordu. Bunları hatırlayınca çok üzülüyorum. Anneciğimin hakkını nasıl öderim.”

Ailesi ayrılığa dayanamıyordu. Fakat kızlarının Hicaz sevdasını bildiklerinden olsa gerek başka bir ülkede yaşamasına engel olmuyorlardı. Dr. Ökten, ailesinin bu konudaki fedakârlığını şu cümlelerle ifade etmişti: “Ailem üzüntüsünü bana hiç belli etmezdi. Bilakis seviniyormuş gibi yaparlardı. Hâlbuki babam da çok üzülürmüş. Vefatından sonra dayım söyledi. Babamın bu kadar üzüldüğünü görünce; “O zaman göndermeseydiniz gitmezdi” demiş. Babam da: “O kadar üzülürdü ki göndermemeyi düşünemezdik.” diyerek karşılık vermiş.” Hümeyra Ökten bu durumu yıllar sonra bile gözyaşları içinde anlatırdı.

Ömrünün son yıllarında İstanbul’a da gidemez oldu ve yılın tüm aylarını orada geçirmeye başladı. Zamanın zor şartlarına rağmen çölleri aşıp her yıl Hicaz yollarında buluyordu kendisini. Türkiye’den giden hanımların hac ve umre ibadetlerini yapmalarına yardım ediyordu. Hacılar hastalandığında ailelerinden biri gibi onlara refakatçi oluyordu.

Yüzbinlerce insanın hayır duasını alan Ökten, 30 Ağustos 2020’de hayata veda etti. Covid-19 nedeniyle cenazesine ailesinden kimse katılamadı. Çok sevdiği Medine’de, Sevgili Peygamberinin komşusu olma şerefine erdi. “Medine Sevdalısı Doktor Bir Hanım” olarak iz bırakan insanlar arasında yerini aldı.

Ayşe Hümeyra Ökten’in Dualarından Bir Kesit

Ya Rabbi! Akıllı, sağlıklı, ibadet dolu, izzetli bir hayat, son nefesimize kadar kendi hizmetimizi rahatlıkla tertemiz yapabilme gücü ver. Beş vakit namazımızı erkânıyla kılabilmeyi ve kendi aldığım abdestle iman-ı kâmille göçmeyi nasip eyle.

KABUL OLAN DUA;

Çekmeden, çektirmeden, utanılacak, acınacak durumlara düşmeden Resûlullah’ın (s.a.s) cemâl-i şerifini göre göre, rahatlıkla kelime-i şehadet getire getire son nefesimi iman-ı kâmille Medine’de teslim etmeyi nasip eyle…

Kaynaklar:

Bir Neslin Öncüsü Celâl Hoca, Hüseyin Yorulmaz, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.

Ayşe Hümeyra Ökten, Dindar Bir Doktor Hanım, Söyleşi, Nevin Meriç, Timaş Yayınları.

TDV İslâm Ansiklopedisi, Celâl Hoca Maddesi.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.