Bingöl’ün Genç ilçesi Çaytepe beldesinde 1947’de doğdu. İlköğreniminden sonra babası Molla Abdullah’ın yanında bir süre fıkıh dersi gördü. Daha sonra ağabeyleri molla Abdürrahim ve Molla Sıddık’ın yanında medrese ilimlerini okudu. Orta öğrenimini Diyarbakır İHL’nde tamamladı. İHL’nden mezun olduktan sonra Seyda Molla Halit ve Solhan’a bağlı Hazarşah köyündeki Seyda Molla İhsan’ın yanında ilmini tamamladı.
Kısa bir süreliğine Karlıova’ya bağlı Hacılar köyünde Seyda Molla Azizin yanında da ders gördü. 1972 yılında İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünden mezun oldu. Ordan Bingöl’e Vaiz olarak atanır, oradan Lice İlçe Müftüsü olarak atanır.
Lice depreminde ilçe müftüsüdür. Burada iki çocuğunu kaybeder. Deprem sonrası Ankara Altındağ’a İlçe Müftüsü olarak atanır. Keçiören, Etimesgut ve İstanbul Sarıyer’de 30 yıllık müftülük hayatını tamamlar. Resmi görevin yanı sıra 20 yıl süre ile değişik radyo ve TV’lerde Fıkıh ile ilgili program yapar.
Hocaefendi emekli olmasına rağmen halen programlar yapıyor ve haftada 3 gün fıkıh dersleri veriyor. 4 mezhebin fıkhına üst seviyede vakıf olan ve iyi derecede Arapça bilen Hasip ASUTAY Hocaefendi’nin çoğu fıkıh ve ilmihal alanında olmak üzere basılmış 20 adet kitabı bulunmaktadır.
Görev yaptığı her yer de ilk olarak imamlara fıkıh dersleri başlatır. Onlarla beşeri diyaloglarını çok iyi tutar. Denetlemeye gelen müfettişlerden biri “hocam hiç mi sorun yok” diye sorunca, diğeri; “burası hocalık ve talebelik yeridir, Müftülük böyle olunca ne problem olur” diye cevap verir.
Ankara’ya ilk geldiğinde Şafii kelimesinin kullanılmadığını ifade eden Hocaefendi çevresindekileri yavaş yavaş mezkur mezhebe alıştırdığını söylüyor. Şafii Fıkhının anlaşılmasına bulunduğu katkılardan dolayı ‘fıkhı Ankara’ya getiren kişi’ olarak adlandırılır.
Ehlisünnet anlayışının yılmaz savunucusu olan Hasip Hocaefendi dinde yeri olmayan anlayışlar ve yanlış fetvalarla canla başla mücadele eder. O dönemin hocaları ile yaşadığı tartışmalar ve verdiği cevaplar ile efsaneleşir.
Abdülaziz Bayındır ile bayanların Müslüman olmayan erkekler ile evlenmesine verdiği cevaz ve teravih namazlarının olmadığına dair verilen fetvaları ile epey uğraşır. Onu ikna edemez ama daha fazla insanın ona inanmasını engeller.
Bayraktar Bayraklı’nın Hac’da ‘şeytan taşlama yoktur’ Fetvasına verdiği “Bu fetvandan şeytan azami derecede memnun oluyor, şeytanı çok sevindiriyor, bana inanmıyorsan şeytana sor” diye verdiği cevap dillere destan olur.
Ankara’da görev yaparken bir ayağı da sürekli İlahiyat Fakültesi’ndedir. Prof. Hüseyin ATAY’ın toplumda huzursuzluk oluşturan fetvalarını duyunca hemen oraya gider. Binada Prof. Mehmet AYDIN ile karşılaşır. Durumu anlatıp Hüseyin Hocanın odasını sorar. Prof. Mehmet AYDIN onu alır odaya götürür. Prof. Sait YAZICIOĞLU’da oradadır.
“Sana söylediklerini çürütecek isminin önünde apoleti olmayan ama Ankara’da bulamayacağın kadar alim bir hoca getirdim” der. “O bildiğin Müftüler gibi değil. Ciddi bir alim, mahcup olabilirsin” diyerek uyarır.
Prof. Hüseyin hocanın anlattıklarına “birkaç hikaye ile beni ikna edeceğini zannediyorsan yanılıyorsun” diyerek “beklediğimden daha zayıf bir rakip çıktın der” ve savunduğu görüşleri muhkem delillerle anlatır. Çıkışta Prof. M. Aydın; “Hocam hocayı öyle mahcup ettin ki sadece anlattıklarından bir kitap yazılabilir” der. Prof. A. AKBULUT ile yaptığı tartışmalar sonucu Akaid kitabı yazar.
O dönem Ankara İlahiyat hocalarının korkulu rüyası olur. “Hocalar beni yazar yaptı. Onlara anlatamadığım konuları kitaplarla insanlara ulaştırdım” diyor. Yayımlanmış 15 kitabı bulunan Emekli Müftü Hasip ASUTAY halen fıkıh dersleri veriyor.
İlmin izzetini muhafaza eden doğru bildiği konuları söylemekten çekinmeyen Hocamıza sağlık ve uzun bir ömür diliyor yaşantısı ve mücadelesinin tüm hocalara örnek olmasını diliyoruz.

Almanya vize başvuru Amaçları