Vatani görevini yapmak üzere ailesinden uzak diyarlara giden gencecik bir yürek. Hep heyecanla çarpan. Gurur dolu duygularla dolup taşan. Özleyen ve özlenen… Gözyaşları yalnızlığına yarenlik eden. Kendi gibi kocaman yüreklerle tek amaç için biraraya gelen. O yürektir eri şehit, Mehmet’i Mehmetçik yapan. O yürektir kendisine emanet olan canlar için gece gündüz çırpınan ve gerekir seyerinden çıkan. O yürektir kanının son damlasına kadar sahip olduğu değerler için savaşan. Herkes uyurken, kimseciklerden çıt çıkmazken o yürektir elinde silahı gözünde nuru olan. Bir erin milletine sahip çıkışıdır nöbeti. Uyumak için ısrarla bekleyen göz kapaklarına karşı direnip korkuya geçit vermeyen bekleyişidir. Düşman saflarındaki en küçük bir hareketliliği görüp duymak için dört açılmış gözleri ve kulakları vardır onun. Çünkü düşman gelip sınıra dayanmıştır artık. Tek bir açık aramaktadır gelip tahta kurulmak için. Tek bir uyuyan göz, sağır kesilmiş bir kulak aramaktadır sınırı geçmek için. Bitip tükenmeyen nefreti ile birlikte askerin nöbetiyle nöbet tutar o da. Düşman uyumaz. Hiç uyumamıştır ve uyumayacaktır da.

Mümin bu dünyaya kendi imanını korumak için gönderilen bir askerdir. Kendi ve bütün insanlığın imanını… Nasıl herkes babasının memleketini kendi memleketi saymıştır öylede bütün insanlığın babası olan Hz. Adem’in geldiği yer yani cennettir asıl memleketi. O memleketin özlemi ile yola çıkmıştır, geri döneceği günü iple çekerek… Geldiği bu vazife yerinde nice işler beklemektedir onu. Nice savaşlar, nice dik duruşlar… Namazı da nöbetidir onun. Gözünü kulağını dört açıp elindeki ihlas silahıyla tuttuğu nöbeti… Nöbet aksarsa ya da gecikirse haram denilen düşmanın sınırların içine girmesi an meseledir. Rabbim uzak etsin.

Destanlarla anlatılan namaz vakalarımız vardır bizim. Her dinlediğimizde tüylerimizi diken diken edip iliklerimize kadar işleyen. Savaşın ortasında yarı yarıya nöbetleşe kılınan namaza sahip bir ordumuz vardır. Ya da sırtındaki hançerin hissetmeyeceği gerekçesiyle namazdayken çıkarılmasını isteyen müminlerimiz. Allahu ekber dediğinde karşısına Kabe’nin getirildiği zatlara şahitlik etmiştir bu yeryüzü.

Gel gör ki nöbet aksamış, surlar çoktan düşmanlara teslim edilmiştir. Ah imanımız! Bir gün karşımıza dikilip nöbetini tutmadık diye bize hesap soracak olan imanımız! Neden gözünü açmadın diye yakamıza sarılacak imanımız! Haramın kendisini fethetmesine aldırmadığımız için canımızı yakacak olan imanımız!

Almanya vize başvuru Amaçları

Musalla taşımıza henüz yatırılmamışken, dünyanın sonu hala gelmemişken, sura henüz üflenmemişken kendimize gelmek için hala vakit var demektir. Haram denilen düşmanı iman denilen vazife yurdundan çıkarmak için tutulması gereken nöbetler var demektir. Uyku diye yalvaran göz kapaklarına aldırmadan kılınması gereken namazlar var demektir. Akıtılması gereken gözyaşları var demektir. Secdeden kalkmaması gereken başlar var demektir. Havaya kalkması gereken eller var demektir. Sızlaması gereken vicdanlara ihtiyaç var demektir.

Duamız bir askerinkiyle aynıdır şimdi. Nöbeti başındayken, verilen emanetin şu bedenden alınması…