DOLAR

38,4292$% 0.2

EURO

43,8350% -0.02

STERLİN

51,3195£% -0.01

GRAM ALTIN

4.099,20%-0,71

ONS

3.318,98%-0,90

BİST100

9.432,55%-0,61

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul KAPALI 13°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
a

Nefsin Tahakkümüne Karşı Oruç…

İnsan bedeni, tıpkı bir makine gibi, dengeli ve ölçülü bir şekilde beslenmeye ihtiyaç duyar. Aşırı ve düzensiz yemek, hem fizyolojik hem de ruhsal dengeyi bozar. Bu yüzden tıp dünyası, sağlıklı bir yaşam için belirli perhizleri tavsiye eder. Ancak insanın sadece bedeni değil, ruhu da bir perhize muhtaçtır. Ruhun ve nefsin dizginlenmesi için de hikmetli bir eğitim gereklidir. İşte oruç, bu eğitimin en önemli araçlarından biridir.

Nefsin Tahakkümüne Karşı Oruç…
0

BEĞENDİM

Bu makalede sekizinci nüktenin aslı ve kısa açıklaması var…

SEKİZİNCİ NÜKTE

Ramazan-ı Şerif, insanın hayat-ı şahsiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:

İnsana en mühim bir ilâç nev’inden maddî ve mânevî bir perhizdir. Ve tıbben bir hımyedir ki, insanın nefsi yemek, içmek hususunda keyfemâyeşâ hareket ettikçe, hem şahsın maddî hayatına tıbben zarar verdiği gibi, hem helâl-haram demeyip rast gelen şeye saldırmak, adeta mânevî hayatını da zehirler. Daha kalbe ve ruha itaat etmek, o nefse güç gelir, serkeşâne dizginini eline alır. Daha insan ona binemez; o insana biner.

Ramazan-ı Şerifte, oruç vasıtasıyla bir nevi perhize alışır, riyazete çalışır ve emir dinlemeyi öğrenir. Biçare zayıf mideye de, hazımdan evvel yemek yemek üzerine doldurmakla hastalıkları celb etmez. Ve emir vasıtasıyla helâli terk ettiği cihetle, haramdan çekinmek için akıl ve şeriattan gelen emri dinlemeye kàbiliyet peydâ eder. Hayat-ı mâneviyeyi bozmamaya çalışır.

Hem insanın ekseriyet-i mutlakası açlığa çok defa müptelâ olur. Sabır ve tahammül için bir idman veren açlık, riyazete muhtaçtır. Ramazan-ı Şerifteki oruç, on beş saat, sahursuz ise yirmi dört saat devam eden bir müddet-i açlığa sabır ve tahammül ve bir riyazettir ve bir idmandır. Demek, beşerin musibetini ikileştiren sabırsızlığın ve tahammülsüzlüğün bir ilâcı da oruçtur.

Hem o mide fabrikasının çok hademeleri var. Hem onunla alâkadar çok cihazat-ı insaniye var. Nefis, eğer muvakkat bir ayın gündüz zamanında tatil-i eşgal etmezse, o fabrikanın hademelerinin ve o cihazatın hususî ibadetlerini onlara unutturur, kendiyle meşgul eder, tahakkümü altında bırakır. O sair cihazat-ı insaniyeyi de, o mânevî fabrika çarklarının gürültüsü ve dumanlarıyla müşevveş eder. Nazar-ı dikkatlerini daima kendine celb eder. Ulvî vazifelerini muvakkaten unutturur. Ondandır ki, eskiden beri çok ehl-i velâyet, tekemmül için riyazete, az yemek ve içmeye kendilerini alıştırmışlar.

Fakat Ramazan-ı Şerif orucuyla o fabrikanın hademeleri anlarlar ki, sırf o fabrika için yaratılmamışlar. Ve sair cihazat, o fabrikanın süflî eğlencelerine bedel, Ramazan-ı Şerifte melekî ve ruhanî eğlencelerde telezzüz ederler, nazarlarını onlara dikerler. Onun içindir ki, Ramazan-ı Şerifte mü’minler derecâtına göre ayrı ayrı nurlara, feyizlere, mânevî sürurlara mazhar oluyorlar. Kalb ve ruh, akıl, sır gibi letâifin o mübarek ayda oruç vasıtasıyla çok terakkiyat ve tefeyyüzleri vardır. Midenin ağlamasına rağmen, onlar mâsumâne gülüyorlar.

Şimdi kısaca sekizinci nüktenin izahını yapalım:

Ramazan ve İnsan Hayatındaki Hikmetleri

İnsana Maddî ve Mânevî Bir Perhiz
Ramazan-ı Şerif, insanın şahsî hayatına bakan yönüyle pek çok hikmeti içinde barındırır. Bu hikmetlerden biri de insana hem maddî hem de mânevî bir perhiz sunmasıdır. Oruç, insan için tıbbî bir diyet niteliğindedir. Nefis, yemek ve içmek hususunda sınır tanımadan hareket ettikçe, hem beden sağlığına zarar verir hem de mânevî hayatını tehlikeye atarak helâl-haram ayrımı gözetmeden hareket etmeye meyleder. Bu da insanın kalbini ve ruhunu baskı altına alarak, nefsi dizginlemek yerine onu serkeşleştirir.

Oruç, Nefsi Terbiye Eden Bir Eğitimdir
Ramazan-ı Şerif’te tutulan oruç, insanı perhize alıştırarak nefsi disipline eder ve emir dinlemeyi öğretir. Ayrıca, mideyi aşırı yüklemenin sebep olduğu hastalıklardan koruyarak sağlığı muhafaza eder. Helâl olan şeyleri bile Allah’ın emriyle terk eden insan, haramlardan kaçınma konusunda daha hassas bir bilinç geliştirir ve mânevî hayatına zarar vermemeye özen gösterir.

Oruç, Sabır ve Tahammül Kazandırır
İnsanların büyük bir çoğunluğu hayatlarının belirli dönemlerinde açlıkla imtihan edilir. Sabır ve tahammül gerektiren bu hâle karşı en iyi idman, oruçla kazanılır. Ramazan-ı Şerif’teki uzun saatler süren açlık, insana sabır ve tahammül gücü kazandırarak, dünya musibetlerine karşı dayanıklı olmasını sağlar.

Nefsin Tahakkümüne Karşı Oruç
İnsanın midesi, âdeta bir fabrika gibi çalışır ve onunla ilgilenen birçok organ ve duygu vardır. Eğer bu mide fabrikası, Ramazan boyunca belirli bir süre faaliyetine ara vermezse, insanın diğer duygu ve latifeleri ona esir olur. Oruç, bu tahakkümü kırarak insanın ulvî yönlerini besler. Eskiden beri ehl-i velâyetin riyazete yönelmesi ve az yemekle mânevî mertebeler katetmesi de bu hikmete dayanır.

Oruç, Kalp ve Ruhun Terakkisine Vesiledir
Ramazan-ı Şerif’te oruç tutan mü’minler, nefislerini terbiye ettikçe farklı derecelerde mânevî nurlara, feyizlere ve huzura erişirler. Kalp, ruh ve akıl gibi latifeler, bu ayda mânevî olarak yükselirken, midenin şikâyetine rağmen mâsumâne bir huzur ve mutluluk hissederler. Ramazan-ı Şerif, insana sadece aç kalmayı değil, nefsin esaretinden kurtularak ruhî bir yükseliş kazanmayı da öğretir.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.