38,4471$% 0.03
43,9385€% -0.06
51,5984£% -0.28
4.086,60%-1,10
3.312,23%-0,94
9.224,84%-0,88
Sözlükte “menfaat, faydalanma” anlamına gelen müt‘a, fıkıh literatüründe talâk, nikâh ve hac terimlerine izâfe edilerek farklı anlamlarda kullanılır.
1- Bu terimler ve tanımlamaları şu şekildedir:
a- Müt‘atü’t-talâk: Boşanmış kadınlara, özellikle de mehir belirlenmeden yapılan bir nikâh sonrasında temas olmadan boşanan kadına verilecek maddî destek anlamına gelir.
b- Müt‘atü’l-hac: Hac aylarında önce umre, ardından hac için iki kez ihrama girilerek yapılan hacca verilen addır[İmam Malik, Muvatta, Nikâh, 9.].
c- Müt‘atü’n-nikâh: Geçici olarak yapılan bir evlilik türünü ifade eder[Çakır, s. 11-13].
Aynı kökten türetilmiş birçok kelime, gerek Kur’ân-ı Kerîm’de gerekse hadislerde sıkça geçmektedir. Ancak, müt’a nikâhı günümüzde bütün Sünni mezhepler tarafından zina olarak tanımlanmakta ve haram kabul edilmektedir[İmam Malik, Muvatta, Nikâh, 9].
2- MÜT’A NIKÂHININ HARAM KILINMASI:
Hz. Muhammed (s.a.v), İslam’ın ilk dönemlerinde müt’a nikâhına müsaade etmiş, fakat daha sonra bu uygulamayı yasaklamıştır. Rivayete göre şöyle buyurmuştur:
“يَا أَيُّهَا النَّاسُ! إِنِّي قَدْ أَذِنْتُ لَكُمْ فِي الْمُتْعَةِ مِنَ النِّسَاءِ، وَإِنَّ اللَّهَ قَدْ حَرَّمَهَا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ، فَمَنْ كَانَ عِنْدَهُ مِنْهُنَّ شَيْءٌ فَلْيُخَلِّ سَبِيلَهَا، وَلَا تَأْخُذُوا مِمَّا آتَيْتُمُوهُنَّ شَيْئًا.”
“Ey insanlar! Ben müt’a nikâhı ile kadınlardan faydalanmanız için izin vermiştim. Şüphesiz ki Allah, kıyamete kadar bunu muhakkak haram kıldı. Kimin yanında bu tür bir kadın varsa hemen onu serbest bıraksın ve onlara verdiği şeylerden hiçbir şeyi geri almasın.” (Tirmizî, Sünen, Nikâh, 28).
3- Kur’an’da Müt’a Nikâhının Yasaklanması:
Tirmizî’nin Nikâh bahsinde naklettiğine göre, Mü’minûn suresinin 6 ve 7. ayetlerinin nazil olmasıyla müt’a nikâhı kesin olarak haram kılınmıştır:
إِلَّا عَلَىٰ أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَۙ (6) فَمَنِ ابْتَغَىٰ وَرَاءَ ذَٰلِكَ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْعَادُونَ
“Ancak eşleri yahut ellerinin altında bulunan cariyeler müstesnadır; çünkü onlar kınanmazlar. Kim bunun ötesine geçmek isterse, işte onlar haddi aşanlardır.”[Mü’minun,6/7].
Sahabe ve Tabiîn Görüşleri:
Sahabe ve tabiînden müçtehitler arasında müt’a nikâhını kabul eden kimse yoktur. İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre, Hz. Ali (r.a) şöyle demiştir:
“نَهَى رَسُولُ اللهِ عَنِ نِكَاحِ الْمُتْعَةِ وَلُحُومِ الْحُمُرِ الْأَهْلِيَّةِ يَوْمَ خَيْبَرَ”
“Rasulullah, müt’a nikâhından ve ehil eşeklerin etlerini yemekten Hayber’in fetih günü bizleri men etti.”[ Zehebî, Tarihü’l-İslam, 4/186.].
Hz. Ömer de halifeliği döneminde müt’a nikâhını zina olarak kabul etmiş ve yasaklamıştır[Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/95.].
4- Şiilikte Müt’a Nikâhı:
Şiilikte müt’a nikâhı, erkek ve kadının belirli bir süre ve ücret karşılığında anlaşmasıyla yapılır. Müt’a nikâhında belirli bir asgari veya azami süre yoktur.(Zehebî, Tarihü’l-İslam, 4/186)Kadın miras hakkı elde edemez ve nikâhın süresi ne olursa olsun şahit aranmaz; kişi Allah’ı şahit göstererek bu nikâhı kıyabilir. (M. Şemseddin Günaltay, İslam Tarihi, I/4 (1926), s. 91-92) dolmadan nikâh uzatılamaz ve iddet süresi olmasına rağmen genellikle bu kurala riayet edilmez. Müt’a nikâhıyla evlenen erkek, sonradan kadını daimi eş olarak alabilir.(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/95.)
5- Tarihte Müt’a Nikâhı:
Müt‘a nikâhı, tarihte ve günümüzde değişik kültürlerde ve coğrafyalarda geçici evlilik türü olarak varlık göstermiştir (Çakır, s. 11-13; Şehlâ Hâirî, s. 81-82; İA, VIII, 848). İslam’ın zuhuru sırasında da Arap toplumunda bu uygulama mevcuttu (Cevâd Ali, V, 536-537). Özellikle yabancı beldelere giden erkekler, oradaki kadınlarla müt’a nikâhı yaparak geçici olarak ikamet edebilecekleri bir yer edinir ve karı-koca hayatı yaşarlardı (Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, VII, 205-206). Arap kabilelerinin adetlerinde müt’a uygulaması hakkında M. Şemseddin Günaltay, şu bilgileri vermektedir: “Arap kabilelerinde bu tür nikâh, erkeklerin seyahatleri esnasında eşyalarını koyabilecekleri ve geçici olarak kalabilecekleri bir yer sağlıyordu.”[M. Şemseddin Günaltay, İslam Tarihi, I/4 (1926), s. 91-92.].
6- SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:
İslam’da evlilik, karşılıklı haklar, güven ve sevgi esasına dayanan bir müessesedir. Bu çerçevede müt’a nikâhı, geçici bir evlilik türü olarak kabul edilmekteydi ancak İslam’ın temel ilkeleri ve ailenin korunması açısından sakıncalı bulunmuş ve Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından yasaklanmıştır. Sünni mezheplerin tamamında haram olarak kabul edilen müt’a nikâhı, Kur’an ve sünnette yer alan kesin hükümler ve sahabe uygulamaları doğrultusunda yasaklanmıştır. Şia’nın farklı mezhepleri ise İslam’dan önce kendi geleneklerinde ve Arap geleneğinde var olan bu gayrı ahlaki ve sıkıntılı anlayışı devam ettirmişler.
Müt’a nikâhının yasaklanması, İslam’ın aile kurumunu sağlam temeller üzerine inşa etme gayesinin bir yansımasıdır. Bu tür geçici evliliklerin, kadın haklarının korunmasında zafiyetlere ve toplumda ahlaki bozulmalara sebep olabileceği öngörülmüştür. Hz. Ömer’in halifeliği döneminde müt’a nikâhının zina olarak kabul edilip yasaklanması, İslam toplumunda ailenin korunması ve ahlaki düzenin sağlanması açısından önemli bir adım olmuştur.
Buna karşılık, tarih boyunca bazı istisnai görüşler ortaya çıkmış ve bazı alimler geçici evliliği savunmuştur. Ancak, bu görüşler İslam toplumunda genel kabul görmemiş ve müt’a nikâhı uygulaması yaygın bir şekilde terk edilmiştir. Bu nedenle, müt’a nikâhı günümüzde İslam hukukunda geçerliliği olmayan bir uygulama olarak değerlendirilmekte ve zina kapsamında kabul edilmektedir.
Sonuç olarak, İslam’ın aile yapısını koruma ve kadın haklarını gözetme prensibi, müt’a nikâhının yasaklanmasının arkasında yatan en önemli unsurlardır. Evlilik, İslam’ın değer verdiği uzun süreli bir birliktelik olarak, sevgi, saygı, merhamet ve adalet temelleri üzerine kurulmalıdır.