34,7999$% 0.27
36,8294€% -0.07
44,4413£% -0.01
2.942,59%0,29
2.631,51%0,02
10.081,00%1,46
**Müstehcen görüntülere bakmaya din ne diyor?**
Açık saçık görüntülere bakmak, müstehcen içerikli filmler seyretmek ve buna benzer muhtevada yayın yapan internet sitelerine girmek haramdır. Kur’an iki yerde fuhşiyat, bir yerde açıkça zina tabirini kullanarak fuhşiyat ve zinanın yasak olduğunu açıkça ifade buyurmuştur.
“De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını ben okuyup açıklayayım: O’na hiçbir şeyi ortak yapmayın, anneye babaya iyi davranın, fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin, çünkü sizin de onların da rızkını veren Biz’iz. Kötülüklerin, fuhşiyatın açığına da gizlisine de yaklaşmayın! Allah’ın muhterem kıldığı cana haksız yere kıymayın! İşte aklınızı kullanırsınız diye Allah size bunları emrediyor.” (En’am, 6/151)
“De ki: Rabbim o güzel şeyleri değil, açığı ile gizlisi ile, bütün fuhşiyatı haram kılmıştır. Keza her türlü günahı, haksız tecavüzü ve kendisine tapılması hakkında Allah’ın herhangi bir delil bildirmediği bir nesneyi Allah’a şerik yapmanızı, bir de Allah’ın emretmediği birtakım şeyleri iftira ederek O’na mal etmenizi haram kılmıştır.” (A’raf, 7/33)
Ayette bahsedilen açık fuhşiyat genelev, metres, gizli dost vs. hangi yolla olursa olsun zinadır. Gizli fuhşiyat ise insanı zinaya götüren şeylerin bütünüdür. Zina haram olduğu gibi insanı zinaya götüren, gayr-ı meşru şekilde şehvet hislerini kamçılayan şeyler de haramdır.
Nitekim İslam tarihinin başlangıcından bugüne kadar gelen sayısız İslam fıkıhçıları meseleye hep böyle yaklaşmıştır. Ayette fuhuş kelimesinin “fevahiş” denilerek çoğul olarak ifade edilmesi insanı zinaya götüren yolların çokluğunu göstermektedir.
Üçüncü ayet ise: “Sakın zinaya yaklaşmayın; çünkü o, çirkinliği meydanda olan bir hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur.” (İsra, 17/32)
Dikkatlice bakılacak olduğunda hemen herkesin rahatlıkla yapabileceği çıkarım, ayette sadece zinanın değil zinaya yaklaşmanın yasaklandığı gerçeğidir. Bu da daha önce ifade ettiğimiz zinanın yanı sıra zinaya götüren yolların haram olduğunu bir kere daha vurgulamaktan ibarettir.
Hadis-i şeriflere baktığımızda Allah Resulü, müstehcen manzaralara bakmanın haram olduğunu, gayr-ı iradi olduğu için birinci bakmada bir vebal olmasa da ikinci ve daha sonraki bakışların haram olduğunu söylüyor. (Tirmizi, Edeb 28)
Kudsi bir hadiste ise harama bakışın şeytanın oklarından zehirli bir ok olduğu, kişinin bundan sakınması durumunda Cenab-ı Hakk’ın o kişiye bu hareketinden dolayı imanının tadını kalbinin derinliklerinde hissettireceği ifade ediliyor. (Münzirî, et-Tergib ve’t-Terhib, III, 63)
Diğer bir hadis ise umumi: “Hiç şüphe yok ki, Allah Âdemoğluna zinadan nasibini yazmıştır. Buna kesinlikle erişecektir. (Yani kaçış yoktur. Binaenaleyh) gözlerin zinası bakmak, dilin zinası da konuşmaktır. Nefis temenni eder ve şehvetlenir. Ferc (avret mahalli) de ya bunu tasdik eder ve (yahut da) yalanlar.” (Buhari, İstizan 12)
Hadisin bir başka rivayetinde şu ilaveler var: “Eller de zina eder, onların zinası tutmaktır. Ayaklar da zina eder, onların zinası yürümektir. Ağız da zina eder, onların zinası da öpmektir. Kulaklar da zina eder, onların zinası da dinlemektir.” (Müslim, Kader 21)
**Müstehcene bakmak niye zinadır?**
Buraya kadar anlatılanlardan hareketle cinsellik noktasında zaafı olan, bunlara başka türlü tatminler arayan kişiler, “Zina olmadıktan sonra bu türlü bakıp etmelerde ne sakınca olabilir, neden bu kadar sert hükümler söz konusu?” diyebilirler. Veya “Neden Kur’an zina ve cinsellik konusuna bu denli sert yaklaşmaktadır” diye sorabilirler.
Şundan: Öncelikle aile, çok bilinen ifadesiyle, toplumun temelidir. Temeli eğer yerinden oynarsa bütün bina sarsılacak demektir. Ailenin ve dolayısıyla toplumun huzurlu ve mutlu bir hayat sürmesi ise eşlerden birinin, açıkça veya er ya da geç açığa çıkacak gizli fuhşiyatı ile mümkün değildir.
İkincisi, bilindiği ya da mutlaka bilinmesi gerektiği gibi, İslam eğer bir hareketin yapılması veya yapılmaması hakkında bir hüküm beyan ettiyse onu destekleyen, zemini ona göre hazırlayan veya koruyan hüküm ve düzenlemeleri de beraberinde getirmiştir.
Dolayısıyla evliliği teşvik ederken, evlenecek çiftlerin birbirine denk olması, evlilik öncesi birbirlerini görüp beğenmeleri, her türlü temizliğe riayet etmeleri, hoşlanmadıkları şeyleri yapmamaları, kocanın izni olmadan eve yabancı alınmaması vb. aile mutluluğunu alakadar eden onlarca-yüzlerce konuda direkt emir ve yasaklar sunmuştur. Zinayı yasaklarken insanları zinaya sürükleyebilecek şeyleri de yasaklamıştır.
Söz gelimi; kadın ve erkeklerin cinsel cazibelerini ortaya koyacak biçimde giyinmeleri, süslenmeleri ve o halleri ile toplum içine çıkmaları, müstehcenlik, hayâsızlık, karı-koca olmayan kişilerin birbirlerine şehvetle dokunması, bakması ve benzeri şeyler bu cümledendir.
Hatta bu hususta o kadar detaya inmiştir ki başkalarının tahrikine vesile olduğu için kadınların koku sürünmelerine, kışkırtıcı bakış, konuşma ve gülüşmelere kadar sınırlama getirmiştir. Açık-saçık filmler seyretmek, internette insanın şehvani hislerine hitap eden sayfalar arasında gezinti yapmak bunlardan daha aşağı şeyler değildir.
Üçüncüsü; hadiseye toplumsal açıdan baktığımızda genel ahlak ilkelerine göre kamu düzeninin sağlanması her devletin görevi olduğu gibi, sağlıklı bir yaşam isteyen her toplumun da hakkıdır.
Zinanın, insanları zinaya götürecek müstehcenlik başta her türlü cinsel duyguları tahrik eden, cinsel özgürlük deyip fıtrata rağmen o duygulara hiçbir sınırlama getirmeksizin serbestisine izin veren düşünce ve uygulamaların genel ahlak ilkelerine aykırı olduğu ve son tahlilde kamu düzenini bozacağı muhakkaktır.
Eşcinsellikten evlilik dışı çocuklara, genelevlerden müstehcen yayınlara kadar, bu çizgi dışı şeylerin toplum hayatına getirdiği ve götürdüğü şeyler mukayese edilirse ne demek istediğimiz daha net anlaşılır.
İşte İslam’ın söz konusu cinsellik eksenli sapkınlık ve taşkınlıklara bu kadar sert hükümler getirmesinin altında yatan temel esas budur. Aslında bu hükümlere “sert, serbestiyet tanımıyor, özgürlüğü kısıtlıyor” demektense, “her zaman için kaymanın kaçınılmaz olduğu, alabildiğine kaygan bir zeminde insanlara yardım ediyor, ellerinden tutuyor, istikamet kazandırıyor” demek daha uygun olsa gerek…
**Evli bir insan hayâsız resimlere niye bakar?**
Meselenin dinî boyutunu böylece ortaya koyduktan sonra meseleye bir de başka perspektiften bakalım. İmanlı bir sine, ahirette burada yaptığı her şeyin hesabını vereceğine inanan bir gönül, neden bu türlü şeylere girer?
Şehvani hissin insan olan herkes için tabii ve fıtri olduğu bilinen bir gerçektir. Bunu tatmin yolunun da meşru dairede evlilik olduğu kesindir. Evli ve inanan bir insan olmasına rağmen bir erkeğin bu türlü şeyler içine girmesinin sebebi eşiyle tatmin olamaması, aradığını bulamaması olabilir.
Utanılacak bir mesele olduğu için derdini kimseye açamıyor, belki eşiyle dahi konuşamıyordur. Zinanın haram olduğuna inandığı için de açık-saçık filmlerle bu hissiyatını tatmine çalışıyor olabilir.
Bu ihtimali lütfen yabana atmayın. Çünkü cinsel tatminsizlikten dolayı mahkeme kapılarında kendilerini bulan nice eşler var bugün. Evli oldukları halde kocası ve hanımı dışında gizli dost tutan, metres hayatı yaşayan veya genelevlere giden kişiler arasında yapılan anket ve istatistikler bu hususu varsayım ve tahmin olmaktan çıkarıyor.
Tabii, böylesi bir duruma müptela olma sadece erkeklere has bir hastalık değildir. Erkeklere nazaran daha az da olsa bir hanım da meşru olmayan görüntülere bakma hastalığına müptela olabilir.
Ama netice değişmez. Bir anlamda müstehcen görüntülere sığınmanın altında böyle bir neden varsa yapılacak şey eşlerin birbirlerine karşı alabildiğine açık ve cesur olmasıdır. Beklentilerini, isteklerini anlatmaları ve meşru daire içinde kalarak karşılıklı beklentilerini karşılamalarıdır.
Müstehcen görüntüler, alışkanlık yapar
Ama böyle bir problem yoksa o zaman geride başka bir ihtimal daha kalıyor: Kişi psikolojik bir hastadır ve cinsel duygularında bir sapma yaşamaktadır. Zira hayâsız görüntüler, insanın duygularının karşı cinse uyandığı veya şehvani hislerinin aklını başından aldığı gençlik dönemlerinde anlık zevk olarak başlasa da sonra alışkanlık yapmıştır.
Uzun yıllar müstehcenliğe açık bir hayat yaşayan insanda bu durum cinsel sapma oluşturmuş ve o kişiyi sadece bakmakla, görmekle tatmin olan bir insan haline getirmiştir. Nitekim bugün toplumumuz içinde bu türlü vakalar hiç de az değildir.
Bu tür bir hastalığa maruz kalan bir insan ne yapacak? Aslında böyle bir durumda yapılacak şey psikolojik tedavidir. Hz. Peygamber’in beyanına göre “imandan bir şube olan hayâ, utanma hissi” (Buhari, İman 16) de buna mani olmamalıdır; çünkü bu gerçekten tedavi gerektiren ve belki de sadece çağımıza mahsus bir hastalıktır.
**Peki, iman bu konuda yeterli değil midir?**
Elbette yeterli olmalı, psikologa ihtiyaç bırakmamalı. Zaten şimdiye kadar Kur’an’ı ve Nebevi değerleri hatırlatmamızın, sürekli onlara vurgu yapmamızın sebebi de bu…
Allah’a ve ahiret gününe iman, akıl ve irade ile bütünleşmeli ve İslam’ın hem de boşluk bırakmadan sunduğu emir ve yasaklar bütünü hayata tatbik edilerek bu sorun aşılmalıdır. Batı’nın ve Batılı değerlerin ticaret sektörü haline getirdiği bu türden cinselliğe prim verilmemeli, cinsel duyguların başkaları tarafından sömürüsüne engel olunmalıdır.
Böylece Müslüman fert olarak alnı ak ve açık, dik durarak bu hayatı sürdürmeli ve ahirette hesabını veremeyeceğimiz, bizi Rabbimiz huzurunda amel defterleri açıldığı zaman mahcup edecek şeyler içine girmemelidir.
Kaldı ki bununla insanlık ailesini bugün her zamankinden daha fazla tehdit eden iğrenç zevklerin, cinsel sapıklıkların, gayr-ı meşru ilişkilerin, zina mahsulü çocukların, ruhi bunalımların, bunların sebep olduğu boşanma ve intiharların vs. önüne set çekmiş oluruz.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.