39,4349$% 0.21
45,5785€% -0.36
53,4828£% -0.19
4.341,38%1,34
3.423,74%1,10
9.520,22%-1,71
İletişim araçlarının bugünkü kadar gelişmediği geleneksel toplumlarda, bilgiler uzun süre güncelliğini yitirmeden ve manipülasyonlarla yıpratılmadan geçerliliğini koruyabiliyordu. Bu durum, Toplumun zihin dünyasında istikrarın devamlılığını sağlıyordu.
Oysa günümüzde neredeyse insanlar adedince farklı düşünceler var. Çünkü insanlar her gün birçok bilgi kaynağından yığınla bilgi bombardımanına maruz kalmaktadır. Böylece insanlar sürekli değişen bilgi, kanaat ve algılara sahip olurlar.
Her insan kendi düşüncesinin doğru olduğuna inanır. Şayet kişi kanaatlerini sistematik hale getirmişse, başkalarının da onun bu ‘doğrularını’ kabul etmesini ister. Doğal olarak kendi gücü nispetinde kendi doğrularını söz ve eylemleriyle başkalarına kabul ettirmeye çalışır. Yani fikirlerinin mücadelesini verir.
Kişi, kendince doğru bulduğu değerleri ve düşünceleri başkalarıyla paylaşırken başkalarının doğrularıyla çelişmeye ve çatışmaya başlar. Bu durumda insanlar genel itibariyle iki farklı tutum ve davranış sergilerler.
Demokrasi anlayışını özümsemiş, toplumsal çoğulculuğu kavramış ve özgüveni tam olanlar; kendisinden farklı olanı yok etmeye çalışmadan, farklı olmanın ve farklı düşünmenin insan tabiatının bir parçası olduğunu kabullenerek, insanların haklarına saygı göstererek, onların onur ve saygınlığını zedelemeden kendi doğrularının savunucusu olur.
Totaliter zihniyetle yetişmiş, farklılıklara tahammülü olmayan ve kendisi gibi düşünmeyenlere hayat hakkı tanımayanlar ise; güçleri nispetinde mücadelelerinde karşıtlarını her yolu mubah görerek yok etmeye çalışır.
Birinci tutum, kısaca küreselleşme ile tanımlanan; dünyanın hemen her yerinde farklı inanç, kültür, kanaat ve yaşam tarzının bir arada görüldüğü günümüzün toplumsal yapısında insanların bir arada huzur içinde yaşamasını sağlar.
İkinci tutum, genelde tek tip insanları barındıran geleneksel toplumlarda geçerliliğini korusa da, günümüzün çoğulcu toplumlarında sonu gelmez karışıklıklara (anomiye) ve huzursuzluğa sebep olur. Sürdürülemez bir tutumdur.
Kavrayış ve yaşantıda insanların farklı yolları tercih etmeleri, Yüce Allah’ın insanlar için uygun gördüğü bir yaşam modelidir. Merak edenler, bu konuda çok sayıda ayetleri Kur’an-ı Kerim’de bulabilir. Örneğin bunlardan biri; Maide Suresi 48. Ayette “Eğer Allah dileseydi elbette sizi tek bir ümmet yapardı.” buyrulmaktadır. Kur’an-ı Kerimin bu yaklaşımında büyük hikmetler vardır…
İnsanı yaratan ve onun sahip olduğu her şeyi veren Yüce Allah, yine de insanın kendisine isyan etmesine fırsat vermektedir. Elbette Yüce Yaratıcı insanın yanlış yapmasını istemez. Ancak insan hakikati kavrayacaksa, onun kendi özgür iradesiyle kavramasını bekler.
Batı toplumunda yaşanan uzun acı tecrübelerden sonra bir arada yaşama kültürü nispeten geliştirildi. Bugün çok farklı ırklar bile (siyahlar ve beyazlar gibi) bir arada yaşayabiliyorlar. Oysa günümüz İslam coğrafyasında ancak detaylarda fark edilebilecek nüanslar üzerinden kin ve düşmanlık duyguları körükleniyor. İnsanlar birbirini katledebiliyor. Bu durum, sadece olayların mağdurlarına ıstırap vermiyor. İnsanlığını yitirmemiş herkesin gönlüne ateş düşürüyor.
Öyle görünüyor ki İslam coğrafyasında bir arada yaşama kültürü geliştirilmediği müddetçe insanlar huzur bulamayacak. Dindarlık adına insanlar birbirlerini öldürmeye devam edecek. Vahşeti ve zulmetmeyi dinin emriymiş gibi gösterenler hemen her döneminde var olmuştur. Bu art niyetliler, din konusunda heyecanlı ama cahil, dinin emir ve hikmetlerini kavrayamamış insanları istismar etmeye devam edecek gibi görünüyor. Farklı dönemlerde sivrilen Taliban, El Kaide ve IŞİD gibi terör örgütleri bu tür istismarların birer sonucudur.
Artık ülkelerin gelişmişlik seviyesinin sahip oldukları insan unsurunun gelişmişlik seviyesiyle ölçüldüğü günümüzde, İslam coğrafyasının en büyük problemi zannedildiği gibi ekonomi ve teknolojideki geri kalmışlık değil, insani ve ayni zamanda islami değer yargılarına bağlılığın istenilen yeterlilikte geliştirilememesidir.
Yaralı gönüllerin ve mefluç zihinlerin yığınla bulunduğu günümüzde, kitleleri zamanın ruhunu kavrayabilecek seviyeye getirmek zordur. Ancak imkansız değildir. Bunun için zora talip olacak güçlü iradelere ihtiyaç vardır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.