Mevlid-i Nebi

Mevlid-i Nebi

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, Allah’a hamd, Rasulüne salat, selam olsun.

**Mevlid-i Nebi**

**A-Kavramlar**
Bilindiği gibi sevgili Peygamberimizin doğumuna Mevlid, doğduğu aya (Rabi’ ul-evvel) Mevlid Ayı, doğduğu geceye de (Rabi’ ul-evvel ayının 12. Gecesi) Mevlid gecesi, Osmanlıca terkib olarak Mevlid-i Nebi, bu günkü yaygın ifadesi ile Mevlid Kandili denilmektedir.

**B-Tarihçe**
Hz. Muhammed (s.a.s)’in doğum yıldönümü kutlamalarına, Hulefa-ı Raşidin, Emevî ve Abbasi dönemlerinde rastlanmamaktadır. Kutlamalar, İslam ülkelerinde belli bir dönemden sonra başlamıştır.

İlk defa Fatımî Şii devletinde Muiz Lidinillah tarafından resmi devlet töreni şeklinde düzenlenmiştir. Daha sonra da Eyyubîler zamanında Erbil Atabegi Muzaferrüddin Kökböri’nin bu kutlamayı halka açık bir şenlik şeklinde yaptığı bilinmektedir.

Endülüslü seyyah İbn Cübeyr’in 1183 yılında Mekke’ye yaptığı seyahatini anlattığı hatıratından, Hz. Peygamber (as)’in doğum gününde, dünyaya geldiği evin ziyarete açıldığını öğreniyoruz. Mısır’daki kutlamalar, Memlükler döneminde de (1250-1517) ihtişamlı bir şekilde devam etmiştir.

Kuzey Afrika ve Endülüs’te, ise Müslüman halkın, Hıristiyan bayramlarını kutlamalarını önlemek amacıyla(,) kadı Ebül- Abbas Ahmed es-Sebtî el-Azefî tarafından “veladet kutlamaları” şeklinde başlamıştır. Tunus’ta Sultan Ebû Fâris Abdülaziz el-Mütevekkil zamanında (1394-1434) başlayan Mevlid kutlamaları, Hüseynîler zamanında (1705-1957) Osmanlılar örnek alınarak bir devlet törenine dönüştürülmüştür.

Osmanlı’da III. Murat, 1588 yılında resmi olarak mevlid kutlamalarını başlatmıştır. Ancak gayr-ı resmi olarak bu tarihten önce de kutlamaların yapıldığı ve Süleyman Çelebi’nin 1409’da meşhur mevlidini yazdığı bilinmektedir. 1910 yılı itibariyle Mevlid, Osmanlı Devletinde resmi bayram olarak ilan edilmiştir. Cumhuriyet’ten sonra ise bu bayram kaldırılmıştır.

Günümüzde mevlid, Suudi Arabistan dışında, Kuzey Afrika’dan Endonezya’ya kadar İslam ülkelerinin bazılarında resmi bazılarında gayr-ı resmi olarak kutlanmaktadır. (Ahmet Özel; Divan İlmî Araştırmalar; 2002/1; s. 235-246.)

Türkiye’de ise Hz. Peygamber’in kutlu doğumu, 1989 yılına kadar sadece, Kamerî takvime göre Rebiülevvel ayının 12. gecesinde Mevlid kandili olarak kutlanmaktaydı.

1989 yılından itibaren Kamerî takvime göre Rebiülevvel ayının 12. gecesinde Mevlid kandili olarak kutlanmakla birlikte, Miladi takvim esas alınarak, önünde veya sonunda, 20 Nisan tarihini içine alan haftada, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın ortaklaşa organize ettikleri “Kutlu Doğum Haftası” adı altında kutlamalar yapılmıştır.

Ancak 2017 yılında bu uygulamadan vazgeçilerek yine kameri takvim esas alınarak Rebiülevvel ayının 12. Gecesinde “ Mevlid-İ Nebi haftası” adı altında kutlamalara devam edilmektedir.

2018 “ Mevlid-İ Nebi haftası” teması da “Peygamberimiz ve gençlik” olarak belirlenmiştir.

**C-Mevlid Gecesi**

Merhaba ey âl i sultân merhabâ,
Merhaba ey kân-i irfan merhaba
Merhaba ey sırr ı furkân merhabâ;
Merhaba ey derde derman merhaba.
(Süleyman Çelebi, Merhaba Bahri)

19/11/2018 tarihi, Pazartesi gününü Salı’ya bağlayan gece, kameri takvime göre Rabi’ ul-evvel ayının 12. Gecesidir. Bu gece Kainatın efendisi Hz Muhammed (s.a.v) in dünyayı şereflendirmelerinin sene-i devriyesidir(doğumunun yıl dönümüdür).

**D-Mevlid Kandilini ihya (kutlama) geleneğinden maksad;**

“Alemlere rahmet olarak gönderilmiş”(Enbiya/107) olan, Hz Muhammed (s.a.v)in dünyaya gelişine, yani doğumuna sevinmenin yanında, insanlığın Nübüvvet müessesesi ile şereflendirilmesine, Allah’a hamdetmek, şükretmek, sevinmek ve Hz Muhammed’in risaletini kabul ederek tebrik etmektir.

Bu vesileyle, Rasulullah (s.a.v)’e sevgimizi, muhabbetimizi, saygımızı ve imanımızı tazelemektir.

Kur’an-ı Kerim’de: النَّبِيُّ أَوْلَىٰ بِالْمُؤْمِنِينَ مِنْ أَنفُسِهِمْ
“Peygamber, müminlere bizzat kendilerinden daha yakın ve daha değerlidir.’’ (Ahzab/6)
buyurulmaktadır.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’de, ’’Sizden biriniz, beni anasından-babasından, çoluk-çoçuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe tam iman etmiş olamaz.’’ (Müslim, İman: 69) buyurmaktadır. Bu ayet ve hadis-i şeriften anlıyoruz ki : Rasulullah’ı her şeyden daha çok sevmek, bizim dinimiz, imanımızın gereğidir.

Peygamber efendimizi sevmenin ve ona saygı duymanın yolu; Rasulullaha ittiba ve onun hayatını örnek alıp, sünnetini ihyadan geçer.

Bakınız Kur’an- ı Kerim de yüce Rabbimiz;
لَّقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا

“Allah’ın Elçisi, sizin için, yani Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı ümit edenler ve O'nu çokça ananlar
için güzel bir örnektir.’’ (Ahzab/21)buyuruyor.

Başka bir Ayet-i Kerim’e de de; قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُم اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“Ey Peygamber! de ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı
bağışlasın. Allah Gafûr’dur; (Kendisini gerçek mânâda seven ve elçisine uyanları bağışlar), Rahîm’dir;
(kullarına karşı daima şefkatli ve merhametlidir).”(Al-i İmran/31) buyurulmaktadır.

Bu ayetlerde, Rasulüllah’ın en birinci örnek şahsiyet olduğu, Allahın sevgisine ulaşmanın ve günahlarınızın bağışlanmasının ön şartlarından biride; Peygamber efendimizin(s.a.v)’e ittiba ve onun sünnetine uymak, olduğu ifade edilmektedir.

**E-Mevlid-i Nebi’yi ilk kutlayanlar**

Onun doğumunu önce gökteki melekler sonra yerdekiler, insanlar ve diğer varlıklar kutlamıştır.

Süleyman Çelebi;
İndiler gökten melekler saf saf
Kabe gibi beytimi kıldılar tavaf

Diyerek, onun Doğumu esnasında meleklerin hazır oluğu gerçeğini ifade etmiştir.

Hıristiyanlarca kutsal sayılan, Sava gölünün kuruması, bin yıldan beri akmayan semave deresinin suları taşması, Peygamber efendimizin dedesi Abdülmuttalib, onun doğumuyla yaşadığı büyük sevinçi, 100 deve keserek bunları muhtaçlara, fakirlere dağıtması vb. Olaylar Rasulullah’ın doğumunu yerde gökte canlı cansız bütün varlıkların kutladığının işaretidir.

**F-Mevlid kandili nasıl kutlanmalı**

Mevlid Kandilini ihya etmek; sadece gecesinde, nafile veya kaza namazı kılmak, gündüzünü oruç tutmakla değildir.

Bu gecede, Rasulullah’a sevgimizi, saygımızı ve onun dünyayı şereflendirmesi sevincimizi Abdülmüttalib gibi, bu mübarek gecede yoksullara, fakirlere, kimsesizlere, öksüzlere, yetimlere ülkemizde misafir bulunan mülteci kardeşlerimize, yardım yapalıyız. Çevremizde bulunanlarla iletişime geçmeliyiz.

Herkese, İnsan olarak yaratılmış herkese, hatta sadece insanlara değil, hayvanlara da iyilik etmeliyiz, hayru hasenatta bulunmalıyız.

Bu Haftayı Diyanet İşleri Başkalığımız “Mevlid’i Nebi Haftası” ilan etmiştir. Haftanın teması da “Peygamberimiz ve Gençlik” olarak belirlenmiştir.

Bunun için özellikle çocuklarımıza, torunlarımıza ve gençlerimize Hz Muhammed (s.a.v)’i anlatmalıyız tanıtmalıyız. Onların gönül dünyasına Hz Muhammed (s.a.v)’in tebliğatını ve sünnetini nakşetmeliyiz. Şüphesiz Mevlit Kandili kutlamaları sıradan doğum günü kutlaması da değildir.

Bilakis şevkat, merhamet yüklü, adalet, hakkaniyet, âdemiyet, ilim, irfan, hikmet Peygamber’i Hz Muhammet Mustafa (s.a.v)’in Yüce Rabbimiz tarafından seçilerek gönderilişine şükretmek, sevinmek sureti ile kutlamaktır.

Bu mana derinliği esas alınarak yapılacak Mevlid Kandili kutlamalarında; Ümmet-i Muhammed’in birer mensubu olarak, geçmişte İslam büyüklerinin ve ecdadımızın yaptığı gibi, bizlerde Peygamber Efendimizin tebliğ ettiği, Din-i Mübin-i İslamı yaşama adına yaptıklarımızı yapacaklarımızı gözden geçirmeliyiz.

Ayrıca Rasulullah (s.a.v) sünnetine uyma noktasındaki duruşumuzu ve durumumuzu sorgulamalıyız.

**Özellikle onun en büyük mucizesi olan Kur’an-ı Kerimi;**

1-Önce okumak,
2-Sonra anlamak,
3-Nihayet Kur’an-ı Kerim’i yaşamak makamına yükselmeye çalışmalıyız.

Zira Hz. Aişe validemizin ifadesi ile Peygamber Efendimizin örnek hayatı Kur’an olduğunu
unutmamalıyız.

Bundan başka Allah Rasülüne “Allahümme Salli ala seyyidina Muhammed’in ve ala Ali seyyidina Muhammed” diyerek bol, bol salat-ü selam getirmek suretiyle onun Mübarek, Latif ruhaniyeti ile iletişim kurmak suretiyle, Rasulullah(sallallhu Aleyhi ve sellem)’i günül dünyamızın baş tacı etmeliyiz. Yalnız bu gibi kutsal saydığımız gecelerde, Peygamberimizi öveceğiz diye onu ilahlaştırmaya varan maksadı ve haddi aşan söylemlerden uzak durmalıyız.

Mevlid Kandilinizi tebrik ediyor, dinimiz, vatanımız, milletimiz, İslam alemi ve dünyamız hakkında hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz.

Yazımızı İstiklal marşı şairimizin şu naat ı şerifi ile tamamlamak istiyorum.

Dünya neye sâhipse, onun vergisidir hep;
Medyûn (borçlu) ona cemiyyeti, medyun ona ferdi.
Medyundur o Mâsûma bütün bir beşeriyet..
Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret…
Mehmet Akir Ersoy
Vesselam

Emekli Müftü Mehmet Gündoğdu( mehmet.gundogdu@bedirhaber.com )

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.