Mekruh Boşama nedir? bu konuda Dini hükümler nelerdir? Ahmet Karataş Cevapladı

Mekruh Boşama nedir? bu konuda Dini hükümler nelerdir? Ahmet Karataş Cevapladı

Boşama zamanlama ve bir kısım şartlara uygunluk açısından iki kısma ayrılır; 1- Sünni boşama yani sünnete uygun olan boşama, 2- Bid’i boşama yani bidat olan ve sünnete uygun olmayan İslam’ın getirdiği kurallar çerçevesinde gerçekleşmeyen boşama. Bu şekildeki bir boşama mekruhtur. 

Bu taksimden Sünnî boşama ile Bid’î boşama arasındaki fark anlaşabilir. Sünnî boşama zamanlama ve İslam’ın getirdiği şartlar çerçevesinde gerçekleşen sünnete uygun olan boşamadır. Bir boşamanın sünnete uygun olması için İslam bazı şartlar getirmiştir. Bu şartlardan bazıları boşamanın keyfiyeti (özellikleri) ile bazıları ise, doğrudan kadının durumu ile ilgilidir. Dolayısıyla, Sünni boşama bu iki yönden de şartları yerine getirilerek yapılan boşamadır. Bid’î  boşama ise, bu şartlardan herhangi birisinin gerçekleşmediği yani ya boşamanın keyfiyeti ile ilgili ya da kadının durumu ile ilgili bir kısım şart ya da şartlara riayet edilmeden gerçekleşen boşama şeklidir.

Bu iki boşanma şeklinin daha iyi anlaşılabilmesi için İslam’ın boşamanın keyfiyeti ile ve kadının durumu ile ilgili getirdiği şartlara daha yakından bakmakta fayda vardır.Bu şartlara bakıldığı takdirde İslamın aile bütünlüğüne ne kadar büyük önem verdiği boşamanın gerçekleşmemesi için şartları ne kadar zorlaştırdığı yakından görülecektir.

1- BOŞAMANIN KEYFIYETI İLE İLGİLİ ŞARTLAR; İslam üç boşama hakkı vermiş bunların da bir defada değil farklı zamanlarda ve belli şartlar dahilinde kullanılmasını emretmiştir. Bundan maksat bir defa boşama gerçekleştikten sonra ailenin dağılmaması için eşlerin öz eleştiri yaparak hatalarını anlamaları ve bir daha bu hataları yapmamaları için onlara zaman tanımaktır. Bu da çözüm olmazsa her iki taraftan da aile büyüklerinin devreye girmesiyle boşamanın önüne geçilmesini sağlamaktır.

Bu konuya açıklık getiren bir ayeti kerimede “Evliliği devam ettirmenin caiz olduğu boşama İki defadır.Bu iki boşama gerçekleştikten sonra ya maruf (insanlık onuruna yakışır bir şekilde) evlilik hayatını devam ettirme ya da güzellikle boşama gerçekleşebilir” (Bakara 229) denilmektedir. Bu ayet-i kerimeden üç boşama hakkının tek seferde değil farklı farklı zamanlarda kullanılması gerektiği anlaşılmaktadır. Her bir boşama gerçekleştikten sonra eşlerin evliliklerini devam ettirme ya da ayrılmaya kesin olarak karar vermek hakları vardır. Öyleyse, bir boşamanın sünnete uygun olabilmesi için üç boşama hakkını tek seferde değil bir boşama hakkı kullanıldıktan sonra üzerinden bir adet dönemi geçinceye kadar bekleyip ondan sonra hala boşanma konusunda kararlı iseler ikincisinin kullanılması gerekir. Bu şartlara riayet edilmediği takdirde böyle bir boşama sünnete uygun olmaktan çıkar ve bid’î boşama kapsamına girer.

Boşamanın keyfiyeti ile ilgili olan şartlardan bir tanesi de her bir boşama hakkının kadının adetli olmadığı farklı zamanlarda kullanılmasıdır. Yani kadının adetli olmadığı bir zamanda bir boşama gerçekleştikten sonra ikinci boşama hakkının kullanması için kadının bir sonraki adetten yıkanma döneminin beklenmesi eğer halen boşanmaya kararlı iseler üçüncü boşama hakkının da daha sonraki temizlenme dönemine bırakılması gerekir. Bu şart ile de aile bütünlüğünün korunabilmesi amacıyla eşlerin kararlarını gözden geçirebilmeleri için üç ay gibi uzun bir zaman dilimi boyunca düşünmelerini temin etmek buna rağmen hala boşanmada kararlı iseler aile büyüklerinin devreye girip boşanmalarının önüne geçebilmeleri için zaman tanınması hedeflenmektedir. Bu da İslamın aile bütünlüğüne ve çocukların baba disiplini ile anne şefkatinden mahrum kalmamalarına ne kadar büyük önem verdiğinin önemli bir göstergesidir.

2- KADININ DURUMU İLE İLGİLİ ŞARTLAR; bir boşamanın sünnete uygun olabilmesi için gerekli şartlardan bazıları da kadının durumu ile ilgilidir. Bunların başında da boşamanın kadının adet halinde değil de temizlik döneminde gerçekleşmesi şartıdır. Ayrıca, boşanmanın gerçekleşeceği temizlik döneminde kocasının eşiyle ilişkiye girmemiş olması da şarttır.

Bu konudaki bir ayeti kerimede “Ey peygamber! kadınları boşamak istediğiniz takdirde onların iddetlerini gözeterek boşayınız (Talak 1) buyrulmuştur. Kadınların iddetlerinin gözetilmesi, onların adetten temizlemeleri ve temizlendikleri bu dönemde onlarla ilişkiye girilmemesi şeklinde olur. Çünkü, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem bu durumu, eğer boşama olacaksa bunun ilişkiye girilmeyen bir temizlik döneminin ilk günlerinde olması gerekir şeklinde açıklamıştır (Buhârî, c.6, s.155/ c.7, s.40; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.15, s.325; Ebû Dâvûd, Sünen, c.2, s.259; Darimî, Sünen, c.2, s.1393).

Zira, adet döneminde boşama gerçekleştiği taktirde kadın adetten temizleninceye kadar bekleyecek, temizlik süresi bittikten sonraki adet döneminde de iddeti başlayacaktır. Oysa, temizlik döneminde boşama gerçekleşirse temizlik suresi bittikten sonra ki adet döneminde iddeti başlayacaktır. Dolayısıyla, eğer adet döneminde boşama gerçekleşirse kadının iddeti gereğinden fazla uzamış olacaktır. Kadının iddetinin gereksiz bir şekilde uzaması da ona meşakkat ve zahmet verecektir. Bundan kaçınmak için de boşamanın temizlik döneminde gerçekleşmesi gerekir.

Bu açıklamalardan boşamanın keyfiyeti ile ilgili şartlar aile bütünlüğünü korumaya yönelik olduğu kadının durumu ile ilgili şartların ise kadının haklarını koruma ve ona zarar verilmesinin önüne geçmek için olduğu anlaşılacaktır. Öyleyse bu iki şart grubuna riayet edilmesi çok önemlidir.

Her iki boşanma şeklinin daha iyi anlaşılabilmesi için şimdiye kadar yazdıklarımızın özetlenmesinde fayda olduğu kanaatindeyim. Sünnî boşama, yani sünnete uygun olan boşama yukarıda sözünü ettiğimiz şartlara riayet edilerek yani üç boşama hakkının tek seferde değilde her birini cinsel ilişkinin yaşanmadığı farklı birer temizlik süresi içerisinde  boşama şeklidir . Sünnî boşama iki kısma ayrılır: 1- Sünnî hasen; bir kadını içinde cinsel ilişki yaşanmayan bir temizlik süresi içerisinde ric’î bir talak (vazgeçilmesi caiz olan) ile boşadıktan sonra takip eden diğer temizlik dönemlerinde ilişkiye girilmeden birer talak daha boşama şeklinde gerçekleşen boşamadır. 2- Sünnî ahsen; bir kadını içerisinde cinsel ilişkinin yaşanmadığı bir temizlik süresi içerisinde ric’î bir talak ile boşadıktan sonra ikinci ve üçüncü boşama hakkını kullanmadan kadının iddet suresini tamamlamasının beklendiği boşama şeklidir. Görüldüğü gibi ahsen olan boşanmada bekleme süresi daha uzun olduğundan eşlerin evliliklerini devam ettirmeleri için önlerinde düşünebilecekleri uzun bir zaman vardır. Şayet bu süre içerisinde pişmanlık duyarlarsa hala evliliklerini devam ettirme imkanları vardır. Bu da İslam’ın aile bütünlüğünü korumaya verdiği değeri göstermektedir (Molla Hüsrev, Dürer’l-Hükkam, c.1, s.359).

Bid’î boşama ise, bir kadını bir temizlik süresi içerisinde tek seferde bir defadan fazla boşama veya kadını adet halindeyken boşama ya da içinde cinsel ilişkinin yaşandığı bir temizlik süresi içerisinde boşama şeklinde gerçekleşen boşamadır. Bu şekilde gerçekleşen boşamalar MEKRUHTUR.

İslâm iki temel sebepten dolayı bid’î boşamayı yasaklamıştır. Bunlardan birincisi aile bütünlüğünü koruma, boşanmadan dolayı aile fertlerinin görebileceği zararların önüne geçmeye çalışmaktır. İkincisi ise, iddet suresinin uzamasını önleyerek kadının daha fazla zarar görmesinin önüne geçmektir.

Bu boşama şeklinin mekruh olduğu yukarıda bir nebze üzerinde durduğumuz Talak suresindeki ayet ve Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in uygulamalarından anlaşılmaktadır. Konuyla ilgili bir hadisi şerif şekilde nakledilmektedir. Abdullah İbn-i Ömer radiyallahu anhümâ adet halinde olan eşini boşar. Bunun üzerine Hazreti Ömer radıyallahu anh Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem’e durumu haber verir. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem öfkelenerek “Ona hanımını nikahına geri almasını, bu gördüğü adetin dışında bir adet daha görüp temizlendikten sonra eğer hala onu boşamak isterse onunla ilişkiye girmeden temiz haldeyken boşamasını boşamak istemezse de evliliğine devam etmesini söyle. Cenabı Allah’ın boşamanın şekli hususundaki emri budur” buyurmuştur (Buhârî, c.7, s.41(5251); Müslim, c.2, s.1094 (1471); Ebû Dâvûd, Sünen, c.2, s.255 (2179); Tirmizî, Sünen, c.2, s.471 (1176); Ebû Nuaym, Mustahrec (3458-3459-3460).

Bu hadis-i şeriften konumuzla ilgili olarak birkaç tane hüküm çıkarmak mümkündür. Birincisi adet döneminde yapılan boşamanın geçerli anlaşılmaktadır. Eğer geçerli olmasaydı Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem “hanımını nikahına geri alsın” demezdi. Ayrıca bu hadis-i şerifte geçen RİC’AT kelimesi fıkıhta sadece gerçekleşen boşanmalar için kullanılmaktadır. Bu da adet halindeyken yapılan boşamaların geçerli olduğunu göstermektedir. İkincisi, ric’î  bir boşama gerçekleştikten sonra eşlerin tekrar evliliklerine dövmelerinin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Eğer evliliklerine dönmeleri caiz olmasaydı Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem “Onu nikahına geri alsın… sonra isterse evliliklerine devam etsinler” buyurmazdı. Üçüncüsü Abdullah ibni Ömer’in hanımını adet halindeyken boşadığını duyduğu zaman Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in öfkelenmesinden ve “Onu nikahına geri alsın” şeklindeki emrinden adet halindeyken kadını boşamanın mekruh olduğu anlaşılmaktadır. Dördüncüsü, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in şeklini tarif ettikten sonra “Cenabı Allah’ın boşamanın şekli hususundaki emri budur” ifadesinden her seferinde tek boşamanın gerçekleştiği, içerisinde cinsel ilişkinin olmadığı temizlik döneminde meydana gelen boşanmaların sünnete uygun boşamalar olduğu anlaşılmaktadır.

Görüldüğü gibi ulema saadet asrında gerçekleşen bir olaydan kaç tane farklı hüküm çıkarmışlardır. 

Konu ile ilgili olarak üzerinde durulması gereken son bir mesele daha vardır. Bid’î olarak meydana gelen bir boşanmada boşanmanın gerçekleşip gerçekleşmediği konusu üzerinde durulması gerekir. Hanefi, Şafiî ve Hanbelî ulemasının tamamı ile Malikî ulemasının büyük çoğunluğuna göre bid’î olarak meydana gelen bir boşanmada kişinin günahkar olduğu fakat  boşanmanın geçerli olduğu ve kişiler üzerinde sonuç meydana getirdiği konusunda ittifak etmişlerdir. Bu sonuç da eşler arasındaki nikah bağının sona erdiği hususudur. Bu konuda da alimler ittifak halindedirler (Muhammed Muhyiddin Abdulhamid, El-Ahval’uş-Şahsiyye, 276-279).

 Rabbim bizleri ve neslimizi boşanmanın her çeşidinden muhafaza etsin.

 

Ahmet KARATAŞ( ahmet.karatas@bedirhaber.com )

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.