DOLAR

34,9739$% 0.16

EURO

36,7420% 0.28

STERLİN

44,1241£% -0.32

GRAM ALTIN

2.974,72%-1,04

ONS

2.647,78%-1,18

BİST100

10.125,46%0,66

Akşam Vakti a 17:43
İstanbul AZ BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
a

MASLAHAT…

MASLAHAT…
0

BEĞENDİM

Maslahat-ı Mürsele ve Mezhep İmamlarının Yaklaşımı Üzerine Bir İnceleme

Giriş

İslam hukukunda şer‘î hükümler belirlenirken temel kaynaklar olan Kur’an, Sünnet, icmâ ve kıyasın yanı sıra, “maslahat” (kamu yararı) ilkesi de önemli bir yere sahiptir.

Maslahat, genel anlamda, toplumun menfaatini korumaya ve zararları önlemeye yönelik bir prensiptir.

Ancak, bu prensibin hukukî bir delil olarak kullanılabilirliği konusunda, İslam hukukçuları arasında tartışmalar yaşanmıştır. Özellikle maslahat-ı mürsele, yani nasla doğrudan ilişkilendirilemeyen maslahatlar, bu tartışmaların merkezinde yer alır. Bu makalede, maslahat-ı mürsele kavramı detaylandırılacak, mezhep imamlarının bu kavrama yaklaşımları ele alınacak ve sonuçta İslam hukukunun bu konuya dair genel tutumu analiz edilecektir.

1. Mesâlih-i Mürsele Nedir?

Mesâlih-i mürsele, “delile dayandırılmamış maslahatlar” olarak tanımlanır.

Bu kavram, özel bir nas veya icmâ ile belirlenmemiş; ancak İslam hukukunun genel prensipleriyle örtüşen menfaatleri ifade eder.

Mesâlih-i mürsele, genellikle akıl yoluyla tespit edilen, ancak naslarda açık bir delili bulunmayan maslahatları kapsar. Bu tür maslahatlar, şer‘î hükümlerin koyulmasında şâri‘in (Allah’ın) küllî maksatlarıyla uyumlu olmalıdır.

Örneğin, devletin kamu düzenini koruma amacıyla belirli yasal düzenlemeler yapması ve bu düzenlemelerin doğrudan bir nas ile desteklenmemesi durumunda, maslahat-ı mürsele prensibi devreye girer. Burada esas alınan ölçüt, şâri‘in maksatlarına uygunluk ve İslam’ın temel prensipleriyle çelişmemesidir.

2. Usulcüler ve Mezhep İmamlarının Maslahat-ı Mürseleye Yaklaşımı

İslam hukukunda maslahat-ı mürseleye dair görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Usulcüler, bu konuda farklı yaklaşımlar sergilemişlerdir:

  • İmam Mâlik (711-795), maslahat-ı mürseleyi bağımsız bir delil olarak kabul eder ve uygulamalarında geniş bir kullanım alanı bulur. Mâlikî mezhebinde maslahatın kullanımı, özellikle toplumun genel yararını gözeten hükümler oluşturulurken öne çıkar.
  • İmam Şâfiî (767-820), maslahat-ı mürseleyi daha temkinli bir şekilde değerlendirir. Şâfiî’ye göre maslahat, ancak kıyas ve istihsan gibi diğer delillerle destekleniyorsa kabul edilebilir. Dolayısıyla, doğrudan bir nas veya icmâya aykırı maslahat-ı mürsele hükümlerine yer verilmez.
  • Hanefî usulcüler, maslahat-ı mürsele kavramına ihtiyatla yaklaşır ve genellikle kıyas ve istihsan yöntemlerine öncelik verir. Hanefîlerin maslahat konusundaki temkinli tutumu, kıyasa büyük önem vermelerinden kaynaklanmaktadır.
  • Hanbelî mezhebinde, maslahat-ı mürseleye yaklaşım, İbn Teymiyye (1263-1328) ve İbn Kayyim el-Cevziyye (1292-1350) gibi alimler sayesinde daha esnek bir hale gelmiştir. Bu alimler, nasla çelişmeyen maslahatların şer‘î bir delil olarak kabul edilebileceğini savunmuşlardır.
  • Zâhirî mezhebi, maslahat-ı mürseleyi tamamen reddeder ve sadece açık naslara dayalı hükümler vermeyi tercih eder.

3. Maslahatın Geçerlilik Ölçütleri

Ramazan el-Bûtî (1929-2013), maslahatın şer‘î bir delil olarak kullanılabilmesi için belirli kriterlere uyulması gerektiğini belirtir. Bu ölçütler beş ana başlık altında incelenmiştir:

  1. Makâsıdü’ş-Şâri‘ (Şâri‘in Maksatları) ile Uyum: Maslahat, İslam’ın temel amaçlarına hizmet etmelidir. Bu maksatlar, dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunması gibi temel ilkeleri içerir.
  2. Kitap ve Sünnet’e Aykırı Olmamalıdır: Maslahat, Kur’an ve Sünnet’e doğrudan aykırı olmamalıdır. Nas ile çelişen maslahatlar geçersiz sayılır.
  3. Kıyasa Aykırı Olmamalıdır: Kıyas, şer‘î hükümlerin belirlenmesinde kullanılan temel bir delildir. Kıyasa aykırı maslahatlar, meşru kabul edilmez.
  4. Toplumun Genel Menfaatini Gözetmelidir: Maslahat, bireysel değil, toplumsal menfaati öncelemelidir.
  5. Daha Önemli Maslahatların Zayi Edilmesine Yol Açmamalıdır: Maslahatlar arasında tercih yapılırken daha kapsamlı ve önemli olan maslahatlara öncelik verilmelidir.

4. Maslahat-Mefsedet Dengesi

Maslahat (kamu yararı) ve mefsedet (zarar) arasındaki denge, İslam hukukunda oldukça önemli bir prensiptir. İbn Kayyim el-Cevziyye (1292-1350), dinin temel amacının faydalı olanı teşvik etmek ve zararlı olanı önlemek olduğunu belirtir. Bu denge gözetilerek şer‘î hükümler verilir.

Örneğin, faiz yasağı, toplumun ekonomik refahını ve sosyal adaleti sağlama amacı taşır. Bu yasağın arkasındaki maslahat, bireyler arası dengesiz kazançların ve sömürünün önlenmesidir.

5. Necmeddin et-Tûfî ve Maslahat Görüşü

Necmeddin et-Tûfî (1276-1316), maslahat-ı mürseleye dair en esnek görüşleri savunan alimlerden biridir. Tûfî’ye göre, maslahat toplumsal yarar sağlaması açısından, hatta bazen nasların önüne geçebilir. Tûfî’nin bu görüşü, İslam hukukunda yenilikçi bir yaklaşım olarak değerlendirilmiştir. Ancak, bu görüşün uygulanmasında bazı sınırlamalar ve tartışmalar ortaya çıkmıştır.

Sonuç

Maslahat-ı mürsele, İslam hukukunun gelişiminde önemli bir rol oynayan kavramlardan biridir. Mezhep imamlarının bu kavrama dair farklı yaklaşımları, İslam hukukunun esneklik ve değişen şartlara uyum sağlama kabiliyetini göstermektedir. Ancak, maslahatın kullanımı konusunda ihtiyatlı olunması ve nassın sınırlarını aşmaması gerektiği unutulmamalıdır.

Bu bağlamda, İslam hukukunda maslahat-ı mürsele, akıl ve nas arasında bir denge kurarak, toplumun genel yararını gözeten, ancak şer‘î prensiplerden taviz vermeyen bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Mezheplerin bu konuda sergilediği farklı tutumlar, İslam hukuku açısından zengin bir içtihadî birikim sağlamış ve Müslüman toplumların değişen ihtiyaçlarına cevap verme kapasitesini artırmıştır.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.