36,6753$% 0.09
40,0531€% 0.19
47,6169£% 0.05
3.515,47%-0,04
2.984,18%-0,12
10.840,59%1,05
‘’Görülmez duvarlarla çepeçevre aklım
Ruhumun giydiği bedende mahpusum.’’
Hayatın en acı halidir mahpusluk. En çok da bir anlık gaflet atar insanı oraya. Pişmanlık derin olur ama faydası olmaz son anda. Oralarda geçen zaman en keskin tecrübedir insana. İçeridekilerin ‘Allah kurtarsın’dır temennisi birbirlerine. Çoğu zaman çıkarken olgunlaştığını hissettirir insana ve şöyle der: Yaradan bir daha düşürmesin.
İnsan çok derin bir varlık. Ayinesi Rahman’ın yeryüzünde. Fakat hakikate bakki o da mahpus bulunduğu yerde hiç farkında olmadan. Çok basit bir ten kafesinde. Hem de çok çürük. Fani, bir o kadar da hassas. Sıcaktan bunalan, soğuktan terleyen. Üç aşağı beş yukarı arasında. Dahasına yok mecali. O da sınırlı göstergeler arasında…
Kulun çok özellikleri var Halik’ından hediye. Püf noktası irade. İşin özü o ister Allah yaratır. Yaratırken de ölçü koyar Kitap’taki gibi. İyilikler benden kötülüklerse sana ait. Yani iradenin kullanımına göre netice.
Eskiden bu iradeyi müspette istimal kolaydı. Modern zaman da ise mangal gibi yürek lazım. Baksana halimize nelerin esiri kimlerin kuluyuz. Rahman’ın, sonsuzu kazan diye bahşettikleri, insan diye yaratılan tarafından nerelerde kullanılıyor. Neler verilip neler peyleniyor. Harcananla kazanılan arasında nasıl bir uçurum var. Deniz suyu içmiş gibi daha yok mu ufkunda yaşıyor insan. Şeytan saldıkça dürtülerini boşluklarına insanın, hareketlerin bir kısmı hobi diğer kalan da fobi olarak yansıyor dış dünyaya. Ve ben yapıyorum zannediyor zavallı insan.
Esaretler kol geziyor hayatlarımızda. Nelerin kıskacında değiliz ki: hayaller reklamlara ibadetler şekillere, geceler televizyona, ana babalar evladına, evlatlar akıllı telefona, idealler dünyalıklara, ifadeler diktelere, sözler yalanlara, gözler haramlara, kazançlar kirli çoklara, tebessümler menfaatlere, aşklar zevklere mahpus. Bu kadar esaretle sonsuz özgürlük mümkün mü siz karar verin.
Zamane kulları! Halimiz acınacak hal. Gaflet perdesi önce gözleri sonra da gönülleri kapladı. Vicdanlar duymaz oldu sızıları. Kimse bakmaz oldu kimsenin gözyaşına. Kitleler, haram helal ver Allah’ım garip kulun yer Allah’ım modunda.
Eskiler böyle durumları ifade için ‘çivisi çıkmış’ derler. Şimdilerde çıksa da çivisi zamanın merhameti sonsuzdur Yaradan’ın. Zorlukla beraber iki kolaylık halk etmiş kullarına. Habibi (sav) yüz şehit sevabıyla müjdelemiş sünnetini ihya edeni. Meşakkat çoksa bir işte mükafat da o nispette fazla olur sonuçta. Nihayetinde günümüz insanı da zor zaman da yaşıyor. Günahların korunup reklamının yapıldığı, sevapların bin bir meşakkatle edaya çalışıldığı, niyete ve iç derinliğe zaten değer verilmediği bir zamanda birlere binler veren Rab yetişiyor imdada. Azları çok eyleyen, zayıfları takviye eden, güçsüzlere güç veren, kendine güveneni mahçup etmeyen bir Rabbimiz var. İsteklere cevap veren, duaları işiten, sıkıntılının haline muttali olan, kısaca her şeye nigehban bulunan bir Rab. Hesaplardan dilediğini burada gören dilediğini ahirete bırakan. Ama mutlaka gören.
Ey zor zamanların zayıf insanı! Günahlarının ve esaretinin büyüklüğüne bakıp ümitsizliğe kapılma. Rabbinin af ve merhametinin sonsuzlunu gör ve ümidine sarıl. Hem de sımsıkı. Emrine boyun eğ, kalbini ona bağla ve seni kuşatan bütün esaretlere başkaldır. Bir’e kul olan başkasına olmaz de Mevlana gibi inle…
“Kul oldum, kul oldum, kul oldum!
Ben Sana hizmette iki büklüm oldum.
Kullar âzad olunca şâd olur;
Ben Sana kul olduğumdan dolayı şâd oldum.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.