KUZEY IṢIKLARI VE EVRENİN ADALET SİSTEMİ

0

BEĞENDİM

0

Kuzey ışıkları baharla birlikte gözüktü. Usimada,”Helsinki bölgesinde” Vuosari-aurinkolahden sahilinde müthişti. Deniz, orman, gökyüzü hepsi bir olup. Mevlana’nın deyimiyle adeta birbirleriyle “Sema” ediyorlardı. Her yıl bu tabloyu İskandinav ülkeleri yaṣıyor. Çünkü bu coğrafya dünya gezegeninin güneşin batıp doğduğu noktada yer almaktadır. Soğukluğu uzun kış geceleri ve uzun yaz günleri ile de meşhurdur. Aslında yaratıcımızın evreni yaratmasında adaletsizlik hiç yok herşey ṣaṣmaz bir sistem içinde iṣliyor. Totalde baktığımızda bir yılda her insan’ın yaṣadığı hizmet aldığı gece ve gündüzün saatleri aynı. Bu bölgelerde toprakta yetişen bitkiler yazın diğer bölgelere göre neredeyse iki kat çalışıyor. Çünkü yaz kısa ama günler uzun; tarım ve coğrafya üzerindeki her şey güneş ve gün ışıklarını gecelerin vakitlerini aynı şekilde almaktalar. Bunu hesap ettiğimizde bütün dünya’da zaman aynı işliyor, milimetre sapma yok. İṣti’ma-i hayatta buralarda saat sistemiyle yürümektedir. Arzı çalıṣma kültürümüzdeki bir fabrikaya benzetebiliriz fabrikada vardiyaları mevcut. Patron 24 saati sekize bölmüş, her vardiyada çalışanın zamanı aynı. Fakat bazı vardiyaların kolaylık ve zorluk nedeniyle saat ücretleri farklı. Evet, arzdan yararlanmada böyledir; bazı yerlerde sıcak var, su yok, hava yok; bazı yerlerde de güneş az ama hava su o kadar muhteşemdir. Bazı yerlerde karasal beslenme var, bazı yerlerde denizden muhteşem olan su ürünlerinin zenginliği var. Anladığımız tek şey yaratanımız asla adaletsiz bir şey yaratmamış. Öbür alemdede kimse yaratanı sorgulayamaz; akıllı varlık olan cinler ve insanlar sorgulayacaklar. Hesaplar milimetre ölçülerine göre önlerine konulduğunda, “Yarab’bi bizi yeniden yarat ve önceden yarattığın aynı bölgeye gönder, sana nasıl kulluk edeceğimizi sana itaat ederek göstereceğiz” diyecekler. Ama nafile, yeniden yaratılmayacaklar. Allah diyecek: “Yaratsak, siz yine nefsinize yenik düşerek kulluğu unutacaksınız. Kiminiz zalim, kiminiz cahil, kiminiz tiran, kiminiz inkarcı, kiminiz münafık, kiminiz kafir, kiminizde takva sahibi olarak yaşarsınız, çünkü insan irade sahibi olarak yaratılmış. İşte imtihanda bu iradeyle birlikte veriliyor. İmtihan dediğimiz kazanma ve kaybetmedir. Bunu idrak edenler sınavı kazanıyor. Nefsi heva ve heveslerine yenik düşen kaybediyor. Ama kaybedenler için yaratıcı, son nefese kadar şans tanıyor; o da tövbe ederek kötülüklerden vazgeçip iyi insan olmaya dönüṣ yapma iradesidir. Evet, canlar, kuzey ışıklarından başladık ama yine insan ve imtihan unsuruyla bitirmek zorunda kaldık, çünkü her şey bizi bir olan ALLAH’a götürüyor. Son noktada orada son buluyor. “İnnâlillahi ve iñnâ ileyhi raci-un. ALLAH’tan geldik, tekrar ALLAH’a döneceğiz.” Onun için insan, eşref-i mahlukat olarak yaratılmış, yani idrak sahibi olmasından dolayı, ALLAH bizi tövbesi, evbesi, dua ve yakarıṣı kabul olmuṣ kullarından kılsın amin! Kalın sağlıcakla.

12.05.2024 Helsinki

M.A. Koyuncu