Kutlu Yolculuk Öncesi

Kutlu Yolculuk Öncesi

Yüce Rabbimiz Kelam-ı Kadiminde bir kutlu yürüyüşten bahsediyor ve bu yürüyüşü 114 sureden birinin adı ve ilk ayeti yapıyor.

Bizim İSRA diye zihinlerimize yer eden bu yürüyüş, aslında ardında Miraç mucizesini saklıyor.

Hiçbir beşere nasip olmamış bu nadide yolculuk, adını İsra diye andığımız sessiz ama bir o kadar büyük yürüyüşle gerçekleşiyor.

Bunu takip eden Miraç hadisesi ise Cebrail (a.s)’ın bile ulaşamadığı bir menzile ulaşıyor.

Lakin işin her zaman dinlediğimiz bu boyutundan daha farklı olarak, İsra suresinde bir ufuk çizilmiştir.

İsra suresini incelediğimiz zaman başlıklar halinde belirtecek olursak şöyle bir tablo karşımıza çıkıyor:

Sure’nin 111 ayetten oluşması bize Bediüzzaman’ın şu benzetmesini hatırlatıyor;

“Gerçek şûra’da büyük bir güç var, tıpkı üç elif yan yana gelse 111 kuvvetinde olduğu gibi, üç ihlaslı kimse bir maksad etrafında dayanışmaya girdi mi yüz kişi gücüne ulaşır. On adam da bin adam gücüne yetişir.”

Rasulullah’ın, hak davasını ihlasla tek başına haykırması, onun adını binlerce kişinin sesi gibi dünyaya duyurmuştur ve ona binlerce insanın isteseler de ulaşamayacakları İsra-Miraç olayını nasip etmiştir .

Surenin İsra ve Miraç’la alakalı olmasına mukabil İsra olayının sadece ilk ayetine konu olması, diğer ayetlerde Hz.Musa’nın konu olması Kuran’da en çok adı zikredilen peygamber olmasından ziyade onun da Rasulullah gibi sıkıntılarla yoğurulmuş bir hayatı olduğunu hatırlatıyor.

Firavun’un kapısında 40 yıl Hakk’ı haykırması ve ümmeti için hayatını feda edişinin ardından yine ümmeti tarafından terk edilişini zihinlerimizde canlandırıyor.

Onun bu çileli ve ihlaslı hayatı Allah ile Tur dağında görüşmesine vesile oluyor.

Yüce Rabbimiz Surede, lanetlenmiş ve iki defa Kudüs’ten kovulmuş İsrailoğulları’ndan bahsederek bize şöyle bir mesaj veriyor;

İsrailoğulları Hz.Musa’nın şeriatını kendi heveslerine göre değişmişler ve onu yalnız bırakmışlardı.

Allah bunun cezası olarak iki defa sürgünü yaşatmıştı israiloğulların’a.

Eğer biz, Ümmeti Muhammed olarak bu hak davayı bırakır ve ihanet edersek Allah tarafından sürgünleri beklemeliyiz.

Bu açılardan Kuran’a baktığımızda surenin Kudüs temalı olduğunu görüyoruz.

Şuan Kudüs kan ağlıyor, ümmeti Muhammet ise sarhoş gibi bir buhranın içine düşmüş, lakin kimse bunun farkında değil.

Kudüs ne zaman yahudi’nin baskısından kurtulursa o zaman ümmet dirilecektir.

Selahattin Eyyubi’nin İslam için dik duruşu ona Kudüs’ü ardından da Eyyübi devletini nasip etmiştir.

Bediüzzaman bu imanlı duruştan şöyle bahseder:
“Hakiki imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir.“

Şanlı Osmanlı’nın torunu olan bizler İsra suresinin ışığında yeniden diriliş için bir olmanın yollarını aramalı ve gelecek nesillere de bu ruhu aktaracak müesseseler miras bırakmanın hayaliyle yaşamalıyız.

Hz.İbrahim’i ateşlerde yakmayan Allah, Kulu Muhammed (s.a.v)‘e Miraç’la dünyada cenneti yaşatmıştır.

Bir ve beraber olan, Kudüs için dertli, diriliş için hevesli olan kullarına da nice zaferler nasip edecektir İNŞAALLAH…

Vahdet Bayır( vahdet.bayir@bedirhaber.com )

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.