KURTULUŞ REÇETEMİZ: OSMANLI’NIN MEDENİYET SENTEZİ

KURTULUŞ REÇETEMİZ: OSMANLI’NIN MEDENİYET SENTEZİ

KURTULUŞ REÇETEMİZ: OSMANLI’NIN MEDENİYET SENTEZİ

İslam âlemindeki ve ülkemizdeki rehavet ve bilim başta olmak üzere her alanda diğer öncü gelişmeleri geriden takip etmemizde en büyük sorumluluk günümüz insanına ve bir anlamda Müslümanlarına aittir. Başkalarının başaramadığını, başardıklarını daha da ilerletme gayesini bizim başarmak için gayret etmemiz İslami yükseliş ve Müslümanlığın bir gereği olarak zorunluluktur. Geçmişte ecdadımız her alanda ileri bir seviye yakalayıp nasıl diğer milletlere öncülük ettiyse yine bunu bizler başarabiliriz. Bunun için de ilim, irfan, bilgi, beceri, feraset, gayret ve sabır gerekir. 

Üç kıtada asırlar boyu hüküm süren, onlarca ırk ve milleti, bir o kadar farklı din ve mezhebi bir arada barış içinde yaşatan bir medeniyetin çocukları olarak bu medeniyetin iksirini araştırmak hepimizin boynunun borcu… Acaba Osmanlı her alanda öncülük yapmayı nasıl başardı? Bugün, dünya böyle bir medeniyete muhtaçtır. Bu ihtiyacı da İslam âleminin çözmeye gayret etmesi daha da önemlidir. Kanaatimce Osmanlı’yı güçlü kılan şey farklı unsurlar arasında başarılı bir ‘sentez’ yapmayı becerebilmesiydi. Sentezin mümkün olmadığı durumlarda da farklılıkları yok etmeden bir denge içinde bünyesinde seks porno barındırabildi. Ama asla pes etmedi, vazgeçmedi; hep denedi ve hep kendini geliştirdi. Osmanlı hangi alanlarda yapabildi bu sentezi? Hemen aklımıza gelen birkaç örnek verelim:

1.) İnanç alanında Mâtürîdîlik ile Eşariliği bir potada eritmeyi başardı. Her ne kadar idareciler itikadi bir görüşü benimsese de bu devlet üzerinde baskın görüş olarak öne çıkarılmadı. Her inanca saygı ve hoşgörü en üst seviyedeydi. Öyle ki kimi zaman karşıt inançlı kesimlere daha da saygı ve tolerans gösterildi.

2.) Hukuk alanında şeri hukuk ile örfi hukuku (padişah fermanları, kanunnameler vb.)harmanladı. Osmanlı ülkesinde yaşayan herkes ve özellikle gayrimüslimle şundan emindi; ‘Osmanlı mahkemesine gittiğimde haklı mutlaka kazanır, haksız da hak ettiği cezayı mutlaka görür; kimseye adaletsizlik yapılmaz.’ 

3.) Usul-i fıkıh alanında fukaha ile mütekellimin yöntemini gerçek anlamda mezcetti.

4.) Hadis alanında; toplumun geneli ehli rey bir ekole sahip Hanefi mezhebinden olmasına rağmen hadise ve hadis öğrenimi-öğretimine büyük önem vererek en büyük darü’l-hadisleri çeşitli coğrafyalarda inşa etti. Rey ile hadisi bir anlamda mezcetti.

Mezcetmek demek ‘topluma kabul ettirildi’ demek değildi. Öyle bir ortam ve yaşayış sağlandı ki her görüş kendini ifade edebildi. Tartışmalar bilgi ve birikim etrafında saygın ve ilmi şekilde yapılırken asla karşıt görüşler dışlanmadı. 

5.) Felsefe, kelam ve tasavvufu aynı anda hiçbirini dışlamadan medreselerinde okuttu. Böylece düşünce alanında başka toplumlarda sürekli kavgalı olan üç ana disiplini mezcetti.

Bu üç disiplinin ve mensuplarının çoğu hususta tartıştıkları açık bir gerçektir. Osmanlı rahat bir tartışma ortamı sağlamasının yanında bunlarından birini medreselerinde etkin ve hâkim kılmayı bırakın yerine bilakis hepsine eğitim kurumlarında yer ayırdı ve böylece ilmi açıdan zamanının medeniyetlerine örnek bir eğitim sistemi gösterdi. Herkes kendi alanını anlatıyor, birbiriyle ilmi ve saygın şekilde tartışıyor ama asla bir politika gereği herhangi birini medreselerde etkin kılmıyordu. Oysa günümüzde bırakın rahat bir tartışmanın yapılmasını; karşıt görüşü tekfir edenlere veya bu üç bilimden sadece birinin eğitiminin verilmesini tercih edenler -ki özellikle felsefeyi- ilahiyat fakülteleri müfredatından kaldırmayı teklif edenler dahi var. Bu anlayışla nereye varılır acaba?

6.) Dilde Türkçe, Farsça ve Arapça kelimeleri sentezleyerek yeni bir dil inşa etti ki muazzam bir estetiği olan Osmanlıca ortaya çıktı.

7.)Sanat alanında divan edebiyatı, halk edebiyatı ve tasavvuf edebiyatını; mimari alanda eski Türk edebiyatı yapılarıyla diğer Müslüman devletlerin mimarisini sentezledi. Kendi kültürüne bağlı kalmakla diğer kültürel yapılardan da faydalandı ve özgün bir yapı oluşturdu.

8.) Yönetim alanında eski Türk geleneklerini, diğer Müslüman devletlerin tecrübelerini ve Batı’nın bir takım usullerini harmanladı.

Buna başka maddeler de eklemek mümkündür elbette. Osmanlı hiçbir şeye toptan karşıt veya kabul olarak yaklaşmadı. Kendi milli ve manevi değerlerine sahip çıkıp, onları bozmadan daha da geliştirmeyi gaye edindi ve özgün bir şekil sundu bizlere. 

Osmanlı’nın İslami ilimler konusunda bir orijinalitesinin olup olmadığı sürekli tartışılır. Belki de onun orijinalitesini bir ‘tez’ ortaya koymasında değil de bir ‘sentez medeniyeti’ olmasında aramak gerekir. Aslında var olan tezler arasında bir ‘sentez’ kurmak, tezi üretmekten daha zordur. Ve Osmanlı kolay olanı değil zor olanı başarmıştır. Dünya’nın o uçtan bu uca sallandığı bu dönemde yine böyle bir ‘sentez medeniyetine’ ihtiyacımız var.

Mustafa Solmaz( mustafa.solmaz@bedirhaber.com )

YORUM ALANI

2 ADET YORUM YAPILDI
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
Esma Taşkın8 Ekim 2019 / 20:36Cevapla

Hocam tekrardan kaleminize sağlık oldukça yararlı bilgilere yer vermişsiniz

Refik albayrak11 Ekim 2019 / 21:22Cevapla

Hocam kalemine yuregine sağlik