DOLAR

35,6878$% 0.13

EURO

37,4911% 0.7

STERLİN

44,5888£% 1.05

GRAM ALTIN

3.178,67%0,76

ONS

2.770,79%0,63

BİST100

10.104,85%-0,08

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
a

Kur’ânî Kelimeler Sözlüğü: Müflih-İflah-Felah

0

BEĞENDİM

İLGİLİ ÂYET

أُوْلَـئِكَ عَلَى هُدًى مِّن رَّبِّهِمْ وَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ {5}

“Rablerinden gelen doğru yol üzerinde olanlar ancak onlardır ve kurtu¬luşa erenler de yalnızca onlardır.” (Bakara Suresi 5)

“Müflih”, “iflah”dan “felah bulan, kurtulan” demektir. “Felah” aslında “felâhat” gibi “yarmak” mânâsıyle ilgilidir ki, önündeki engeli yarıp, kendini kurtarmak ve istediğine ermek yani zafer bulmaktır. Müminler de dünya ve tabiat ve şehvet engellerini yarıp, gaybda gizlenen dileklerine eren ve ahirette sonsuz kurtuluşa erenler olacaktır. Arap dilinde böyle haber “elif lâm” ile “belirli” olursa “tahsis” ifade eder. Burada “hüm = onlar” zamir-i fasıl (ayırma zamiri) denilen bir kelimedir ki, haber ile mübtedâ arasını sıfattan ayırır. Mühim bir hüküm bağlayıcısıdır. Bundan da bir kasır (tahsis) anlaşılır. Açıkladığımız mânâ bu tahsislerle tarifin mânâsıdır. Benzerlerinde uygulansın. Bu gibi tariflerde iki çeşit anlam düşünülür. Birisi: Öteden beri “müflihûn” vasfıyla şöhret bulmuş birtakım belirsiz kişiler vardır, bunları duyarsınız, fakat tayin edemezsiniz. Eğer duydunuzsa, işte bunlar ancak o müttakilerdir. İkincisi: Eğer duymadınızsa, bu kavramı iyi tasavvur ediniz ve gerçeğini araştırınız ve araştırdığınız zaman biliniz ki bunlar ancak onlardır, demek olur. Hüdâ ‘nın tekrarı, hidayet ile felahın ayrı ayrı birer haslet olduklarına işarettir. Aradaki atf (bağlaman)ın “vav” ile yapılması da hidayet ile felahın anlayış ve maksat bakımından ayrılıklarına işarettir diyorlar. Bununla beraber birinci o imanları yapan müttakilere, ikinci de sınırlamasından sonra onlara dönmüş olması ve bundan dolayı mânâ bakımından tekrar bulunmaması daha uygundur. Görülüyor ki, hidayetin müttakilere tahsisi yoktur ve fakat felahın hidayettekilere tahsisi vardır ve bu nokta mühimdir. Düşün. Sonra felâhın hidayete, hidayetin takva (Allah’dan çok korkma)ya ait olması da illiyet (nedensellik) yoluyla değil, âdet yoluyla sürdüğüne ve gerçekten hükmünü yürüten Allah Teâlâ’nın lütuf ve rahmeti olduğun a işaret için arada harfi gibi sebeb ifade eden bir harf geçmemiştir. (Hamdi Yazır Tefsiri)

Arapça’da “yarmak, tarlayı sürmek” mânasına gelen felh kökünden türeyen felah zafer, necat, halâs ve fevz kelimeleriyle eş anlamlı kabul edilir. Sözlükte “arzu edilen şeyleri elde etme, istenme¬yen şeylerden kurtulma, hayır, nimet, refah ve saadet içinde bulunma” gibi mânalar taşır. Felah bir terim olarak, kişinin dini ve ahlâkî yükümlülüklerini yerine ge¬tirmesinin sonucunda dünyada elde ede¬ceği başarı ve mutlulukla âhirette ula¬şacağı ebedî kurtuluş ve saadeti ifade eder. İnsanın böyle bir sonuca ulaşabil¬mesinin, karşısına çıkan bütün engelleri aşması şartına bağlı olduğu dikkate alı¬nırsa felahın sözlük anlamı ile terim an¬lamı arasındaki bağlantı anlaşılır.

Râgıb el-İsfahânî felahı dünyevî ve uhrevî olmak üzere ikiye ayırdıktan sonra birincisini dünya hayatını güzelleştiren uzun ömür, zenginlik, şeref ve bunların kazandırdığı mutluluk olarak yorumla¬mış, uhrevî saadeti de şu dört şeyle özet¬lemiştir: Ölümsüz bir ömür, hiçbir ih¬tiyaç unsuru taşımayan zenginlik, zillet şaibesinden arınmış bir şeref ve cehil karanlıklarından kurtulmuş bir İlim.

Orucun gün boyu rahat bir şekilde tutulmasını sağladığı için sahur yemeğine, ay¬rıca ezan ve kamette geçtiği üzere hay¬rın bekasına ve ebedî kurtuluşa vesile olması dolayısıyla cemaatle kılınan namaza da felah denmiştir, Kelimenin sadece günlük başarı¬yı ve kişinin tedavi sonra-sında hastalıktan iyileşmesini İfade eden bazı kullanımlarına da rastlanmaktadır.

Felahtan türetilen ve “felaha ulaşan, ebedî saadete eren” anlamına gelen müflih kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de çoğul şek¬liyle (müflihûn) bir övgü ifadesi olarak sadece müminler hakkında kullanılmaktadır. Kur’an terminolojisinde genellikle, âhiret hayatında cehennemden kur¬tulup cennete girmeyi ve Allah’ın rızâsını elde etmeyi ifade eden felah, dünya hayatını gayba iman edip namaz kılmak, kendilerine ihsan edilen nimetlerden başkalarını da faydalandırmak, peygamberlere gönderilen kitaplara ve âhiret gününe kesinlikle inanmak suretiyle geçirenlere, insanları hayra çağırıp iyiliği tavsiye eden ve kötülüklerden alıkoyanlara, faiz yemeyenlere, içki, kumar, şirk, fal ve ezlâm gibi şeytanî tuzaklar¬dan uzak duranlara zulüm ve haksızlığı irtikâp etmekten kaçı¬nanlara, mallan ve canlarıyla Allah yolunda dhad edenlere, Allah’a karşı kulluk görevlerini yerine getirip ha¬yırlı işler yapanlara, namazlarını huşu ile ve devamlı şekilde kı¬lan, boş sözlerden kaçınıp faydasız iş¬lerle meşgul olmayan, ırz ve namuslarını koruyan, emanete riayet edip ahde vefa gösterenlere, Allah’ın emirlerine uygun hareket etmeye çalışan ve işlediği günahlardan dolayı tövbe eden kadın ve erkek müminlere, kendilerini küfür ve mâsiyet gibi manevî kötülükler¬den arındırmış olanlara vaad edilmektedir.

Hadislerde felah genellikle “Allah’ın affına ve afiyete mazhar olma, O’nun rızâsını elde etme” şeklinde tanımlanmış; Allah’ın bir¬liğine inanıp şirkten uzak duran, Hz. Peygamber’in yolun¬dan giden ve fitneden uzak kalabilen müminlerin felâha erecekleri müjdelenmiştir.

İslâmiyet samimi bir imana sahip olun¬ması yanında inanılan her güzel ve fay¬dalı işin hayata geçirilmesine de önem vermekte, dünya ve âhiret saadetinin iman ve iyi davranış {amel-i sâlih) uyu¬muna bağlı olduğunu kabul etmekte¬dir. Hatta bu bütünlüğün gerekliliğini, ameli imanın bir parçası (cüzü) sayacak kadar ileri götüren mezhepler de olmuş¬tur. Dinin ve dindar olmanın amacı sa¬mimi bir imanla birlikte ibadet şekilleri, ahlâk kuralları ve insanlar arası müna¬sebetlere dair dinin sunduğu pratikleri uygulamak suretiyle fert ve toplum ha¬yatının huzurunu sağlamak ve ebedî ha¬yatın mutluluğuna ulaşmaktır. Ancak mutlak kemalin ve bütün erdemlerin kazanılması uygulamada imkânsız dene¬cek kadar zor olduğundan samimi İman sahiplerinin dinin pratikleri alanındaki eksiklerini zamanla tamamlayacakları beklenir. Bunları tamamlamadan âhirete intikal eden müminler ise ya ilâhî af¬fa mazhar olduktan veya bir süre ce-za gördükten sonra ebedî saadete lâyık olurlar. (Diyanet İslam Ansiklopedisi; Felah Md. si)

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.