İlk yazımızın devamı olarak yine kavramlarla devam edip sonuç kısmını 2. Bölüme yazdık.

**Bilgi:** Bağnazlık, fanatizm, bilhassa ideolojik şartlanmışlık, ilmin ve onun için bir başka önemli şart olan bilim zihniyetinin önündeki en büyük engellerden bir diğeridir. İhtirasların, egoizmanın baskısı altında oluşturulan organizasyonlarla ne sağlam bir düşünce, ne ilim sistematiği, ne de netice vadeden bir aksiyon meydana getirilebilir işte bu sebepten Kur’an bilgiye, düşünmeye ve akletmeye bizleri yönlendirerek şunları söyler:

Rum suresi 24. Ayetinde: Yine O’nun âyetlerindendir ki, size hem korku ve hem de umut vermek için simsegi gösteriyor. Ve gökten bir su indiriyor da onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat veriyor. Süphesiz ki bunda aklini kullanacak bir kavim için nice ibretler vardir. Buyurarak doğa olaylarının nasıllığını anlatarak bizi düşünmeye sevk etmektedir.

Ayrıca Ali İmran 7. Ayetinde ilimde derinleşmeyi emretmektedir. Bu konu Nisa suresinde 162. Ayetinde vb. birçok ayette hem düşünmeye hem akıl etmeyi hem de bilgiye dalgıç edasıyla yaklaşıp onu kullanmaya bizleri teşvik etmektedir. Demek ki Kur’an sadece ibadetle ilgilenmiyor bilgiye ulaşmayı da emrederek bağnazlık, fanatiklik gibi şeylerden inananları uzaklaştırmaktadır.
İşte Kur’an seküler dünyaya bilgiyi almayı, işlemeyi ve kullanmayı tavsiye ederek insanlığa cahillikten, bağnazlıktan ve önyargılardan uzaklaşmayı sunmaktadır.

Emanet (başkasının malına sahip çıkma): Başkasının malına sahip çıkmak demek birbirimizin her neyi varsa onları koruma ve zarar vermeme anlamına gelmektedir. Mal,can,bedenimiz ve çocuklarımız bize emanettirler. Kur’an bize bu emanet konusunda şunları söyler;

Nisa suresinde Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne hıyanet etmeyin, bile bile aranızdaki emanetlerinize de hıyanet etmeyin buyurmaktadır.

Enfal suresinin 27. Ayetinde ise Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne hıyanet etmeyin, bile bile aranızdaki emanetlerinize de hıyanet etmeyin diyerek emanet olanlara sahip çıkmayı iman alameti olarak anlatmaktadır.

İşte Kur’an seküler dünyaya birbirinin malına sahip çıkmayı ve zarar vermemeyi söyleyerek bunun iman ile aynı dereceye koyarak konunun önemine vurgu yapmaktadır. Kur’an seküler dünyaya emanete sahip çıkmayı sunmaktadır.

Hırsızlık: Başkasının malını veya hakkımız olmayan devlet malını hakkımız olmadan edinmeye söyleriz. Kur’an bu hususta ise;
Mümtehine suresinin 12. Ayetinde; Ey Peygamber! Mümin hanımlar: Allah’a hiç bir sûrette ortak tanımamak hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek. Buyurarak sadece hırsızlığı değil çocukları yani adam öldürmeyi yasaklamaktadır modern dünyadaki insanların yasalarından daha kapsamlı olarak insancıl olduğunu göstermektedir Kur’an.

Almanya vize başvuru Amaçları

İşte Kur’an seküler dünyaya ve bizlere hırsızlıktan uzak durmayı sunmaktadır.

Görüş Alışverişi: Bu kavram ise toplumda çokça yaygın olan ortak akıl,danışma ve fikir alışverişinde bulunma anlamlarında kullanılmaktadır Kur’an’da. Şura suresinin 38. Ayetinde İşlerini istişare ile yürütürler, kendilerine nasib ettiğimiz imkânlardan hayırlı işlerde sarf ederler buyurarak danışmanın önemine değinir ayrıca surenin ismi zaten danışma anlamına gelmektedir.

Kur’an insana değil insanlığın fikirlerine değer vererek dayanışmayı,istişareyi ve fikir alışverişini sunmaktadır seküler dünyaya.

Köle azadı (yok pahasına çalıştırılan işçi): Kur’an ilk dönemlerinden itibaren köleliği ve insanları çalıştırıp haklarını yeteri kadar verilmemesine karşı çıkmaktadır bunu şu ayetlerle ifade etmektedir;

Beled suresinin 12, 13, 15 ve 16.ayetlerinde; Sarp yokuş, bilir misin nedir? Sarp yokuş: bir köleyi, bir esiri hürriyetine kavuşturmaktır. Kıtlık zamanında yemek yedirmektir. Yakınlığı olan bir yetimi, Ya da yeri yatak, (göğü yorgan yapan, barınacak hiçbir yeri olmayan) fakiri doyurmaktır diyerek sadece köle azadı değil toplumsal yara olan ihtiyacı olanı doyurmayı, fakiri ve düşkünü gözetmeyi emrederek modern insana Kur’an’a inansın veya inanmasın ama toplumu göz ardı etmemeyi hatırlatmaktadır.
Kur’an insanlığa köleleştirmeyi yasaklamayı, ihtiyaç sahiplerini gözetmeyi gerektiğinde doyurmayı sunmaktadır.

Sonuç olarak ise; Kur’an sekülerleşen insanlara adaletli olmayı yani eşit muameleyi gücün, erkin yanında durmaya değil inansın inanmasın herkesin eşit olmasını sunmaktadır. Ayrıca kadının sadece bir eşya olmadığını onun başlarımızın tacı cennetin anahtarı olduğunu sunuyor seküler dünyaya, hayvanların birer eziyet edilecek varlık değil Allah’ı anan tanıyan ve insanlara yardımcı olup onların ihtiyaçları gören birer unsur oluşunu sunarak onlara eziyet edip keyfi öldürülmemesi gerektiğini söyler Kur’an bizlere, çalışmadan bahsederek paranın ve insanın demir gibi işledikçe pas tutmamasından bahsederek seküler dünyayı çalışmaya teşvik eder Kur’an ve onlara helal kazanıp yemenin lezzetini tarif ederek insanlara bunu cazipleştirir, bilginin kaynağını ve önemine değinerek akıl etmeden,düşünmeden yana seküler dünya insanına ufuk açarak düşünmeleri ister ve bu sayede olumlu yani insanlara faydalı olan buluşları keşfetmelerini ister Kur’an ayrıca onlara düşünmeyi, akıl etmeyi ve okumayı sunarak cahillerden yüz çevirmeyi söyler,başkasının malının emanet olduğunu ve onun korunmasını sunar ve de başkasının malının kanunsuz yere çalınmamasının gerekliğine değinerek insanları hem uyarır hem de onlara sağlıklı toplumun nasıl olması gerektiğini öğütler, danışmanın, görüş alışverişinin önemine vurgu yaparak danışan toplumların sağlıklı toplumlar olduğunu hatırlatır.İşte sağlıklı, mutlu ve huzurlu toplum olmanın yolu sadece namazdan değil namazla beraber yalan söylemeden, birbirimize yardım ederek ve içimizde farklı düşünceleri ötekileştirmeden herkesi eşit, adil görerek sağlıklı bir toplum oluruz. Bu bakışı bize sunan Kur’an olup onu indiren Allah’a binlerce hamd olsun Rabbim Kur’anlaşan mü’minlerden olmayı nasip etsin.