İnsan doğduğu toprakların, ovalarında, obalarında, dağlarında, taşlarında, otlarında, sularında ve dahi tüm mevcudatında diğer yerlere nazaran gerçek ve başka bir nostalji yaşar. Çünkü insanı insan yapan vatanı, tarihi, kültür ve değerleridir.
Kültürünü unutan nesiller bütün değerlerini kaybetmeye mahkumdur! Tarihin kökleri kültürel degerlere bağlıdır!
Kaybolan kültürlerin tarihleri de, izleri de kendilerini asla koruyamazlar ve yok olmaya mahkumdurlar!
Bundan dolayı her anne babanın dini ile birlikte çocuklarına ilk öğretisi kültürel değerleri olmalıdır. Kültürel değerler sayesinde insanlar birçok kötülükten kendilerini muhafaza etmişlerdir.
Ayrıca kültürel değerler eğitimi üniversite eğitiminden kat kat ileride bir egitim sistemidir.
Çünkü üniversite eğitimi 18 yaşında başlar. Genç bir bireyin bu yaşa kadar çocukluk, ergenlik ve gençlik dönemleri tamamlanır ve karekteri de oturmuş olur.
Oysa ki kültürel değerler eğitimi 0-2 yaş döneminde başlar ve ömür boyu devam eder. Karakter oturur ve üniversite eğitimi ile birlikte bu değerler zenginleştirilir. Gençlikle birlikte tadına doyulmaz bir insan profili çıkar ortaya!

Hangi kültür olursa olsun farketmez; kültürel değerler ile modern eğitimin sentezinden muazzam bir eğitim modeli meydana gelir! İnsanlığı gerçek manada temsil edip, topluma mal olabilmeleri için çocuklarımızın kültürel ve modern eğitimi birlikte almaları gerekir.
Birlikte verilmediği takdirde her iki degerde tek kanatlı, tek gözlü, tek ayaklı insanlar gibi güçsüz ve eksik kalıyor. Bunun bedelini de bütün toplum hatta dünya birlikte ödüyor! Sadece modern egitimi alan nesiller burjuva sınıfına evriliyorlar ve çoğu zaman toplumdan kopuk bir şekilde yaşamaya mecbur kalıyorlar. Böylece toplumla aralarına mesafe giriyor. Burjuva sınıfının taşra sınıfı ile arasının açılması bu durumdan kaynaklanıyor. Böylece kast sistemi meydana geliyor! Bu farķın kapatılması veya en aza indirgenmesi imkansızlaşıyor. Ardından kölelik sistemi ortaya çıkıyor ve toplumlar parçalanıyor. Her devrin tarihinde de burjuva kesimi zülümleriyle anılıyor.

Sadece kültürel eğitimle yetişmiş toplumlar ise kendi değerlerine bağlı bir şekilde yaşarlar. Korunaklıdırlar. Ancak Modern eğitim yönüyle eksik olduklarından dolayı bu son yüzyılda global dünya ile entegrasyonda çok zorlanıyorlar. Bundan dolayı kültürel taşra toplumu çareler aramaya başladı. Örneğin; dini ve kültürel degerlere sahip kurumlar medreseler yerine; ilk, orta, lise ve üniversite eğitimi veren kurumları inşa etmeye başladılar. Bu kesimin büyük çoğunluğu kültürel değerleri ile birlikte modern eğitime de yöneldi. Bu olumlu durum karşısında endişe verici bir durum daha ortaya çıktı. Kültürel değerlerine sahip çıkan bu kesim kendi değerlerini ihmal etmeye başladı. Mahalle baskısı, teknolojinin gelişmesi gibi bir çok faktör kültürel değerlerin düşmanı olmaya devam ediyor.

Hele ki sanal alemdeki oyun programları yok mu! Bilinçsiz anneler çocukları susturmak için telefon ve tabletleri çocukların eline teslim etmiş durumdalar. Çocuklarının hayatlarını söndürdüklerinin farkında bile degiller. O oyun programlarının içinde hangi programlar işlenmişse çocuk o programla büyüyor; değerlerden yoksun robotik bir beyin meydana geliyor.

İşin doğrusu otuz yıl sonraki dünyayı çok merak ediyorum. Degerlerden yoksun, robot gibi insanlarla dünya nasıl yönetilecek acaba? Bu sebeple dünyanın acil bir kurtarıcıya ihtiyacı var! Teknolojiyi toplumun hizmetinde kullanarak, üniversitelerde modern eğitim dersleriyle birlikte dini ve kültürel degerlere yeniden yönelerek, rönesanstaki devrimi tersine çevirip yenileyerek, hem modern hem dini ve kültürel degerleri yeşerterek yeni bir dünya meydana getirebilmeliyiz! Dünya çok tehlikeli bir yöne hızla akıp gidiyor. Herbir bireye yeni dünyada çok önemli görevler düşüyor. Kalın sağlıcakla…

İnsan doğduğu toprakların, ovalarında, obalarında, dağlarında, taşlarında, otlarında, sularında ve dahi tüm mevcudatında diğer yerlere nazaran gerçek ve başka bir nostalji yaşar. Çünkü insanı insan yapan vatanı, tarihi, kültür ve değerleridir.
Kültürünü unutan nesiller bütün değerlerini kaybetmeye mahkumdur! Tarihin kökleri kültürel degerlere bağlıdır!
Kaybolan kültürlerin tarihleri de, izleri de kendilerini asla koruyamazlar ve yok olmaya mahkumdurlar!
Bundan dolayı her anne babanın dini ile birlikte çocuklarına ilk öğretisi kültürel değerleri olmalıdır. Kültürel değerler sayesinde insanlar birçok kötülükten kendilerini muhafaza etmişlerdir.
Ayrıca kültürel değerler eğitimi üniversite eğitiminden kat kat ileride bir egitim sistemidir.
Çünkü üniversite eğitimi 18 yaşında başlar. Genç bir bireyin bu yaşa kadar çocukluk, ergenlik ve gençlik dönemleri tamamlanır ve karekteri de oturmuş olur.
Oysa ki kültürel değerler eğitimi 0-2 yaş döneminde başlar ve ömür boyu devam eder. Karakter oturur ve üniversite eğitimi ile birlikte bu değerler zenginleştirilir. Gençlikle birlikte tadına doyulmaz bir insan profili çıkar ortaya!

Hangi kültür olursa olsun farketmez; kültürel değerler ile modern eğitimin sentezinden muazzam bir eğitim modeli meydana gelir! İnsanlığı gerçek manada temsil edip, topluma mal olabilmeleri için çocuklarımızın kültürel ve modern eğitimi birlikte almaları gerekir.
Birlikte verilmediği takdirde her iki degerde tek kanatlı, tek gözlü, tek ayaklı insanlar gibi güçsüz ve eksik kalıyor. Bunun bedelini de bütün toplum hatta dünya birlikte ödüyor! Sadece modern egitimi alan nesiller burjuva sınıfına evriliyorlar ve çoğu zaman toplumdan kopuk bir şekilde yaşamaya mecbur kalıyorlar. Böylece toplumla aralarına mesafe giriyor. Burjuva sınıfının taşra sınıfı ile arasının açılması bu durumdan kaynaklanıyor. Böylece kast sistemi meydana geliyor! Bu farķın kapatılması veya en aza indirgenmesi imkansızlaşıyor. Ardından kölelik sistemi ortaya çıkıyor ve toplumlar parçalanıyor. Her devrin tarihinde de burjuva kesimi zülümleriyle anılıyor.

Sadece kültürel eğitimle yetişmiş toplumlar ise kendi değerlerine bağlı bir şekilde yaşarlar. Korunaklıdırlar. Ancak Modern eğitim yönüyle eksik olduklarından dolayı bu son yüzyılda global dünya ile entegrasyonda çok zorlanıyorlar. Bundan dolayı kültürel taşra toplumu çareler aramaya başladı. Örneğin; dini ve kültürel degerlere sahip kurumlar medreseler yerine; ilk, orta, lise ve üniversite eğitimi veren kurumları inşa etmeye başladılar. Bu kesimin büyük çoğunluğu kültürel değerleri ile birlikte modern eğitime de yöneldi. Bu olumlu durum karşısında endişe verici bir durum daha ortaya çıktı. Kültürel değerlerine sahip çıkan bu kesim kendi değerlerini ihmal etmeye başladı. Mahalle baskısı, teknolojinin gelişmesi gibi bir çok faktör kültürel değerlerin düşmanı olmaya devam ediyor.

Hele ki sanal alemdeki oyun programları yok mu! Bilinçsiz anneler çocukları susturmak için telefon ve tabletleri çocukların eline teslim etmiş durumdalar. Çocuklarının hayatlarını söndürdüklerinin farkında bile degiller. O oyun programlarının içinde hangi programlar işlenmişse çocuk o programla büyüyor; değerlerden yoksun robotik bir beyin meydana geliyor.

İşin doğrusu otuz yıl sonraki dünyayı çok merak ediyorum. Degerlerden yoksun, robot gibi insanlarla dünya nasıl yönetilecek acaba? Bu sebeple dünyanın acil bir kurtarıcıya ihtiyacı var! Teknolojiyi toplumun hizmetinde kullanarak, üniversitelerde modern eğitim dersleriyle birlikte dini ve kültürel degerlere yeniden yönelerek, rönesanstaki devrimi tersine çevirip yenileyerek, hem modern hem dini ve kültürel degerleri yeşerterek yeni bir dünya meydana getirebilmeliyiz! Dünya çok tehlikeli bir yöne hızla akıp gidiyor. Herbir bireye yeni dünyada çok önemli görevler düşüyor. Kalın sağlıcakla…