Bedir Haber

Kulluk Bilinci ve İbadet

Gelin, ne olur Rabbimizin üzerlerimizdeki hakkını unutmayalım, onun türlü nimetlerini hatırlayalım. Ne olur, bir defa daha dünyamızı gözden geçirelim. İbadet televvünlü bir hayat yaşayalım. Namazın hakkını verelim.

Kulluk Bilinci ve İbadet
783 views
05 Mart 2019 - 12:29

Dr. Ahmet Yılmaz

**Kıymetli Kardeşlerim!**
Mü’ninin dünyada ve ukbâda muvaffakiyeti elde etmesinin, tevfîk-i ilâhiyeye vâsıl olmasının en mühim yolu; kendisini yok iken var edene, var edip en güzel kıvamı verene, üstün kabiliyetlerle donatana, en nadide hususiyetler bahşedene, kâinattaki her şeyi hizmetine sunana, Kendisine iman etme ve Resûlü’ne tabi olma imkânını lütfedene “ibadet” etmesidir.

Evet, eskilerin tabiriyle lâ yüad velâ yühsâ yani sayılamayacak kadar çok ihsana mazhar olmuş Müslüman üzerinde Allah’ın bir takım hakları vardır ve bu hakların belki de en önemlisi ibadettir. İbâdet; Allah’ın ma‘bûd-u mutlak, insanın da âbid-i âciz-i mutlak olduğunu en mükemmel bir şekilde ifade edebilmenin adıdır. İbâdet; gerçek kulluğa ve kulluk bilincine vâsıl olmanın adıdır. İbadet; saadet-i dâreyn yolunda bizlere imanı emreden Rabbimizin, önümüze açtığı bir şehrahtır ve bu şehrahın, bu caddenin sonu rızâ-yı ilâhiyeye vuslattır! Ve en nihâyetinde ibadet; “hakka’l-yakîn”e kavuşmanın en sâlim ve en suhûletli yoludur. Zira haşyet duygusunun ihtiramla kanatlandığı bu yolun her adımında kul ayrı bir huzur keyfiyetiyle kanatlanır ve Rahmân’ın sevgisine mazhar olur.(1) Nitekim Allah Resûlu sallallâhu aleyhi ve sellem, “Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur” diyerek bir kutsî hadîs irat buyurmuştur. **Hadis şöyledir:** “_Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse, ben de ona karşı harp ilân ederim. Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de âdetâ ben; onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum._”(2)

**İbadetin bilincine varmış Mü’minler!**
İbadet; Rabbin azameti karşısında iki büklüm olma halidir, itaattir, inkıyattır, teslimiyettir, boyun eğmektir. İbadet; Allah’ın verdiği bütün nimetlere karşı, en yüksek farkındalık ameliyesidir. Kulun haşyet ve ümitle halini Yaratanına arz etmesidir. Sadece Rabbine iltica etmesidir. Acz u fakr u zaruretini O’na, sadece O’na itiraf etmesidir. Öyle ya, her bir namazımızda, namazımızın her bir rek’atında **“iyyâke na‘büdü ve iyyâke neste‘în”**, “Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz”(3) diyor, ona yalvarıyor, herkesten önce ona dayanıyor, ona sığınıyoruz.

**Evet, Azîz Mü’minler!**
Başlangıç dualarımız arasında zikrederek mev’izemize referans yapmış olduğumuz, Hicr Sûresi’ndeki iki âyet-i kerimede ma‘bûd-u mutlak olan Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ama sen rabbini hamd ile tesbih et, secde edenlerden ol! Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.”(4) Bu âyetlerin öncesinde yani sibâkında, Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’den, putperestlerin inkârcı ve kaba davranışlarına aldırmaksızın ilâhî gerçekleri savunması, yılgınlık göstermeden insanlara duyurması istenmişti. Devamındaki bu iki âyet-i kerîmede ise kutlu mücadelesini verirken, Rabbiyle arasındaki ibadet minasebetini güçlü bir şekilde sürdürmesi hem de emir sîgasıyla talep edilmiş bulunmaktadır. Benzer bir Kur’ânî yaklaşım Meryem Sûresi’nde de söz konusudur. Rabbimiz celle celâluh Hz. Meryem’in yanı başında henüz yeni doğmuş bulunan Hz. İsa aleyhisselâm’ı, mübarek annesini tebrie sadedinde daha beşikteyken konuşturmuş ve onun ağzından şu dersi talim buyurmuştur: “_Ben Allah’ın kuluyum; O, bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Sağ olduğum sürece bana namaz kılmayı, zekât vermeyi emretti_”(5)

**Muhterem Müslümanlar!**
Namaz ve sâir ibadetler, mükellef olan herkes için ömür boyu söz konusu olan bir gerekliliktir. Peygamber Efendimiz, sahâbîlerinden İmrân İbni Husayn radiyallâhu anh’a, “_Ayakta namaz kıl, güç yetiremezsen oturarak kıl, ona da gücün yetmezse yattığın yerde kıl_”(6) buyurmuş, böylelikle her şart ve durumda namaza sarılması tavsiyesinde bulunmuştu. Allah Resûlü sallallâhu aleyhi ve sellem her konuda olduğu gibi ibadet hususunda da muhteşem bir örneklik sergilemişti. Geceleyin kalkıp ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Kendisine: “_Yâ Resûlallah! Senin geçmiş ve gelecek bütün hataların bağışlandığı halde niye böyle kendini yoruyorsun?” diye soran Âişe radiyallâhu anhâ’ya : “Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı_?” cevabını vermişti.(7) Yine Âişe radiyallâhu anhâ Peygamberimizin namazını anlatırken, O’nun iç âlemine şöyle dikkat çekecekti: “_Allah Resûlü bizimle konuşur, biz de onunla konuşurduk. Ama namaz vakti gelince sanki bizi tanımıyor gibi bir hale gelir, bütün varlığıyla Allah’a yönelirdi._”(8) Evet, o bir ibadet kahramanıydı. Kulluğun zirve noktasındaydı. Adeta bir ibâdet şâhikasıydı. Günlük hayatını üç kısma tahsis etmişti; bir kısmını ibadetlere, bir kısmını sosyal hizmetlere, bir kısmını da ailevi işlerine ayırmıştı.

**Azîz Mü’minler!**
Gelin, ne olur Rabbimizin üzerlerimizdeki hakkını unutmayalım, onun türlü nimetlerini hatırlayalım. Ne olur, bir defa daha dünyamızı gözden geçirelim. İbadet televvünlü bir hayat yaşayalım. Namazın hakkını verelim. Oruçlar tutalım. Zekât ve sadakaları aksatmayalım. Kur’ân’ımızı ibadet neşvesiyle okuyalım. Evrâd u ezkâr ile meşgul olalım. Farz ibadetlerimizi nafilelerle sarıp sarmalayıp Rabbimize öyle arz edelim. Ma‘rûfa tutunalım, münkeri terk edelim. Sünnet-i seniyyeyi hayatımıza tatbik etmeye çabalayalım. Tâ ki Rabbimizin rızasına kavuşalım!

Vaazımıza, Hz. Ali radiyallâhu anh’a nispet edilen şu sözle son verelim: “Kimileri bir şeyler umarak kulluk yapar; Onların bu yaptıkları tüccar kulluğudur. Kimileri de korkudan dolayı kulluk yapar; bu ise köle kulluğudur. Kimileri de vardır ki, şükür olsun diye kulluk yapar; işte bu, tüm duygulardan yakasını kurtarmış seçkin kimselerin kulluğudur.”(9)

**Rabbimiz ibadetin bilincine ermiş seçkin kullardan olmayı cümlemize müyesser eylesin!**

1 Furkân (25), 77.
2 Buhârî, Rikak 38.
3 Fâtiha (1), 5.
4 Hicr (15), 99.
5 Meryem (19), 30, 31.
6 Buhârî, Taksîrü’s-salât 17.
7 Buhârî, Tefsîrû sûre (48), 2; Müslim, Münâfikîn 81.
8 Kandehlevî, Müslüman Şahsiyeti, s. 303.
9 Riyâzü’s-sâlihîn, (Erkam Yayınları), I, 252

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno