Bir görüşe göre kimya, kam’it veya kem’it kelimelerinden türemiş olup “kara” manasına gelmektedir. Bir başka fikre göre de mutluluk, huzur ve servet elde etme, gönül kazanma manalarına gelir. İbranice “kim” ve “yah” kelimelerinin birlikte kullanılmasından günümüze geldiği ifade edilmektedir. Kimyanın geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Eski kimya olarak bilinen “simya”nın MÖ.’de bilindiği çeşitli kaynaklarda geçmektedir. Hatta Hz. Âdem’in kimyayı bildiği ve oğlu Şit’e öğrettiği dini kaynaklarda geçmektedir.

Günümüzde ise kimya için sadece madde ve ondaki değişikleri inceleyen bilimdir dersek çok yalın bir tanım yapmış oluruz. Bununla birlikte “Ben mütefekkir(düşünür) diye kimya bilene derim” diyen El-Râzi’nin de kemiklerini sızlatmış oluruz. 

Kimyanın organik kimya, analitik kimya, inorganik kimya, elektrokimya, biyokimya, fizikokimya, petrokimya, termokimya gibi bilinen dalları yanında, toksikoloji, çekirdek kimyası, organometalik kimya, jeokimya, kuantum kimyası,  astrokimya, fotokimya ve farmasötik kimya gibi son zamanlarda gelişen dalları da vardır.

Kimya aynı zamanda fizik, biyoloji ve jeoloji gibi birçok bilim dallarıyla ilgili olduğu gibi hayatımızın hemen hemen her alanıyla da alakalı bir bilimdir. Boya, kozmetik, ilaç, temizlik maddeleri, tekstil, kâğıt, kimyasal silah, fotoğrafçılık, yakıt, cam, içecek ve çelik sanayi akla ilk gelenler arasında sayılabilir. 

Kimyanın ilgili olduğu alanlar sadece bunlar değil tabi ki… Çevremize baktığımız zaman tabiatı sanki kimya kanunları üzerine kurulmuş gibi görmekteyiz. Bazı misaller verecek olursak; 

Denizlerde ve göllerde hayatın sürekliliği için donmanın dipten yüzeye doğru değil de yüzeyden dibe doğru olabilecek şekilde suyu var eden, Kim ya? 

Laboratuvarlarda ancak bir takım reaksiyonlar yardımıyla elde edilebilen formik asidi (HCOOH), kışlık yiyeceklerini hazırlamada ve gerektiği zaman bir silah olarak da kullanmak için karıncaya bu asidi salgılamayı öğreten, Kim ya? 

Kıştan yaza geçerken buzları eriterek ve yazdan kışa geçerken suları dondurarak tampon, yumuşak bir geçişi sağlayan, böylelikle canlıları ani iklim değişikliklerinden koruyan, Kim ya? 

Bize çok basit görünen küçücük bir pirinç tanesinde demir (Fe), fosfor (P), sodyum (Na), bakır (Cu), kalsiyum (Ca), magnezyum (Mg), potasyum (K), çinko (Zn), askorbik asit (C6H8O6), glikoz (C6H12O6), sakkaroz (C12H22O11), çeşitli yağlar, tiamin, niasin, maltoz ve daha birçok maddeyi bir araya getirip o minicik taneyi meydana getiren, Kim ya? 

Keyifle çayımızı yudumlarken çoğumuzun adını bile duymadığı çayın meydana gelişindeki kafein (C8H10N4O2), bütanol (C4H9OH), benzil alkol (C6H5CH2OH), hekzanol (CH3(CH2)5OH), izoamil alkol, fenil etil alkol, tanen, geraniol, ve daha en az yüz seksen maddeyi bir araya getiren, Kim ya? 

Milyarlarca yıldan beri güneşi canlı tutan ve ondaki reaksiyonları devam ettiren, Kim ya? 

Cildimizle temas ettiği zaman yakan, tahriş eden ve çok kuvvetli bir asit olan hidroklorik asidi (HCl) besinlerin sindirimi için midemizde görevlendiren, Kim ya?

Bir insanın DNA’sındaki 1 milyon ansiklopedideki (ya da 9 milyon kilometre uzunluktaki) genetik bilgiyi sadece 4 çeşit harften (A, T, G ve C bazları-kimyevi maddeleri-) meydana getiren, Kim ya? 

Almanya vize başvuru Amaçları

Trilyonlarca canlı-cansız madde çeşidini sadece 98 çeşit (tabiatta bulunan) atomdan yapan, Kim ya?

Farkına vardığımız ya da varmadığımız, vücudumuzun herhangi bir yerindeki kanamayı durdurmak için çeşitli biyokimyasal tepkimeleri devreye sokarak kanamayı durduran, Kim ya? 

Yağmurlu havalarda, şimşeğin çakmasıyla birlikte başımıza nitrik asit yağması için, ortam hazırken üstümüze rahmet yağmurları yağdıran, Kim ya? 

İğne ucu büyüklüğündeki bir alana trilyonlarca atomu yerleştiren, onlara hayat veren ve her bir atomdaki elektronları ışık hızına yakın hızla döndüren, Kim ya? 

Yanıcı bir gaz olan hidrojeni (H2) yakıcı bir gaz olan oksijene (O2) âşık eden, neticesinde söndürme özelliğine sahip hayat kaynağımız suyu (H2O) bize sunan, Kim ya? 

Yapı taşlarının %95 ’i sadece dört çeşit atom (C, H, O, N) olan milyarlarca insanı birbirinden farklı sima ve vücut ile yaratan, Kim ya? 

…

Hz. Âdem’den bu yana kâinatı inceleyen insanoğlu, çevresindeki bu enteresan hadiseleri yaratanın “Kim?” olduğunu araştırmakta, bilim ve teknoloji geliştikçe öğrendiği yeni bilgilere ulaşınca da hayretini ifade etmektedir.

Kâinat, kimya nazarıyla olduğu gibi biyoloji, fizik, matematik gibi diğer bilim dalları gözüyle de incelendiğinde ne kadar muhteşem, harikulade kanunlarla yaratıldığı görülecektir. 

İnsan, kâinat kitabını satır satır, kelime kelime tetkik etmeli, o yolla bizlere ulaştırılmak istenen mesajları kavramaya çalışmalıdır. Bu düşünceyle baktığımızda, kâinat kitabında yer alan her biri birer satır, cümle, kelime ve harf gibi olan her bir hadisenin birer mektup gibi manalarla dolu oldukları görülecektir. Bu mektuplardaki mesajları almak, manalarını anlamaya çalışmak ve araştırmak ise bizlere düşmektedir.